Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: 'Galatasaray'dan ayrılırken Beşiktaş'la anlaşmıştım!' Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

Güncelleme Tarihi:

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2024 12:59

TFF 2.Lig ekiplerinden Bucaspor 1928 forması giyen 36 yaşındaki milli futbolcu Yasin Öztekin, kariyeriyle ilgili bilinmeyenleri Spor Arena’ya anlattı. Borussia Dortmund, Trabzonspor ve Galatasaray formaları da giyen, sarı-kırmızılılarda oynadığı dönem 6 kupa sevinci yaşayan Öztekin, Bundesliga ve Süper Lig günlerine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

Futbola Borussia Dortmund altyapısında başlayan ve dünyaca ünlü teknik adam Jürgen Klopp tarafından A takıma çıkarılan Yasin Öztekin, burada 2 resmi maçta forma giydi. 2011 yılının devre arası transfer döneminde Gençlerbirliği’ne transfer olarak Türkiye kariyerine başlayan Öztekin, sırasıyla Trabzonspor, Kayseri Erciyesspor, Galatasaray, Göztepe, Sivasspor ve Samsunspor formaları giydi. Galatasaray’da 2 Süper Lig, 2 Türkiye Kupası ve 2 Süper Kupa şampiyonluğu yaşayan 36 yaşındaki yıldız oyuncu, Fatih Terim tarafından davet edildiği A Milli Takım'da 6 kez forma giydi. Şimdilerde TFF 1.Lig’e yükselme mücadelesi veren Bucaspor 1928’de forma giyen tecrübeli futbolcu; Bundesliga, Trabzonspor ve Galatasaray’daki dönemleriyle ilgili özel açıklamalarda bulundu. Öztekin, TFF 1.Lig hedeflerinin yanı sıra futbol kariyeriyle ilgili geleceğe dair planlarını da aktardı.

Haberin Devamı

“ŞAMPİYON OLUP TFF 1.LİG’E ÇIKMAK İSTİYORUZ. O YÜZDEN ÇOK ÇALIŞIYORUZ”

Bucaspor’da şimdiye kadar 18 resmi maçta görev aldın. Ligde 38 puanla 6.sırada yer alıyorsunuz. TFF 1.Lig’e yükselme yolundaki performansınızı ve hedeflerinizi değerlendirir misin?

İlk defa 2.lig’de oynuyorum. Benim için çok büyük bir tecrübe oldu. Sezonun ilk günlerinden bugüne kadar çok karmaşık ve değişik bir 5-6 ay geçti. Saha içinde ve saha dışında sıkıntılar vardı. Sezon başında 40-45 oyuncumuz vardı. Devre arasından önce 13 tane oyuncuyla maça gitmişliğimiz var. Aslında tam olarak kendimi futbola veremedim diyebilirim. Ona rağmen Van maçı hariç 17 maçı kaybetmedik. Bu karmaşıklık içinde aslında bu çok büyük bir başarı. İkinci yarıda yeni arkadaşlarımız geldi. Hedefimiz her zaman zaten belliydi. Şampiyon olup TFF 1.Lig’e çıkmak istiyoruz. O yüzden çok çalışıyoruz. Takımıma ve hocalarıma güveniyorum. İnşallah iyi ve disiplinli bir şekilde oynayıp, konsantre olup, her maçı final maçı gibi görüp, en kötü Play-Off’tan TFF 1.Lig’e çıkmak istiyoruz. Saha içinde ve saha dışında sıkıntılar vardı ama Cüneyt Hoca geldikten sonra takım toparlanmaya ve daha iyi olmaya başladı.

Haberin Devamı

“JÜRGEN KLOPP YANIMA GELDİ VE ‘BUNDAN SONRA HEP BİZİMLESİN’ DEDİ”

Borussia Dortmund’daki döneminde Jürgen Klopp önderliğinde 2011 yılında Bundesliga şampiyonluğu yaşayan kadrodaydın. Klopp felsefesinin futbolunuza olan etkisi ve o dönemki şampiyonluk kadrosu hakkında düşüncelerini anlatır mısın?

8 yaşındayken Borussia Dortmund’da oynamaya başladım. 13 sene boyunca tüm kategorilerde oynadım. U23 takımıyla antrenman yaparken yan taraftaki sahada da profesyonel takım antrenman yapıyordu. A takım, 11’e 11 maç yapacaktı ama orada 2-3 kişi eksikti. Beni ilk defa orada çağırdılar ve hemen A takıma geçtim. O gün hayatımın en iyi idmanlarından birini yaptım diyebilirim. O gün antrenman maçında sol kanatta oynadım. Antrenmandan sonra Jürgen Klopp geldi ve bana sarıldı. Klopp, ‘Bundan sonra hep bizimlesin’ dedi. O hafta içi hemen profesyonel sözleşme imzaladım ve birkaç gün sonra ilk maçıma çıktım. O süreç benim için muhteşemdi ve 13 senedir beklediğim bir andı. Benim için büyük bir fırsattı ve beklediğim bir şeydi. Öyle bir şans geldiği için çok mutluydum. İlk zamanlarda Dortmund’da bazı maddi sıkıntılar vardı. O zamanlar gençlere önem veriyorlardı ve böylece şans geldi. Çok iyi bir takım yoktu ama Jürgen Klopp’un öyle bir sistemi ve antrenman programı vardı ki bir oyuncu otomatik olarak bir yerden başka bir seviyeye çıkıyordu. Klopp, bütün gittiği takımlarda hep aynısını yaptı. Onun antrenmanları çok ağır. Aynı şekilde çok disiplinli birisi ve antrenmanları maç gibi geçiyordu. Muhteşem bir antrenman programı vardı. Onun antrenman programını uygulayan bir futbolcu, bir seviyeden başka bir seviyeye çıkıyordu. Ben de orada seviye atladım diyebilirim. 2011’de Türkiye’ye geldim ama orada yaptığım antrenmanları maalesef burada hiçbir takımda yapamadım. B. Dortmund’da o sene kadro çok iyi değildi ama antrenmanlardaki o disiplin ve sistemle beraber bütün oyuncular otomatik olarak zaten 2-3 kat üzerine koydukları için bu durum sahaya da yansıyordu. Sonra yeni oyuncuların gelmesiyle takım biraz daha düzelmeye başladı ve o sene Bundesliga şampiyonluğu geldi. Ben devre arasında takımdan ayrılmıştım. Jürgen Klopp, çalıştığım en iyi hoca diyebilirim yani.

Haberin Devamı

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

Borussia Dortmund A takımına çıktığın dönem Udinese ve Real Madrid ile oynanan hazırlık maçlarında görev almış, Dortmund kariyerinde toplam 2 resmi maça çıkmıştın. Seni keşfedip A takıma çıkaran Klopp’la neden forma şansı vermediğiyle ilgili konuştunuz mu?

Açıkçası bu durumu onunla hiç konuşmadım. A takıma yükseldiğimde çok iyi performans gösteriyordum. Antrenmanlarda çok iyiydim ve hazırlık maçlarının hepsinde oynuyordum. Lig maçlarında çok fazla görev vermedi. Bunu her zaman Klopp’a sormak isterdim ama sormadım. İçimde ukde olarak kaldı. İnşallah bir gün gördüğümde sorarım ama sonuçta hoca o olduğu için bir şey diyemezsin. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Çok iyi de oynadığımı düşünüyorum ama tam oynamaya başlayacağım zaman ayağımda stres kırığı oldu, 4 ay filan oynayamadım. Takımdan 4 ay yarı kaldığında geri dönmesi çok zordu. Zaten ondan sonra da devre arasında Türkiye’ye gelmiştim.

Haberin Devamı

“TRABZONSPOR’A GİTTİĞİM İÇİN HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM AMA…”

Borussia Dortmund’u çalıştıran Thomas Doll’ün yardımcısı Ralf Zumdick ile Gençlerbirliği’nde beraber çalışmıştınız. Gençlerbirliği’nde dikkat çeken performansının ardından 2012 yılında Trabzonspor’un yolunu tutmuştun. Trabzonspor’a transferin nasıl gerçekleşti?

Gençlerbirliği’ne 2011 yılının devre arasında gelmiştim. İyi ki de Türkiye’de Gençlerbirliği’ne gelmişim. O zaman Gençlerbirliği, rahmetli Başkan İlhan Cavcav döneminde genç futbolcuları yetiştirip satıyordu. Ben de çok iyi başlamıştım. Gençlerbirliği’nde 1,5 sene kaldım. Benim için muhteşem geçmişti. Hocamız ilk başta Ralf Zumdick’ti. Daha sonra Fuat Çapa’yla bayağı bir iyi şeyler yaptık. Ondan sonra isteyen takımlar olmuştu ama ben o zamanlar Trabzonspor’u seçmiştim. Gençlerbirliği’nde kalmam için epey bir ikna etmeye çalışmışlardı ama gidip Trabzonspor’a 4 yıllık imza attım. Tabii ki pişman değilim ama futbol hayatımda her zaman ‘keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle yapsaydım’ diye içimde böyle düşünceler kalmıştır yani. O zamanlar iyi performansımdan dolayı isteyen takımlar çoktu. Trabzonspor’a 4 yıllık imza attım ama 1 sene sonra ayrılmıştım. İyi zamanda Trabzonspor’a imza attım ama İstanbul takımlarından birine de imza atabilirdim. Ama işte bazı karar veren insanlara güvendiğin için o yüzden doğru olmayan kararlar verdim. Yine de Trabzonspor’a gittiğim için hiç pişman değilim.

Haberin Devamı

“TRABZONSPORLU YÖNETİCİLER SÖZLERİNİ TUTMADIĞI İÇİN 1 SENE SONRA TAKIMDAN AYRILDIM”

Trabzonspor’la 4 yıllık sözleşme imzalamış, 1 sene forma giydikten sonra takımdan ayrılmıştın. Trabzonspor’dan ayrılmana sebep olan faktörler nelerdi? O dönem bordo-mavili ekipte Şenol Güneş ve Tolunay Kafkas’la çalışmıştın.

Trabzonspor’a gittim ve 4 yıllık imza attım. Çok iyi oyunculardan oluşan bir kadromuz vardı. Oynadığım pozisyonda da iyi oyuncularımız vardı ama ben kendime güvendiğim için gittim. Şenol Güneş zamanında bütün maçlarda oynadım. Şenol Güneş, her idmanda ve maçta en iyisini yapmaya çalışan, gerçekten futbolcuları ve disiplini seven bir antrenördü. Ben de öyle olduğum için Şenol Güneş’le bütün maçları oynamıştım. O dönem yönetimle beraber aldığımız bir karar vardı ve bana söz vermişlerdi. ‘Bu sene oyna, seneye farklı bir şey yapacağız’ demişlerdi. Ben de bütün maçlarda oynamıştım. ‘Her maçta oynayacağım, bu takımın en iyilerinden biri olacağım ama sonra siz de sözünüzü tutacaksınız’ diye konuşmuştuk. Onlar da ‘Tamam’ demişti. Ama sözlerini tutmadılar. O dönemki yöneticiler sözlerini tutmadıkları için ben de öyle bir karar alıp 1 sene sonra ayrılmıştım. Ayrıldıktan sonra Kayseri Erciyesspor’a gittim. K.Erciyesspor, Süper Lig’e yeni çıkmıştı ve teknik direktörleri Fuat Çapa’ydı. Kendime güvendiğim için, ‘Burada 1 sene oynayıp büyük takımlara gideceğim’ dedim ve kendime söz verdim. Almanya’dan fitness hocamı getirerek onunla her gün çalıştım. Kendime inandım ve 1 sene sonra Galatasaray’a 4 yıllık imza attım.

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

“GALATASARAY’A TRANSFER OLARAK HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRMİŞTİM”

Galatasaray’a transfer sürecin nasıl gerçekleşti?

O dönemki yabancı kuralı işimize yaramıştı. K.Erciyesspor’dayken o sene ligde çok fazla dikkat çeken Türk kanat oyuncusu yoktu. O yüzden ben çalışarak ve disiplinli bir şekilde 1 sene geçirerek Galatasaray’a transfer olmuştum. O dönem teknik direktör Cesare Prandelli’ydi. Prandelli, alternatif oyuncu almak istiyordu ve tercihini benden yana kullanmıştı. İyi ki de öyle bir şey oldu, hayalimizi gerçekleştirmiştik.

“TAKIM ARKADAŞLARIMIN GÖZLERİNE BAKARAK, ‘BEN BURADA KALIP ŞAMPİYON OLACAĞIM’ DEDİM”

Prandelli döneminde sağ bek pozisyonunda oynadınız. Ayrıca Karabükspor’a transferiniz konuşulmuş, Hamza Hoca’nın gelmesiyle çıkışa geçmiştiniz. O dönem ‘iyi ki sabrettim’ dediniz mi? Çünkü Prandelli’den sonra Galatasaray’da 6 kupa sevinci yaşadınız.

Galatasaray’a geldiğimdeki ilk maçım Fenerbahçe’ye karşı olan Süper Kupa maçıydı. Orada direkt oynamıştım. Benim için yeni bir hedef, yeni bir camia vardı. Bu süreçler bazen kolay olmuyordu. O maçta çok da iyi oynamamıştım. Türkiye’de oynadığın ilk maçlarda taraftarı coşturup, sevindirmezsen ileride biraz sorun yaşayabiliyorsun. Ben ilk 6 ay sağ bekte oynadım. Tabii ki zor zamanlarım ve kadroya girmedim dönemler oldu. B.Dortmund’da oynadığım için bende disiplin ve vazgeçmemek vardı. Maçta kadroya girmeyenlerin katıldığı bir antrenmanımız vardı. İsim vermek istemiyorum ama 7-8 oyuncu vardı. O oyuncular, ‘Ben başka takıma gideceğim, bırakacağım’ diye konuşuyorlardı. Ben oyuncuların gözlerine bakarak, ‘Ben burada kalacağım ve şampiyon olacağım. Bu takımı şampiyon yapacağım’ demiştim. Ondan sonra takıma Hamza Hamzaoğlu gelmişti. Hamza Hoca geldikten sonra o arada Karabükspor’a transfer olacağıma yönelik haberler vardı. Bana kimse bir şey dememişti, transfer haberini bir cafede otururken televizyonda görmüştüm. Haberde, ‘Galatasaray 3 oyuncusu için Karabükspor’la anlaştı’ diye yazıyordu. Baktım benim de ismim var. Sonra hocamın yanına gidip, ‘Hocam, ben hiçbir yere gitmek istemiyorum. Burada kalıp savaşmak ve oynamak istiyorum’ demiştim. O da, ‘Ben zaten seni bir yere göndermek istemiyorum’ dedi. Ondan sonra da zaten çıkış başladı ve 4.yıldızı o sene taktık. Hocanın bir futbolcuya güvenmesi çok önemli. Sen her ne kadar elinden geleni yapsan da hocan sana güvenmezse her zaman sıkıntı yaşayabilirsin. Hamza Hoca geldiği için çok mutluydum, benim için de çok önemli bir zamandı.

“MAĞLUBİYETLERDEN DOLAYI TESİSLERE FARKLI KAPILARDAN GİRDİĞİMİZ SIKINTILI BİR SÜREÇ YAŞAMIŞTIK”

Cesare Prandelli ile takım arasında yaşanan uyuşmazlığın sebebi neydi?

Türkiye’de hoca olmak kolay değil. Tudor ve Prandelli gibi yabancı hocaların antrenmanları gerçekten iyiydi ama Türkiye’de büyük takımlarda galibiyet alamadığında hemen sıkıntılar başlıyor. Şampiyonlar Ligi’nde ve Süper Lig’de rakiplerimizden 4 gol yediğimiz bir süreç vardı. Tesislere geldiğimizde 3-5 bin taraftar bizi bekliyordu. Florya’da A, B ve C kapıları vardı. Mağlubiyetten sonra taraftarlar ateşli olduğu için bu C kapısından girip, tesislerin içinden yürüyorduk. Bazı sıkıntılar olabiliyordu. Öyle bir süreçten geçerek 4.yıldızı takmak hem futbolcu hem de camia için kolay bir süreç değildi. Sıkıntılı zamanlardı ama pes etmezsen sonunda başarı geliyor. Takımımız iyiydi ama işte futbolda bazen mağlubiyetler alabiliyorsun. Galatasaray’da, tesislere giremediğimiz sıkıntılı bir süreçten 4.yıldıza uzanan bir süreç yaşamıştık.

“IGOR TUDOR’LA TAKIM ARASINDA ÇOK İYİ BİR UYUM OLMADI”

Eski takım arkadaşınız Chedjou, "Tudor, Galatasaray'da 3-5-2'den vazgeçmeyeceğine dair yemin etmişti. Bu sisteme uygun oyuncular olmadığımızı ona söylemeye çalıştık. Tudor, gerçekten de kızdığım tek teknik direktör oldu." demişti. Tudor dönemini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence Tudor, başarılı bir teknik direktördü. İdmanları çok iyiydi. Türkiye’de oynadığım süre boyunca en iyi idmanlardan biriydi diyebilirim. Disiplinli ve çok sert bir antrenördü. Hatta o sene gayet iyi başlamıştık. Chedjou’nun da dediği gibi her takıma o 3-5-2 olmuyordu. 3-5-2 sistemini oynamak çok kolay değildi. Her hocanın zaafları ve iyi yanları vardır. Onun da zaafları vardı ve takımla çok iyi bir uyum olmadı. Arada sırada sıkıntılar oldu ama benim beğendiğim hocalardan biriydi. İdmanları gerçekten çok zordu ama çalıştığın zaman bunun meyvesini yiyorsun. Gomis ve Belhanda’nın olduğu zamanlar takım uçuyordu resmen.

‘Türkiye’de 3-5-2 oynanmaz, yabancı hoca şampiyon olamaz’ gibi düşüncelere katılıyor musunuz?

Ülkemizdeki insanlarda sabır yok. Yeni bir hoca geldiğinde onun bir zamana ihtiyacı var. 3-5 haftada hemen bir takımı değiştiremezsin. Bir hocanın bence bir takıma gittiğinde birkaç sene kalması lazım. Jürgen Klopp, Dortmund’a geldiğinde 5-6 sene orada kaldı. İlk zamanlarda Dortmund çok iyi futbol oynamıyordu ama o disiplinle ve sistemle sonradan fark yaratmıştı. Mesela Göztepe’de 3-5-2 oynamıştık ve orada hocamız olan Radomir Kokovic ile çok iyi bir sistem yakalamıştık. İnsanlarda maalesef sabır olmadığı için işte 2-3 maç sonra teknik direktörleri yemeye çalışıyorlar. Bir teknik direktörü getirdiğinde 3-5 maç sonra kovmayacaksın. Getirdiğin hocaya önce güveneceksin. ‘Bu sistem böyle olmaz’ dersen eğer tabii ki hocalar gelip gider yani. Getirdiğin teknik direktör takımda en az 1-2 sene kalmalı ki sistemi ona göre oturtabilsin. Avrupa’da böyle bir şey göremezsin. İnsanlar sabırsız olduğu için bu durum hocalar için gerçekten kolay değil. Her hocanın bir zamana ve güvene ihtiyacı vardır. Türkiye’de teknik direktörlük çok zor. Böyle bir şey olursa uzun vadeli bir başarı yakalayamazsın.

“KARABÜKSPOR’A GİDECEKKEN, İKİNCİ DEVRE TAKIMI MUSLERA VE SNEİJDER’LE ŞAMPİYON YAPMIŞTIK”

Galatasaray’da Hamza Hamzaoğlu ve Fatih Terim dönemlerinde 2 Süper Lig şampiyonluğu yaşamıştınız. Şampiyonlukla ilgili duygularını anlatır mısın?

Fatih Terim’le ilk kez 2015 yılında milli takımda çalışmıştım. Daha sonra Fatih Hoca, Galatasaray-Göztepe maçından önce Galatasaray’da göreve gelmişti. Göztepe maçında ben de oyuna sonradan girip gol atmıştım. Fatih Terim, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en başarılı hocası. Kupaları, Avrupa’da ve A Milli Takım’da başarısı var. 2015 yılında Hamza Hoca döneminde Karabükspor’a gidecekken, ikinci devre takımı Muslera ve Sneijder’le şampiyon yapmıştık. Ayrıca Fatih Hoca’yla çalıştığımızda çok zor süreçlerden çıkıp şampiyon olmuştuk. Her zaman disiplinle çalıştığımız için bu zor zamanları aşmıştık. Galatasaray’da 6 kupa kazandığım için mutluyum. Avrupa’dan Türkiye’ye gelip, 4 sene büyük takımda oynayıp, bu kadar başarılı olan kanat oyuncusu olduğunu hatırlamıyorum. Gelenlerin çoğu 3-5 ayda geri dönüyordu. Fatih Hoca, çok cana yakın ve futbolcularına çok sahip çıkan bir hocamızdı ama sinirlendiğinde çok farklı şeyler ortaya çıkabiliyordu. Bakışlarıyla bile bir futbolcuyu ya bitiriyor ya da eziyordu. Sonuçta her zaman bir Fatih Terim kolay çıkmıyor. Fatih Hoca, nereye giderse gitsin onun hep bir aurası var. Çok farklı seviyede olan birisi. Fatih Hoca, çok sevdiğim ve saydığım bir insandı.

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

“FATİH HOCA’YI ARAYIP, ‘HOCAM BEN HATA YAPTIM GALİBA’ DEMİŞTİM”

Galatasaray’dan sözleşmen sona erip ayrılırken, “Gönül isterdi ki daha farklı bir ayrılık olsun ama olmadı. Bazen insanlara güveniyorsun ve istediğin şeyler olmuyor” demiştin. 4 yıl forma giydiğin ve büyük başarılara imza attığınız sarı kırmızılılardan ayrılık serüveninden bahseder misin?

2018 yılında şampiyon olmuştuk. Şampiyon olduktan sonra sözleşmemi 1 sene daha uzatmak istiyorlardı. Sözleşmem bitmişti. Fatih Hoca’nın odasına gidip, ‘Hocam ben gidiyorum’ demiştim. O da bana, ‘Birkaç hafta sonra gel, 1 sene daha sözleşme yapacağız’ demişti. Sözleşmem bittiği için Beşiktaş beni çok istemişti ve bana 4 yıllık çok iyi bir sözleşme teklif etmişlerdi. Beşiktaş’ın başında Şenol Güneş vardı. Küçüklüğümden beri Galatasaraylıydım. Ailem de Galatasaray taraftarıydı. Bazen futbolda değişiklikler bir futbolcuya yarayabilirdi. O yüzden Beşiktaş’a 4 yıllık bir imza atacaktım. Her şey bitmişti, sadece sözleşmeye imza atacaktım. O dönem Beşiktaş’taki yöneticilere ve başkana güvenip öyle bir karar almıştım. Maalesef Fatih Hoca’nın dediği sürede gelip Galatasaray’a imza atmamıştım. Çünkü Beşiktaş’a transferim aslında bitmişti. Beşiktaş, ‘Kongre ve olağanüstü toplantılarımız var’ demişti. Sezon başı kamp zamanı gelmişti ve ben hala imza atmamıştım. Hala bekliyordum. Bana öyle büyük sözler veriyorlardı ki, bir futbolcu olarak Beşiktaş’taki yöneticilere inanmamak elde değildi. Sonra Fatih Hoca’yı aramıştım. Fatih Hoca’ya, ‘Hocam, ona buna güvendim ve ben hata yaptım galiba’ demiştim. O da bana, ‘Oğlum biz Onyekuru’yu ve oyuncularımızı aldık’ dedi. Galatasaray da olmamıştı. Beşiktaş’a transferim neden olmadı bilmiyorum. Sonra zaten Göztepe’ye imza attım. Göztepe’ye imza atmak benim için çok iyi oldu. Şu an 37 yaşındayım ve hala büyük takımlarda oynayabilirdim. 4 sene değil, 8-10 sene daha büyük takımlarda oynayabilirdim diye düşünüyorum.

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

“FENERBAHÇE, TRANSFERİM İÇİN BAŞKANIMLA İSTANBUL’DA GÖRÜŞTÜ”

Göztepe’de oynadığın sezon ise Fenerbahçe’yle ismin anılmıştı. O dönem transferde neler yaşandı?

Göztepe’ye geldiğim dönem performans olarak uçuyordum. Sonuçta oraya Galatasaray gibi büyük bir camiadan gelmiştim. Göztepe, çok sevdiğim ve değer verdiğim bir camia. Sezonun ilk yarısında takımda gollerin çoğunu ben atmıştım. Fenerbahçe, performansım iyi olduğu için başkanımızı aramıştı ve İstanbul’da bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Bizim başkan çok mu ücret istedi yoksa beni Fenerbahçe’ye vermek mi istemedi bilmiyorum. O zamanlar Fenerbahçe’nin teknik direktörü Ersun Yanal’dı. Onunla da telefonla aslında 1-2 kere görüşmüştüm. O da, ‘Tamam’ demişti. Transferim neden olmadı bilmiyorum yani. Her şey nasip kısmet diyelim.

Türkiye’de, futbolcuların büyük takımlar arasında geçiş yapması kolay bir şey değil. Taraftarlar bu duruma tepki gösterebiliyor. Bu anlamda bir tereddüt yaşadın mı?

Aslında ben bunu düşündüm ama bu zamana kadar gittiğim her takımda insanlar beni çok sevdi. Galatasaray taraftarı da beni seviyordu ve sahip çıkıyordu. Farklı bir takıma gittiğinde bu tepkileri çalışarak ve disiplinle aşabilirsin. Bu durumun çok büyük bir sıkıntı oluşturacağını düşünmüyordum.

Başarılı performansınızın ardından o dönemlerde Avrupa’dan transfer teklifleri aldınız mı?

Fransa’dan Nice ve birkaç Arabistan takımından teklif vardı ama ben hiçbir zaman burayı bırakıp gitmeyi düşünmedim. O dönemler biraz zordu. Türkiye’de mutluydum ve Türkiye’nin en iyi kulüplerinde oynamıştım. Burada bir ailem vardı. Onlara göre de karar vermiştim.

Şimdilerde Suudi Arabistan Ligi, yıldız oyuncularla bambaşka bir seviyeye geldi. Bugün teklif gelse gider miydin?

Şimdilerde böyle bir teklif olsa, Bucaspor’un menfaatleri içinde kulübümün kazanacağı bir şey olsaydı giderdim. Ama diğer yandan da Bucaspor’la şu an şampiyonluğa gittiğimiz için burada kalmak isterdim.

“ÇOK İYİ KONSANTRE OLURSAK EURO 2024’TE ÇOK BÜYÜK İŞLER BAŞARABİLİRİZ”

Fatih Terim tarafından davet edildiğin A Milli Takım formasını 6 kez terletmiştin. A Milli Takım serüvenin başta olmak üzere Vincenzo Montella yönetiminde A Milli Takımımızın EURO 2024'teki şansını değerlendirir misin?

2015 yılında Fatih Hoca tarafından milli takıma çağrılmıştım. Benim için büyük bir hayaldi. Yaklaşık 1,5 sene boyunca forma giydim. O zamanlar Avrupa Kupasına katılmıştık ve gerçekten iyi bir takımımız vardı. Hakan Çalhanoğlu, Hakan Balta, Burak Yılmaz, Arda Turan, Caner Erkin ve Selçuk İnan gibi oyuncuların da olduğu çok kaliteli bir takımımız vardı. Çok iyi bir dönem geçirmiştik. Milli takımda oynamak çok farklı bir duygu, bunun daha üstünde bir şey yok. Gönül isterdi ki milli takımımızın başında Türk bir teknik direktör olsun. Ama şu anda A Milli Takım çok hoşuma gidiyor. Çoğu futbolcularımızın Avrupa’da oynadığı, genç oyunculardan oluşan bir kadromuz var. Şu an gayet iyi gidiyoruz. EURO 2024 başta olmak üzere önümüzdeki birkaç sene de güzel işler başaracağımızı düşünüyorum. Turnuvayı Almanya’da oynayacak olmamız bence çok büyük bir şans. Orası deplasman değil, orada ev sahibi gibiyiz. Bence bu durum ekstra bir motivasyon olacak. Disiplinli ve istekli olursak her şeyi başarabiliriz. Hakan Çalhanoğlu çok yakın bir arkadaşım. Onunla çok sık görüşüyoruz. Konuştuğumuzda bana hep, ‘Takım ve yeni hoca iyi’ diyor. Takımda iyi bir sinerji var. Çok iyi konsantre olursak bence çok büyük işler başarabiliriz.

“OKAN BURUK, KİMSEYE EYVALLAHI OLMAYAN DİSİPLİNLİ BİR TEKNİK DİREKTÖR”

Başakşehir’de şampiyonluk yaşayan Okan Buruk, Galatasaray’ı çalıştırdığı ilk senesinde şampiyonluk kazanmıştı. Galatasaray’daki ikinci zaferine odaklanan Okan Hoca’nın başarısını ve takım yönetimini değerlendirir misin?

Okan Hoca, çok disiplinli ve idmanları iyi olan, hiç kimseye eyvallahı olmayan bir teknik direktör. Okan Hoca, bütün oyuncularına sahip çıkıyor ve hepsine aynı şekilde davranıyor. Okan Hoca’nın o başarıları tesadüf değil. Sonuçta kendisi de uzun yıllar A Milli Takım’da, Galatasaray’da ve Avrupa’da oynadığı için o tecrübesi var. Teknik direktörlük aslında kolay bir şey değil ama Okan Buruk’un Galatasaray’la bu sene de şampiyon olacağını düşünüyorum.

“SENELERDİR ŞAMPİYONLUKLARA VE KUPALARA ALIŞKIN BİR GALATASARAY VAR”

Bu sezon Fenerbahçe ve Galatasaray arasında yaşanan şampiyonluk mücadelesi hakkında ne düşünüyorsun? Hangi takımı bu yolda daha avantajlı görüyorsun?

Fenerbahçe son yıllarda oynaya oynaya yarışı bir yere kadar getiriyor ve sonra ikinci yarılarda hep bir sıkıntı çekiyor. İyi oynamasına rağmen sonunu getiremiyor. Galatasaray, bu konuda çok daha tecrübeli. Senelerdir şampiyonluğa ve kupalara alışkın bir Galatasaray var. Galatasaray taraftarı da buna alıştığı için ‘Mayıslar bizimdir’ diyor. Buna inanıyorlar. Fenerbahçe, son yıllarda hep son birkaç haftada tedirgin oluyor ve puanlar kaybediyor. Bunun sonucunda da Fenerbahçe, şampiyonluğu kaybediyor. Bu sene Fenerbahçe çok iyi oynuyor ve İsmail Hoca çok iyi işler yapıyor. Kaliteli bir kadrosu var ama yine sonunda Galatasaray’ın şampiyon olacağını düşünüyorum.

“O CRISTIANO RONALDO’YSA BİZ DE TURKISH RONALDO’YDUK”

Galatasaray’da oynadığınız dönem Real Madrid ile oynayacağınız hazırlık maçından önce, “Ronaldo'ya karşı ilk defa oynamıyorum. Bakalım o mu, ben mi?” demiştiniz. Ronaldo ile kıyaslanmak nasıl bir duyguydu?

(Gülerek) Sonuçta o Cristiano Ronaldo’ysa biz de o zamanlar Turkish Ronaldo’yduk. Kendimi Ronaldo ile kıyaslayamam zaten. Bunu konuşmaya bile gerek yok. Sneijder bana ‘Ronaldo Ronaldo’ diye diye o başlatmıştı bunu. Gittiğim yerlerde hep ‘Türk Ronaldo’ diyorlardı. Türkiye’de o dönem benden daha iyi bir kanat oyuncusu yoktu. Bunu Sneijder gibi dünyanın en iyi oyuncularından birinden duymak çok güzeldi. Onlar da bana boşuna ‘Turkish Ronaldo’ demiyorlardı. Bende bir şeyler görüyorlardı ki öyle diyorlardı. 2009 yılında Ronaldo’ya karşı oynamıştım. O zamanlar Ronaldo, Real Madrid’e yeni gelmişti. 5-0 yendiler bizi. Çok farklı seviyede bir oyuncuydu. Ona karşı oynamak çok farklı bir duyguydu.

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

“BOATENG, GÖTZE VE KAGAWA İLE OYNADIM AMA SNEIJDER ÇOK FARKLI SEVİYEDE BİR FUTBOLCUYDU”

Borussia Dortmund döneminizde on numara pozisyonunda Kevin-Prince Boateng, Götze ve Kagawa gibi oyuncular vardı. Galatasaray’da beraber oynadığınız Sneijder’i bu oyuncular içinde hangi noktada görüyorsunuz?

Eğer Sneijder Galatasaray’da olmasaydı ben belki öyle bir performans gösteremezdim. Çünkü kanatları oynatan 10 numaradır. Onun oyun görüşü, pasları, kalitesi, aklı çok iyiydi. Kevin-Prince Boateng, Götze ve Kagawa ile 1,5-2 sene çalıştım, onlar da çok kaliteli oyunculardı. Ama Sneijder benim için çok farklı bir seviyede. Çoğu şeyi Sneijder’le kazanmıştık. Her iki ayağını da kullanabilen, pasları ve şutları farklı bir seviyede olan bir futbolcu. Onunla Galatasaray’da oynamak benim için bir şans ve çok farklı bir duyguydu.

“BUNDESLİGA’DA OYNAMA İSTEĞİ VE GALATASARAY’DAN AYRILDIĞIM SÜREÇ İÇİMDE UKDE OLARAK KALDI”

Kariyeriniz boyunca içinizde ukde olarak kalan bir konu var mı?

Eğer sakatlığım olmasaydı ve 20’li yaşlarımda yanımda ‘Türkiye’ye gitme onun yerine Bundesliga’da devam et’ diyerek beni futbol anlamında yönlendirecek farklı insanlar olsaydı Bundesliga’da oynamak isterdim. O hep içimde kaldı. İçimde ukde olarak kalan bir diğer konu da maalesef Galatasaray’dan ayrıldığım süreçti. Beşiktaş’a imza atsaydım belki böyle düşünmezdim ama hala bu yaşıma kadar Galatasaray, Fenerbahçe ya da Beşiktaş’ta oynayabilirdim diye düşünüyorum. Kariyerim biraz daha farklı olabilirdi. Şu an hala lige baktığımda çok fazla Türk kanat oyuncusu yok gibi. Yani hala Süper Lig’de oynayabilirdim.

Yasin Öztekin yıllar sonra anlattı: Galatasaraydan ayrılırken Beşiktaşla anlaşmıştım Ronaldo, Klopp, Fatih Terim...

“BİR GÜN TEKNİK DİREKTÖR OLARAK DA ÇOK GÜZEL İŞLER BAŞARMAK İSTİYORUM”

Kariyerinizle ilgili ne planlıyorsunuz? Hedeflerinizde teknik direktörlük yapmak bulunuyor mu?

Futbol kariyerimin sonuna doğru geliyorum. Teknik direktörlük anlamında aslında çok büyük hedeflerim var. Jürgen Klopp başta olmak üzere Türkiye’de 20 civarında hocayla çalıştım. Her hocadan bir şeyler öğrendim. Senelerdir biriktirdiğim bilgiler var. Hoca olmak tabii ki kolay değil ama kesinlikle hoca olmak istiyorum. Türkiye’de başlar mıyım onu bilmiyorum. Borussia Dortmund’un alt yaş kategorilerinden başlayabilirim belki. Oralardan yavaş yavaş yükselip bir gün çok güzel işler başarmak istiyorum. Çünkü Türkiye’de her şey çok zor. Mesela Selçuk İnan, Kasımpaşa’ya gidiyor ve 3-5 maç sonra gönderiliyor. Ben öyle bir şey istemiyorum. Sağlam ve emin adımlarla futbolumu nasıl geliştirdiysem teknik direktörlükte de kendimi geliştirip farklı işlere imza atmak istiyorum. Türkiye’de genç futbolcuların neden yetişmediğine dair kafa yoruyorum. Türkiye’de hoca olmak çok zor ama bir yere girmek o kadar da kolay.

“A TAKIMA ÇIKAN GENÇ OYUNCULARA BAKTIĞIMDA BİR ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ GÖRÜYORUM”

Bucaspor’daki genç oyuncularla iletişiminiz ve Türk futbolundaki yeteneklerle ilgili gözlemleriniz nasıl?

Buradaki gençlerin hepsinin bir hedefi ve hayali var. Futbolcu olup başarılı olmak öyle kolay değil. Türkiye’de çok yetenekli futbolcular var. Maalesef altyapılarda sorun var ve doğru düzgün çalışma yok. Düzgün saha, zemin ve fitness salonları yok. En önemlisi de eğitimci eksiği olduğu için maalesef futbolcular yetişmiyor. Sonuçta herkesin bir hayali olduğu için çocuklara çok üzülüyorum. Anne-babalar, çocuklarını zor şartlarda yıllardır idmanlara götürüyorlar. Türkiye’deki futbolu değiştirmeye yönelik hedefim var. Mesela Almanya’da beraber oynadığım Kevin Großkreutz, Götze, Lukasz Piszczek gibi oyuncular çok üst düzeyde yeteneği olan isimler değildi. Ama adamlar o sistem, disiplin ve çalışmayla hep bir yerlere geldiler. Türkiye’de çok daha fazla genç ve yetenek var. Ama maalesef çıkmıyorlar. Bunun da en büyük nedeni doğru düzgün çalışmamaları. A takıma çıkan genç oyunculara baktığımda onlarda bir özgüven eksikliği görüyorum. Almanya’da ben altyapıda oynarken her hafta turnuvalara gidip, 3-5 bin kişinin önünde oynuyorduk. O ortama yavaş yavaş alışıyorduk. Mesela beni 19 yaşında A takıma çıkardıklarında hiçbir şey olmamış gibi çatır çatır oynamıştım. Maalesef Türkiye’de doğru çalışma ve sistem yok. O yüzden çok fazla futbolcu çıkmıyor. Bunu eğer Türkiye’de değiştirirsek söz veriyorum çok fazla Ardalar çıkabilir. Almanya’da oyunculara antrenmanlarda çok iyi yüklemeler yapılıyordu. Burada bazı hocalar oyuncular girmesin diye fitness salonunun kapısını kapatıyor. Bunu Türkiye’nin en iyi kulüplerinde bile gördüm. Bu şekilde nasıl futbolcu yetiştirecek, nasıl Avrupa’da başarılı olacaksın? Çalışma olmazsa bunlar nasıl olacak? Almanya’da o idmanları yapınca sahada makine gibi oluyorduk. O antrenmanlar sizi belli bir seviyeye getiriyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!