Paylaş
Evet, Ankaragücü galibiyeti, Galatasaray için ölçü sayılamaz. Evet, sarı-kırmızılıların santrfor ihtiyacı net. Ancak bu maçta Fatih Terim’in sessiz sedasız yaptığı devrim de gölgede kalmayacak kadar değerli: Terim, takımına ortayı yasaklamış. Kenara inen oyuncu, penaltı noktası üzerine gözü kapalı kaldırmıyor topu. 6 golün tam 5’i kenardan görerek atılan yerden paslarla geldi.
Türk futbolunun adı konmamış kanserlerinden biridir ‘orta’... Böyle bir kelime İngilizce’de yok, İspanyolca’da yok, Almanca’da yok! Ama Türk futbolunda bin yıldır en önemli meselelerden biriymiş gibi davranıyoruz ona. Sanki beklerin asli görevi, aut çizgisine inip topu gözü kapalı penaltı noktasına şişirmekmiş gibi. Hatta açık oyuncularının da öyle.
Oysa futbol kolektif bir oyun. Temelinde bir kurgu, bir plan olmalı. Nasıl orta sahanın ortasındaki oyuncu her topa değer veriyor ve bile bile ceza alanına şişirip rakibe hediye etmiyor, bek de ‘orta’ adı altında meşin yuvarlağı armağan etmemeli. Cumartesi akşamı Galatasaray’ı Ankaragücü karşısında izlerken tek bir topu bu şekilde harcamamaları heyecanlandırdı beni. Terim’in elinde orijinal bir santrfor olmaması elbette bu kararı tetiklemiştir, ama inanın en uçta Eren varken de oynamanız gereken oyun bu. Eren’in de kafasına topu atacaksanız görerek-bilerek atmalısınız. ‘Orta’ adı altında piyango mantığıyla değil.
Galatasaray’ın Ankaragücü önünde 1 ve 5’inci gollerinde Feghouli, 3 ve 6’da Mariano, 2’de de Linnes kenardan yerden paslarla ürettiler pozisyonları. Galatasaray Alan’ı da alsa Tetteh’i de alsa, eğer bu stratejiden vazgeçmezlerse, çizgiden görerek oyunu sürekli hale getirirlerse, bence sadece kulüp adına değil, Türk futbolu adına da bir şeylerin düzelmesi için hayati bir adım atmış olacaklar.
6 numaralarda Brezilyalı çağı
Ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte Galatasaray’da değişen bir başka önemli detay da, iki as stoper+ön liberonun Brezilyalı olması. Bunun elbette dezavantajları olacak, kolay goller yiyecekler, pozisyon hataları yapacaklar. Brezilyalı stoperlerin karakteristiği böyle maalesef. Ancak çok önemli de bir avantajı olacak bu durumun: Geriden çok daha iyi kuracak oyunu Galatasaray...
Şu anda Chelsea’nin ön liberosu Jorginho, Avrupa’nın en fazla isabetli pas yapan oyuncusu. Guardiola’nın da transferde bir numaralı hedefiydi. City’de Fernandinho, Real’de Casemiro, Liverpool’da Fabinho aynı sebeple değerliler. Fred, Paulinho ve Thiago Mendes’i de listeye eklerseniz yetenekli Brezilyalı ön liberoların çağdaş futbolda ne kadar önemli bir pozisyon işgal ettiğini anlayabilirsiniz daha çok.
Galatasaray’ın oyununun belki en önemli parçası Fernando. Şimdi arkasında aynı dili konuştuğu iki vatandaşı olacak. Sarı-kırmızılıların oyun kurulumunda aşama kaydedeceği kesin.
Shearer’ın VAR’a itirazı var
İngiltere, VAR’ı halen kupalarda test ederken enteresan bir pozisyonla karşılaştı. Federasyon Kupası’ndaki Southampton-Derby maçında Craig Bryson’ın golü milimetrik bir ofsayt kararıyla iptal edildi. Efsanevi golcü Alan Shearer da, İngiliz kamuoyunun çoğu da bu iptale tepkililer. Shearer, “VAR bunun için gelmedi. Bu saçmalık” dedi TV programında... Gerçekten de Bryson’a asist yapan Waghorn’un ayağının santimetrelerle önde olduğunu ancak teknoloji anlayabilirdi o pozisyonda. Ve teknolojinin bu kadarı rahatsız etti beni de.
VAR’ın binlerce artısının yanında böyle bir eksisi oldu maalesef: Ofsaytta ‘aynı hizada’ diye bir kavram kalmadı.
Haftanın tebriki
Geçtiğimiz günlerde bu sütunda Fenerbahçe’nin kamp kadrolarını medyayla paylaşmamasından şikayetlenmiş ve bu bilginin resmi siteden yayınlanması gerekliliğini dile getirmiştik. Fenerbahçe’nin Bursa kafilesi, resmi siteden paylaşıldı ve bu ziyadesiyle mutlu etti bizi.
Haftanın taktiği
Yaklaşık 1 ay önceki kapışmada Chelsea’nin ön liberosu Jorginho’yu Tottenham’ın on numarası Dele Alli marke etmiş ve Brezilyalı’yı etkisiz hale getirmişti. Hafta sonu aynı taktiği Arsenal’li Ramsey uyguladı ve Chelsea’yi onlar da alt ettiler. Sanırım yakında Fernando’ya da bire bir markaj izleriz Süper Lig’de.
Paylaş