Paylaş
Genç bir milli takımımız var; dün yılın en kritik maçına ilk 11’de 25 yaş altı tam sekiz oyuncuyla çıktık. Bu seviyede bir turnuvada, bu seviyede bir milli takımın, bu kadar kritik bir maça böyle genç bir kadroyla çıktığına çok fazla şahit olmazsınız. Kaliteli bir jenerasyona sahibiz, bizi 2024’e ve 2026’ya da bu oyuncu iskeleti taşıyacak büyük ihtimalle.
Böyle iyi bir jenerasyonun tek eksiği bence potansiyellerini açığa çıkarmaktı. Takımımızın kaygı dozajını düşürüp, cesaret dozajını artırmaktı.
Bu yetenekli oyuncu havuzuyla bizim topu rakibe bırakma stratejisiyle oynamamız anlamsız. Letonya, Karadağ gibi rakiplere karşı 2 farklı öne geçip beşinci vitesten ikiye düşmemiz acı vericiydi.
İLK 11'İMİZ DOĞRUYDU
Dün Karadağ’da bir Türk sporsever olarak beni en çok sevindiren şey bu oldu: Değişiyoruz, gelişiyoruz. Doz aşırı kaygı atmosferinden uzaklaşıyoruz. Dün bizim beşte birimiz değerinde bir milli takıma karşı, olması gerektiği gibi ofansif bir 11’le sahaya çıktık. Cebelitarık maçında olduğu gibi 4-4-2 oynadık. Kuntz, devre arasında tek ön liberomuzu da kenara alma cesareti gösterdi. 80’inci dakikaya kadar da çift santrforlu düzenden şaşmadı.
Alman Hoca göreve geldiğinde doğrusu büyük endişeler taşıyordum. Onun CV’sini bu görev için yetersiz buluyordum. Ancak şu anda onun da bir aylık gelişimini-dönüşümünü takdirle izliyorum doğrusu.
SÜPERSTAR ÇAĞLAR
Dün aldığı cesur kararlarla maçın en iyileri arasına yazdığımız Kuntz’un yanına, büyük maçta büyüyen süperstarımız Çağlar’ı da eklemeliyiz. Biri gol değerinde olmak üzere dört tane çok kritik müdahalesi vardı dün.
Hem Hakan Çalhanoğlu’nun, hem de Orkun’un son 180 dakikada daha canlı ve aktif olduklarını söylemeliyiz. Kerem Aktürkoğlu her gün üzerine koyarak gelişmeye devam ediyor. Genç takımımızın son 1 aydaki değişimi, gelişimi gerçekten umut verici.
MAÇLARA TUTUK BAŞLIYORUZ
Son dönemde Türk futbolunda kronikleşen bir hastalığın dün de ufak bir demosunu izledik Podgorica’da. Gerek ulusal takımımız, gerek Avrupa kupalarındaki temsilcilerimiz maçlara iyi başlamıyorlar. İlk dakikalarda tutuklar. Hatta bazen her iki devreye de nedense düşük konsantrasyonla başlıyoruz. Dün de maçın önemli bölümünü domine etmemize rağmen iki devreye de cılız başladık. Zaten ilk golü de üçüncü dakikada yedik. Ulus olarak şu maçlara düşük konsantrasyonla başlama sorunumuzu da çözmeliyiz acilen.
STEFAN KUNTZ MUTLAKA KORNER SETİ GELİŞTİRMELİ
Dün de aynen Cebelitarık maçında olduğu gibi bolca korner kullandık. Cebelitarık karşısında ilk yarıda bütün kornerleri hedefsizce ön direğe atmıştık, dün gece de ilk iki köşe atışımızı aynı şekilde kullandık. 5’te ve 38’de Hakan’ın soldan ön direğe kullandığı kornerlerden sonuç alamadık. 43’te sol göndere topu bu kez Caner dikti, penaltı noktası üzerine ortaladı ve Çağlar’la pozisyon bulduk. 59’da yine Hakan bu kez sağdan kullandı, yine ilk adama takıldık.
Ulusal takımları 2-3 idmanla akan oyun konusunda geliştirmek elbette zor. Ama yapılabilecek en kolay iş, hücumda farklı duran top setleri çalışmak. Biz duran toplarda iyi bir milli takımız, Mart’a kadar biraz hazır set geliştirmeliyiz sanki.
Paylaş