OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 02, 2009 23:38
'150 dakika koşan, 120 dakika savaşan ve 90 dakika futbol oynayan bir takım' - Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum hedeflerini açıklıyor.
Artık futbol konuşmak zamanı. Hazırlanıyoruz, öyle olacağız, bunu yapacağız dönemi nihayet sona erdi. Yeni gelen transferler arasında bu oyuncu gibi ama onun daha hırslısı veya şu oyuncunun yerini beş kere doldurur tanıtım dönemleri de bitti. Menajerlerin artık yırtınmasına, pazarlama faaliyetlerini
haber bulamayan gazete sayfalarında sürdürmesine de gerek kalmadı. Geldik gerçeklik zamanına. Â
Â
|
Edip Uras yazıyor |
Hazırlık maçları ve/veya şimdilik en azından bazı takımlarımız için hazırlık maçlarından daha basit Avrupa Kupası ön eleme maçları da gösterge olmaktan uzaktı. Istanbul'un sol köşesinde yer alan Olimpiyat Stadı bu sezon futbol konuşmaya başlamak için en güzel yer.
Â
Kupaya bir kez daha çok yakınken kalbini Ege'de çaldıran
Fenerbahçe, geçen sezonun başarı abidesi
Beşiktaş ile Süppper bir Kupa için karşı karşıya geldiler. Almanya'ya gönderip birkaç sezondur 'dışarıda okuttuğumuz' kupamız yuvaya dönünce vatan toprağı öptürüldü mü bilmiyoruz ama futbolu en az onun kadar özlemiştik.
Â
ilk yarı bittiğinde dengeler bozulmamıştı. Fenerbahçe'de pek değişiklik göremedik, oyuncu isimlerinin bazılarından başka. Guiza, yeni eski teknik direktör Daum'un yağlama operasyonu ile kendine olan güvenini yine kendine verilen o kocaman alanda sergiledi. Uzun mesafeler top sürdü, pres yaptı, gol olmayan ama olsa asistine yakışacak paslar attı. İlk yarının en yalnız ve en iyi adamıydı. Fenerbahçe defansı Önder Bilica ikilisinin alışma sürecini ne kadar ucuz atlatacağına bağlı olarak ana konularımızdan biri olacak gibi. Özellikler araya atılan toplar ve verkaçlarda çoğu kez seyir halinde yakalandılar. Solda Dos Santos'un Uğur'dan, Cristian'ın Selçuk'tan farkının fiyatı olup olmadığını anlamak için erken henüz. Siyah Beyazlılar'da da mücadele gücü yükselmiş bir ekip gördük. Fink başarılı, solbek İsmail henüz ürkek ama gelecek sinyalleri pırıltılı. Yusuf gitgide oyunun boşluklarına sığınan görüntüsünde, ara sıra ortaya çıkarak durumu idare etmeye çalışıyor. Defansta Ferrari karşısında çok adam olmadığından da olabilir oldukça rahat.
Â
İkinci yarıda Beşiktaş'ın maçın biraz üzerinde götürdüğü bir oyun izledik. Gole daha yakın olan siyah beyazlılar gibi gözüktü ama pozisyon anlamında çok da yaratıcı oladukları söylenemez. Nihat'ın yuvaya dönüşü ileride canlılık getirdiyse de ikinci yarıda takım savunması anlamında daha dengeli gözüken Fenerbahçe fazla pozisyon vermeden maçı taşımasını bildi.
Â
Belli ki her iki takım da bir hata bekliyordu. O hata maçın bitimine 15 dakika kala çok da anlamsız şekilde Sivok'tan geldi. Penaltı golü aslında iki takımı ayıran tek şey gibiydi. Golden sonra inisiyatifi iyiden ele alan Fenerbahçe,Guiza'nın güzel ortasıyla Alex'in kafasında bulduğu ikinci golü kupanın kırmızı kurdelası olarak taraftarlarına hediye etmiş oldu.
Â
Sonuç: Fenerbahçe kupayla başladı ancak geçen seneden çok farklı bir görüntü yok her iki takımda da. Şampiyonluk parolası her iki takımın da ezberi. Hakemlerin ufak tefek dengesizlikleri bu ligin yine tuzu biberi. Döndü say demiş döndü say. Yeni sezon hepimize hayırlı olsun.