Futbolcu değil, oyun odaklı Fenerbahçe

Pereira, çokça öykündüğü Mourinho gibi eğitimli bir karakter. Porto Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ni 20 üstünden 17,9 puanla bölüm ikincisi olarak bitirmiş. Alt liglerde geçen bir futbol kariyeri var. Dolayısıyla futbolculuğundaki şöhreti sayesinde değil, tırnaklarıyla kazıyarak belli bir noktaya ulaşmış. Hayatının fırsatını, Villas-Boas’ın yardımcılığından Porto koçluğuna geçişte yakalamış ve iyi değerlendirmişti. Ancak o takımın zaten Avrupa Ligi şampiyonu olduğunu; o sezon sadece Falcao'yu yitirip, Mangala, Defour, Alessandro, Danilo gibi büyük transferler yaptığını not etmek gerek.

Olympiakos’ta ise takımı tutuculaştırmış. Michel’in Olympiakos’u ilk yarıda ortalama 10 isabetli şut atarken, ikinci devre Pereira ile 8’e düşmüş. Kornerlerde 9,5’tan 6’ya gerilemişler. Ortalama 9 faul yapan takım, Pereira’yla 13 faule çıkmış. Sert, realist, kontrollü bir anlayış gelmiş Pire’ye. Pereira’nın ilk Fenerbahçe sürecinde de eleştirilen konulardan biri buydu. Biraz tutucuydu Portekizli teknik adam.

DOĞAÇLAMA SEVMİYOR, HERKESİN TAKTİĞE SADIK KALMASINI İSTİYOR

Fenerbahçe’nin bu yaz oynadığı Zwolle, Dinamo Kiev ve Giresun maçlarında da gözlemledik: Pereira’nın tutkuyla inandığı doğruları var ve oyuncularından da kayıtsız-şartsız ona uymalarını bekliyor. Caner’le yıldızının barışmaması da bence bu yüzden. Caner daha özgürlükçü. Emre Belözoğlu devam etseydi muhtemelen Caner, İrfan, Mert gibi emprovize futbol oynayan sporcuları daha fazla izleyecektik Fenerbahçe’de. Ama Pereira doğaçlama sevmiyor. Herkesin onun kafasındaki taktiğe sadık kalmasını istiyor.

OSAYI-SAMUEL VE FERDİ KADIOĞLU İLE OYNAMAK, BÜYÜK TAKIM ZİHNİYETİ

Pereira hazırlık maçlarında Fenerbahçe’yi 3-4-2-1 oynatmayı tercih etti. Üçlü savunma son yıllarda zaten büyük liglerde ve büyük turnuvalarda ağırlığını artıran bir metot. Eğer liberonuzun yönetmen özelliği varsa, sol ve sağ kanat bekleriniz hücumcuysa pekala üçlü savunmanın büyük takımlara başarıyla uyabileceğini biliyoruz. Mesela EURO 2020’de Almanya’nın Portekiz’i dağıtmasında iki kanat beki Kimmich ve Gosens’in özgürlüğünün başrol oynadığını gözlemlemiştik. Pereira’nın da hayalindeki oyun bu: İki açık oyuncusu Samuel ve Ferdi’yi kullandı şu ana kadar kanat beki olarak. Eğer 3-4-2- 1 oynuyorsanız ve kanat bekleriniz Samuel ve Ferdi ise bu bir büyük takım zihniyetidir. Ama hem üçlü defans oynayıp hem de beklerinizi savunmacı seçerseniz, o zaman o düzenin adı beşli defans olacaktır. Ve konvansiyonel büyükler için ideal olmayacaktır doğal olarak.

CAULKER, FENERBAHÇE SAVUNMASININ MERKEZİ İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN

Steven Caulker henüz hazır olmasa da, bence üçlü savunmanın merkezi için biçilmiş kaftan. Min-Jae Kim ve Attila Szalai’nin genç ve dinamik oyunlarına bir tecrübeli stoperin göbekte liderlik etmesi mantıklı. Vitor Pereira’nın Mesut Özil ve Dimitrios Pelkas’ı santrfor arkasında ikili kullanma çabası da olumlu. İki oyuncuyu da kaleye yakın oynatma amacında. Her ikisinden de gol ve asist katkısı almak istiyor. O yüzden deyim yerindeyse ‘iki on numaralı’ bir düzen yarattı Fenerbahçe’de. Ancak sarı lacivertlilerin 3-4-2-1’inde en önemli soru işareti, kanat beklerine koca bir 100 metrelik görev yükü binmesi. Ferdi ve Osayi-Samuel’in arkada verdikleri açıklar. Tabii ki orada Burak ve Nazım gibi alternatifler de var ama transfer gündemindeki Kolasinac’ın 3-4- 2-1 için uygun bir kanat beki olduğunu düşünüyorum.

SÜPER LİG'DE BİR GOL İÇİN 10 FAUL İZLİYORUZ

Süper Lig’de geçtiğimiz sezonun maç başına gol ortalaması 2,70. Bu kategoride İtalya Serie A ve Almanya 1. Bundesliga 3,03 ile zirvedeler. Bir kısa turnuva olmasına, eliminasyon düzeni nedeniyle daha tedirgin oynanmasına rağmen EURO 2020 bile Süper Lig’den daha yüksek gol ortalamasına sahne oldu (2,78).

TÜRKİYE'DE OYUN ÇOK KESİLİYOR

Tabii Süper Lig’de beklenen gol ortalamasına ulaşamamamızda birkaç başat faktör söz konusu. Topun maç başına 44 dakika gibi çok uzun bir süre oyun dışında kalıyor olması, oyunun çok kesilmesi önemli bir faktör. Çok fazla antrenör rotasyonu yaşanması ve teknik adamların berabere kalmaları halinde kendilerini güvende hissetmeleri de öyle. Ancak sertlik de bir başka önemli detay olarak ön plana çıkmış geçen sezon. Dün, Bundesliga’da 229 faul başına 1 kırmızı kart çıkarken bizde bu oranın 92’de 1 olduğuna değinmiştim. Bir başka çarpıcı veri de şu: Premier Lig ve Bundesliga seyircisi, 1 gol izlemek için 8 faule maruz kalırken; biz her gol için yaklaşık 10 faul izliyoruz.

ALEX TEIXEIRA VE DİĞERLERİ

Bu transfer sezonunda Süper Lig’de yine dikkat çekici hareketler olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Beşiktaş’ın Teixeira transferi heyecan verici. Galatasaray, Hollanda Milli Takımı’nın sol bekini Türkiye’ye getirdi. Yine Fenerbahçe ve Galatasaray’ın genç stoper transferleri etkileyici. Gervinho da Molde maçında Türkiye’ye ne kadar hazır geldiğini gösterdi. Ancak 4 büyükler dışında kalan ekiplerin de renkli transfer hamleleri var bu sezon.

BAŞAKŞEHİR'İN ZULJ HAMLESİ OLUMLU

Başakşehir, 4 büyüklerden bir tık aşağı, ama kalan tüm kulüplerden oldukça üstün bütçesiyle yine önemli transfer hamlelerine imza attı. Gaziantep’teki kiralık sürecinden dönen Muhammet Demir’in bu sezon Başakşehir performansını merak ediyorum doğrusu. Geçtiğimiz sezon Göztepe’de kiralık olarak izlediğimiz Peter Zulj’nin bonservisinin de Başakşehir tarafından alınması olumlu. Avusturyalı milli orta saha oyuncusu da, Almanya’daki kardeşi de geçen yıl yüksek viteste oynadılar.

BOLCA UZUN BOYLU SANTRFOR İZLEYECEĞİZ

Adana Demirspor’un Middlesbrough’dan getirdiği Kongolu santrfor Assombalonga, Championship’te önemli işlere imza atmış, güçlü bir isim. Kayserispor’un yeni santrforu İsviçreli Gavranovic de EURO 2020’de gayet hazır bir görüntü vermişti. Kasımpaşa’nın aldığı Danimarkalı dev santrfor Jörgensen’in Feyenoord ve Kopenhag’da neredeyse 2 maçta 1 gollük süper bir istatistiği var. Bu sezon Süper Lig’e Balotelli, Cornelius, Jörgensen, Serdar Dursun gibi bolca uzun santrfor katılması da dikkat çekici.

Hemen Misli.com'a üye ol, 100 TL oyna 100 TL kazan!