Paylaş
21'inci yüzyılda Süper Lig’de birçok güzel şey yaşadık, sayısız Dünya yıldızını burada canlı seyrettik. Onlarca oyuncu yetiştirip, büyük liglere ihraç ettik. 3 farklı takımımız Devler Ligi’nde çeyrek final heyecanı yaşadı, Anadolu’dan yeni bir şampiyon çıktı, UEFA ülkeler sıralamasında yedinciliği gördük. Ancak hâlâ (garip play-off sezonunu saymazsak) şunu göremedik: Ligin son haftasında, şampiyonluk yarışçısı iki takım birbiriyle karşılaşıyor. Bir tür lig finali yani...
Bunu yaşayamadık hâlâ. Yaşayamama sebebimiz de maalesef şu yıllanmış, köhnemiş ve artık anlamsızlaşmış fikstür algoritması. Neredeyse çeyrek yüzyıl geçmiş üzerinden... Süper Lig’in ilk kez bir havuz düzeneğiyle özel televizyonlara satıldığı dönemde kurgulanmış bazı şeyler: “Derbileri ilk haftalara koymayalım, çünkü ligin geri kalanı izlenmez” demiş birisi. 25 yıldır yıkılmamış bu saçma sapan algı. “Milli maçların önüne derbi koymayalım, milli sporcuları yormayalım-germeyelim” demişler o gün. 25 yıl sonra bugün Milli Takım üç büyükleri çoktan aşmış, kadronun yarısını bile sağlamıyor İstanbul’un büyükleri. Ama o algı hâlâ değişmemiş. Son haftaya derbi konulmaması da, böyle yıllanmış-köhnemiş-anlamsızlaşmış bir alışkanlık. Eğer sağlıkla oynanabilirse 20202021 sezonu, umarım tam özgürlükle, 18 takıma eşit yaklaşan bir fikstürle başlar. 20201’den ilk dileğim bu.
OYUNCU DEĞİŞİKLİĞİ SAYISI
BU sütunu takip edenler anımsayacaklardır; oyuncu değişikliği sayısı, yıllardır üzerinde fazlasıyla durduğum bir husustu aslında. Futbol, oyunu daha az durduran ama daha fazla değişikliğe imkân veren yöntemlerin üzerinde durmalı. Oyun son 20 yılda çok hızlandı, çok fizikselleşti. Sporcuların artık hemen hepsi atlet. 90’lı yıllarda Beşiktaş, efsanevi teknik adamı Gordon’la tarih yazarken, İngiliz hoca mecbur kalmadıkça oyuncu değişikliği yapmazdı mesela. Birçok maçı, başladığı 11’le bitirirdi Gordon Milne... Çünkü o günün futbolu
daha yavaştı; daha az fizik, daha çok akılla oynanıyordu. Değişiklik bir mecburiyet değildi o yıllarda. Ancak bugünün koşulları farklı. Birçok teknik adam bugün elinde olsa her maç 5-6 değişiklik yapmak ister, eminim. Pandemi sebebiyle şu sıralar oyuncu değişikliği sayısında geçici bir düzenleme gündemde. Bu durum bence kalıcı olmalı. Takımlar devre arasında dilediği kadar değişiklik yapabilmeli. Oyun akarken ise her takımın iki “değişiklik izni” olmalı. Ama bu izinlerde dilediği kadar (ya da mesela toplam 6) oyuncuyu aynı anda değiştirebilmeli.
23 KİŞİLİK KADRO
PANDEMİ vesilesiyle gündeme gelen bir başka konu da bu. Maç kadrosunun her ligde standardize edilmesi ve aynen büyük turnuvalardaki gibi 23 kişi olması. Zaten şu an Serie A başta olmak üzere birçok lig bu uygulamaya geçmiş durumda, ancak İngiltere gibi direnen
gelenekçiler de yok değil. Bu da bence yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda direnenleri anlayamayacağımız bir husus olarak alacak yerini tarihte... Kadrodaki bazı futbolcuları stadyuma götürmek yerine evde bırakmak, şu günün şartlarında akıl dışı.
MAAŞ MESELESİ...
3 Ağustos 2017 günü, farkında olmadığımız bir devrim yaşadık aslında. O gün PSG’nin, Neymar’ın kontrat fesih bedeli olan 222 milyon Euro’yu yatırmasıyla bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Futbolda kartlar yeniden dağıtıldı, deyim yerindeyse fiyatlar ‘Neymarize’ oldu! Futbolda 110 milyon Euro’nun üzerine çıkılan 7 transferin tamamı, Neymar’ın ardından gerçekleşti. Coutinho, Dembele ve Joao Felix gibi isimlerin astronomik ederlerinin bir nedeni de fiyatların Neymarize olmasıydı kesinlikle.
Ve 3 Ağustos 2017’de başlayan o karanlık dönem, bence bugün bitmiş durumda. 3 yıl boyunca Neymarize olan fiyatlar, bugün pandemize oluyorlar; tekrar normal seviyelerine iniyorlar. Bu sevindirici. Ancak futbolun, bu lanet pandemi sürecinden çıkarması gereken bir ders daha var: Futbolcularla kontrat yaparken artık haftalık ücretin oranını düşürüp, maç başı ücretlerin, galibiyet primlerinin, yani performans kalemlerinin payını artırmalısınız. Futbol durmuşken, maç oynanmıyorken, kulüplerin gelirleri büyük ölçüde yavaşlamışken sporculara haftalık 200-300 bin Euro ödeniyor olunması akıl dışı. Elbette futbolcuların sabit maaşı olmalı. Ancak sporcunun gelirleri içinde sabit maaşının oranını yüzde 50’nin altına çekmeye çalışmalı kulüpler.
Paylaş