Güncelleme Tarihi:
Fotomaç gazetesinin haberine göre;İyi günde-kötü günde, yağmurda-çamurda takımını yalnız bırakmayan ÇARŞI, nihayet kepenklerini açtı Mayıs ayı sonunda "Dinlenmeye çekiliyoruz" diyen taraftar grubu, İnönü’deki mabedine geri geliyor....
İKİ AY ARA VERDİLER
Mayıs ayının sonunda yapılan 'Asi Ruh Belgeseli'nin galasındaki şok açıklama ile tribünlerden ayrılacağını duyuran ÇARŞI, hasrete daha fazla dayanamadı.. "Sessizce ayrılmak geçti içimizden.. Hem bu limandan, hem bu can evimizden. Geride bayrağı göklerde, şerefi yedi düvelde bir tribün bırakıyoruz. Dinlenmek ve yapılacakları görmek bizim de hakkımız" diyerek iki ay önce tribünlere veda eden ÇARŞI, kapattığı kepenklerini yeniden açıyor...
KIRGIN VE KIZGINLARDI
Neden gitmişlerdi? Kırgın ve kızgınlardı... İyide-kötüde, yağmurda-çamurda, galibiyette- hezimette hiçbir gün yalnız bırakmamışlardı takımlarını... Hep destek, tam destek mantığıyla hareket eden ÇARŞI, bir anda ummadığı bir tepkiyle karşılaşmıştı: Satılmış ÇARŞI!.. Belki de sonun başlangıcıydı bu. Onların da bir sabrı vardı ve taşmıştı... Haklılardı ya da haksızlardı... Fakat gitmenin, kalmaktan daha doğru olacağına inanmışlardı bir kere... "Mecburi" birlikteliği, "yaralı" ayrılığa tercih ettiler.
KAZANMAK ŞART DEĞİL
HALBUKİ kazanmak her şey değildi onlar için... Mağlubiyette bile, "Böyle oynayın canımızı verelim" diyecek kadar yürekli, "O forma kutsaldır, nasip olmaz herkese" diyecek kadar cesurlardı... Sevenleri olduğu kadar, sevmeyenleri de vardı... Onların da, hepsine verecek bir cevapları vardı!.. Tribünlere farklı bir boyut, maçlara bambaşka bir hava getirmişti ÇARŞI... Yeni sezonda ÇARŞI'sız bir tribün nasıl olacak diye düşünüyordu herkes... Taraftarı, yöneticisi, futbolcusu, medyası, hepsi...
ONLARIN AŞKI RENKLERE
PANKARTLARI, tezahüratları, desibelleriyle futbolun rengiydi onlar. "Erkek adam, renkli takım tutmaz" deseler de, renkli bir topluluktu ÇARŞI... Şöhreti Avrupa'ya taşan, futbolun patronları UEFA'dan ve FIFA'dan bile takdirname alan bu karizmatik taraftar grubu, yeni sezon öncesi belki de en radikal kararını almalıydı. Onlar için kişiler değil, kurumlar önemliydi... Onların aşkı renklereydi.. Bu ayrılığa daha fazla dayanamıyorlardı. Siyah-beyaz bir aşk hikayesiydi bu, film gibiydi...
ZAMAN HER ŞEYİN İLACI
AYRILIK kararlarına kimse inanamamıştı... Beşiktaşlısı ağlıyordu, F.Bahçe ve G.Saraylısı şaşkındı... Ezeli rakipler bile "ÇARŞI, bize karşı olmalı" diyorlardı... Geri dönüş ısrarlarına, yapılan manevi baskılara, camiadan gelen "Siz olmadan olmaz" söylemlerine rağmen, geri adım atmamıştı ÇARŞI. Ama derler ya "Zaman her şeyin ilacıdır" diye... Bu süreç içinde dinlendiler, düşündüler, tartıştılar ve son kararlarını verdiler: Geliyoruz!... Ne zaman mı? Belki yarın, belki yarından da yakın...