Paylaş
İzlanda, gruptaki ilk 3 maçının ikisinde özgün oyununu sürdürdü, Fransa önündeyse orijinal ayarlarının dışına çıktı. Fransa karşısındaki beşli savunma denemesi felaketti, oyunun içinde hiç kalamadılar ve hak edilmiş ağır bir yenilgi aldılar. Ama Andorra ve Arnavutluk maçlarında klasik 4-4-2 dizildiler. Oyunu domine etmeseler de topu paylaştılar. Arnavutluk karşısında topla oynama 48-52, şutlar 9-10... Ama 37 pas arası yapmışlar, 19 da faul. Yani takım yaşlansa da, menajer değişse de, İzlanda bildiğimiz İzlanda. Sertler, duruş konusunda takıntılılar, blok halinde savaşıyorlar ve öncelikleri kolay gol yememek. Bence bu maçı kazanmak için 3 alanda Konya’dan farklı davranmamız gerek:
1)Daha fazla yerden oynamalıyız
İzlanda’nın Arnavutluk karşısında göbeği Gunnarsson ve Bjarnason’du. Çok deneyimli, çok savaşçı ama aynı düzeyde kaliteli değil. Fransa karşısında biz orta sahayı mücadeleyle, kan-ter ve gözyaşı dökerek ele geçirmiştik. Bence burada sahaya biraz daha fazla kalite koymalı, topu biz daha fazla yere indirmeye çalışmalıyız. O yüzden de üç dinamik orta sahamızdan birinden feragat edip, bir yetenekli on numara ile başlayabiliriz bu kez. Sadece altı numara rolündeki oyuncularımızın Everton’lı Sigurdsson’a biraz daha fazla odaklanmalarında fayda var. Zira Sigurdsson kulüp takımından farklı olarak daha önde kalıyor, biraz daha ikinci santrfor gibi oynuyor ve daha fazla gol arıyor.
2)Hücumcu kenar oyuncusu kullanmalıyız
Euro 2016 ve Rusya 2018’de dikkatle izlediğimiz, elemelerde de eşleştiğimiz İzlanda’ya göre bir tık gerilediler. 3-0’lık hezimetimizde sağ kanadı otobana çeviren Saevarsson bugün yok. Arnavutluk maçında stoper kökenli Hermansson sağ bekte oynadı, o pozisyonda kim çıkarsa çıksın Saevarsson gibi tehditkar olmayacak. Fransa karşısında sol açığımız Kenan defansif olarak mükemmel oynadı, Pavard’a göz açtırmadı. Ama burada inisiyatif bizde olmalı. Abdülkadir Ömür kartını kullanmak için uygun ortam sanki burası.
3) Duran toplarda strateji değiştirebiliriz
Fransa karşısında korner-frikik organizasyonlarında harikaydık. Ön direkte vurduk, arka direkte vurduk, savunmada vurduk, hücumda vurduk. Ancak bu kez karşımızda tüm planını topu havaya kaldırma üzerine kuran bir ulus var. Korneri arka direğe atacaklar, taçlarda bile yay üzerine koşarak kafa vurmaya gelen oyuncuları olacak. Sanki bu kez duran topları yerde kullanmamız daha akılcı olacak. Çünkü biz yetenekli bir takımız, havaya mecbur değiliz.
Fransa maçı bir mücadele oyunuydu, bu bir kalite oyunu. Onlar savaşacak, biz üreteceğiz bu kez. O yüzden bu maçta Abdülkadir Ömür, Deniz Türüç ve Yusuf Yazıcı’dan sanki biraz daha fazla faydalanmalıyız gibi hissediyorum ben.
Maçın anahtarı
Faul yapmamak. Yaptığımız her faul onlara duran top fırsatı verecek. Orta saha çizgisi yakınında, köşelerde, bize tehlikesiz gelen bölgelerde basit faullerden kaçınmak gerek. Zira bize tehlikesiz gelen o bölgeler, onların uzmanlık alanı. Fransa’ya karşı gereksiz faullerden kaçan bir milli takım vardı. Bu duyguyu korumak gerek.
Maçın yıldız adayı
Declan Rice, bu sezon Premier Lig’de üçüncü bölgede 161 top kazandı. 98 pas arası yaptı. Ve 34 maç oynadığı sezonu yalnızca 17 faulle kapadı. Ortalama 180 dakikada bir faul. Onu Dorukhan’a benzetiyorum. Dorukhan’ın rakiplerinin yakınına girip, rahatsız edip faul yapmamasına bayılıyorum. Bugün yıldız adayım o.
Paylaş