Paylaş
Şilili futbolcu dün de gerek Boyd’un golünde, gerekse hemen ardından Orgill’i kaçırıp kart gördüğü pozisyonda büyük bir düşüş içinde olduğunu bir kez daha ispatladı.
SEÇİM arası öncesi Fenerbahçe’nin kazandığı son Sivasspor maçı, iki kritik uyarı içeriyordu: Birincisi, Kadıköy’de Fenerbahçe geriden çıkarken olağanüstü yalpalamıştı. Sivasspor önde baskıyla bir gol bulmuş, daha fazlasını üretecek fırsatları da yakalamıştı. Yanal’ın buraya bir önlem alması gerekliliği barizdi. O önlem, orta sahada yumuşak Zajc’ı dışarıda bırakıp Ekici’yi 11’e sokmak oldu. Rolü birkaç adım geriye kayan Tolgay, dün oyun kurma sorununu kısmen çözdü Fenerbahçe’nin.
Ancak Sivas maçındaki ikinci kritik uyarıyı Ersun Hoca’nın gözden kaçırdığını düşünüyorum ben. Sarı lacivertlilerin Şilili sağ beki Isla’da olağanüstü bir düşüş var. Sivas karşısında hem savunmada savruktu, hem de ofansta 17’de Moses’la, 29’da Zajc’la üretilen iki hızlı hücumu mahvetmişti. Tabii ki milli maç arasındaki 3 haftalık antrenman sürecine hakim değiliz. Ancak görünen o ki, Ankara’da da sağ bekte Isla değil Dirar başlasa, çok daha doğru olacakmış. Isla dün de gerek Boyd’un golünde, gerekse hemen ardından Orgill’i kaçırıp kart gördüğü pozisyonda büyük bir düşüş içinde olduğunu bir kez daha ispatladı.
DOĞRU HAMLELER
Isla’nın savrukluğuna rağmen, Fenerbahçe maça iyi başladı Ankara’da. 40 dakika boyunca tek taraflı bir maçtı, eğer Ekici ve Soldado biraz daha şanslı olsalar; ya da kaleci Altay kahramanlaşmasa zaten ilk 40 dakikada fişi çekmeleri işten değildi. Ancak çekemediler. Kalan 50 dakikada Yanal’ın yaptığı hemen her hamle doğru. Ama çaresiz çırpınışlardı bence... Gerek Moses’ın çıkışı, gerek Isla yerine Dirar’ın sağ beke geçişi iyi hamleler. Şu kadro koşulları içinde görünen o ki Dirar, Fenerbahçe’nin ideal sağ beki. Eski Monacolu, Türkiye’de iki yıldır 4 farklı teknik adamla çalıştı ve 4 hoca da maalesef şu basit gerçeği göremediler: Bu yaşı ve fizik seviyesiyle Dirar, sağ bekte fark yaratıyor. Ancak sağ açık için yetersiz.
Bu oyuncu grubu, benim 30 yıldır izlediğim en dengesiz Fenerbahçe kadrosu. Maç kazanmaları için hemen her şeyi doğru yapmaları ya da gol noktalarında şanslı olmaları gerek. Dün şanssızlardı doğrusu.
MAÇIN DETAYI
42'de Ankaragücü'nün Tyler Boyd ile bulduğu gol, maçtaki ilk şutlarıydı. O dakikaya kadar Fenerbahçe tam 8 şut göndermişti Ankaragücü kalesine. Mehmet Ekici’nin 2, Soldado’nun 2 şutunu Altay çıkarmıştı. Üstelik bu dört şutun üçü, gol olabilecek kadar etkiliydi.
MAÇIN RAKAMI
ANKARAGÜCÜ’nün ikinci yarıdaki kadrosu, çok enteresan bir transfer başarısı hikayesi gerçekten. Dün sahaya çıkan ilk 11’in 7’si (Kitsiou, Kulusic, Pazdan, Boyd, Canteros, Sacko, Orgill) devre arası transferiydi. Devre arası alınan 4 futbolcu da kulübedeydi.
ON BİRDE BİR
SEZON başı Comolli 11 transfer yaptı, dün sadece 1 tanesi (Harun) sahadaydı. İkisi kulübede. Biri sakat. Yedisi ortalıkta yok! Konya maçında da ilk 11’de 0’dı Comolli oyuncularının sayısı... 2019 yaz transferini Comolli’yle yapmak ne kadar akılcı, iyi düşünmeliler bence.
MAÇIN SORU İŞARETİ
SIK sık dile getiriyorum: VAR uygulamasına geçen öncü liglerden biri olmamız mutluluk verici. Ancak “gol çizgisi teknolojisi”ni hiç tartışmadan pas geçmemize anlam veremiyorum. Dün de 17’de bir Soldado-Altay pozisyonu vardı mesela teknolojiyi akıllara getiren.
MAÇIN HAYAL KIRIKLIĞI
VICTOR Moses, 3 haftalık ara öncesi Sivasspor’a karşı adeta dayak yemişti sahada. Fenerbahçe’nin her hücumunda o vardı, bir devrede tam 6 faul yapılmıştı Nijeryalı oyuncuya. Ancak 3 haftalık aradan sonra çok durgun döndü futbola Moses. Dün çok etkisizdi.
BAĞIŞ KAMPANYASINDA UEFA UMUDU
“FENER ol” bağış kampanyasında toplanan gelirin UEFA ile yapılan finansal fair-play anlaşmalarında tabloya yazılıp yazılamayacağı, taraftarın en çok merak ettiği konulardan biriydi. Hafta içinde bu konuyu Fenerbahçe’nin en tepesinden bir yetkiliye sordum. Doğrusu benim kanaatim olumsuzdu, çünkü “o zaman Manchester City de, PSG de bilançolarını şeyhlerin bağış kalemleriyle dengeleyebilirler pekâla” diye düşünüyordum. Ancak konuştuğum yetkilinin umutlu olduğunu söyleyebilirim. Bağışın birkaç kişi/kurumdan gelmemesi, kitlesel bir kampanya olması sebebiyle, UEFA’yla müzakerede çok umutlu olduklarını iletti bana.
Paylaş