Paylaş
JEAN-Marc Bosman’ın hikâyesini duymuşsunuzdur: 1964 doğumlu Belçikalı futbolcu, 1990 yazında Fransa 2. Lig takımı Dunkerque’ten bir transfer teklifi aldı. Kulübü Liege’le sözleşmesi bitmişti ama ona teklif olduğunu gören yöneticileri, Bosman’ı bonservis bedeli almadan bırakmayı reddettiler. Bosman, bu durumun Roma Antlaşması’ndaki serbest dolaşım kriterleriyle ters düştüğünü iddia ederek, konuyu önce yerel mahkemeye, sonra Avrupa Adalet Divanı’na taşıdı. Ve onun 1995’te kazandığı o tarihi dava, tüm bir sporun seyrini değiştirdi. Bu dava öncesinde futbolcular, her halükarda kulüplerinin varlığı sayılıyorlardı. Eğer başka bir kulüp onları transfer etmek isterse, aynen günümüzde kontratı devam eden oyuncularda olduğu gibi bir bonservis bedeli ödemek zorundaydı. Bosman Yasası futbolculara, diğer tüm meslek sahipleri gibi iş değiştirme özgürlüğü tanıdı. Bosman’ın açtığı yoldan yüzlerce futbolcu gitti, onlar ve menajerleri milyonlarca dolar kazandılar; büyük kulüpler daha da zenginleşirken, yetiştiriciler daha da zayıfladı. Ve 1995’ten sonra futbol bir daha hiç eskisi gibi olmadı.
Bosman Yasası’nın hayatımıza girmesinin üzerinden 24 sene geçti. Jean-Marc Bosman, kendi davası yıllarca sürdüğü için mucidi olduğu yasadan faydalanamadı, halen Belçika’da aylık 700 Euro’luk devlet yardımıyla geçiniyor. Ancak konunun tek mağduru Bosman değil. Yetiştirici ve geliştirici kulüpler de süreç içinde mağdurlar tablosuna eklendiler. Birçok futbolcu, özellikle son kontrat senelerini kulüplerine karşı bir silah olarak kullanmaya başladılar. Bu kulüpler içine son kontrat yılında Babel’den istediği verimi alamayan Beşiktaş’ı da yazmak mümkün.
Babel’in değişen performansı
Ryan Babel, Ocak 2017’de Beşiktaş’la iki buçuk yıllık kontrat imzaladı. O sırada 30 yaşında olan Hollandalı futbolcunun kariyeri büyük bir düşüşteydi; Kasımpaşa, BAE ve Deportivo’daki inişli çıkışlı performansları sonucu artık yolun sonunda görünüyordu. 5 yılı aşkın bir süredir de milli forma yüzü görmüyordu. Beşiktaş, Babel’i transfer etti, rehabilite etti, hayata döndürdü. Siyah-beyazlıların muazzam çıkışı Babel’i önce Avrupa sahnesine, sonra da milli takıma taşıdı. 2016 Aralık’ında yolun sonunda görünen Hollandalı, 2017 Aralık’ında adeta yeniden başlıyordu.
Babel’in Beşiktaş’la yaptığı iki buçuk yıllık kontrat Haziran 2019’da sona erecekti, son aylar oyuncunun menajeriyle kulübü arasında sözleşme pazarlıklarıyla geçti. Bu doğal. Ancak doğal olmayan şu: Babel’in bu süreçte performansı olağanüstü düştü. 2017-18’de 34 maçın 32’sinde oynayıp, 13 gol-6 asist yapan Babel, bu sezon 1029 dakika forma giydi ve 4 gol attı. Ardından kaçınılmaz son gerçekleşti: Beşiktaş, isteksiz Babel’i Fulham’a sattı. Yıllar sonra tekrar Premier Lig’in yolunu tutan Babel, Fulham formasıyla ilk 2 maçta 145 dakika sahada kaldı ve harikalar yarattı!
İster istemez şöyle bir soru geliyor akla: Bosman Yasası, futbolcuların serbest dolaşım hakkını korurken, Avrupa’nın orta sınıf kulüplerini ateşe mi attı? Özellikle ikinci halka kulüpler, son kontrat yılı krizini nasıl çözecek ve Beşiktaş’ın Babel’de yaşadığı gibi mağduriyetleri nasıl giderecekler? Futbol artık ikinci bir yürekli Bosman’a ve bir transfer statüsü rötuşuna ihtiyaç duyuyor sanki.
Haftanın sözü
De Jong’un transfer etseydim, ona kulübün efsanesi Agüero ile aynı maaşı ödemek zorunda kalacaktım. Bu kış transfer yapmayabiliriz, hatta önümüzdeki yazı da boş geçebiliriz. Benim için buraya yeni oyuncu getirmekten daha önemli olan şey, soyunma odasındaki huzur (Pep Guardiola).
Haftanın istatistiği
Manchester City, kupada Burnley’i 5-0 yenerken faullerde de 5-1 öndeydi. Sadece Burnley’ye değil alt lig ekibi Burton’a ve ligde Wolves’a karşı da farklı galibiyetlere rağmen daha fazla faul yaptılar. Futbolun yeni büyük problemi, büyüklerin kontratağa karşı faul silahı olacak gibi.
Paylaş