A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2011 00:00
A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Abdullah Avcı, göreve geldiği günden itibaren hayatında yoğunluğun arttığını söylerken, genel yapılanmayla ilgili çalışmaları başlattıklarını belirtti.
TRT
Spor kanalında yayınlanan “Basın Tribünü” programına konuk olan Abdullah Avcı'nın açıklamalarına, “www.trtspor.com.tr” internet sitesinde de yer verilirken, Abdullah Avcı, milli takımın teknik patronluğuna gelmesinden itibaren başladığı çalışmaları ve planlarını aktardı.
“Milli takımda görev aldıktan sonra hayatımda yoğunluk bayağı arttı” diyen Avcı, “Genel yapılanmayla ile ilgili çalışmayı başlattık. Bir haftadır 4-5 saatlik uykuyla yaşıyorum. Şu ana kadar Süper Lig'de 6 maç izledim. Çalışmalarımızı yavaş yavaş düzene oturtacağız” ifadelerini kullandı.
Göreve geldiği pozisyonun önemine dikkati çeken Abdullah Avcı, “Milli takımların teknik direktörü olmak çok önemli bir olay. Tüm milli takımlardan sorumluyum. Her yaş gurubundaki antrenörlerle beraber, aynı çatı altında çalışacağız. Milli takımlarda bulunmak gururumu okşuyor. Sorumluluğum daha fazla artıyor. Karşılığını istendiği gibi vereceğimizi düşünüyorum” dedi.
“Bu ekip 2014'te Brezilya'daki Dünya Kupası'nda olacak”
Milli takımda sevgi, saygı ve aile ortamı oluşması gerektiğinin altını çizen Avcı, turnuva takımı olabilmek için doğru temeller atacaklarını dile getirerek, şunları söyledi: “2008'deki jenerasyonumuz bu elemelerde maalesef mesafe kat edemedi. Jenerasyon olarak baktığımızda 1985 ve 1991 doğumlular arasında 8-10 sene milli takımda oynayacak kadro var. Ufak tefek değişikler olacak ama bunu zamanla göreceğiz. Önemli olan takım ruhu ve birlikteliğini yaratmamız. Şu an yapmamız gereken, yaşanan olayları geride bırakıp, nasıl kazanacağımıza bakmak. Tüm oyuncularla iletişime geçtik. Sporcularla her şeyi açıkça konuşacağız. Herkesle elini taşın altına nasıl sokacağını açık açık konuşacağız. Takımdaki bazı oyuncular 2002'de, 2008'de yaşattıkları başarılardan sonra neden birden önemsiz oldular. Bu oyuncuları kazanmamız lazım. İletişimle bu işi çözeceğiz. Turnuva takımı olabilmek için doğru temeller atacağız. Avrupa'nın neresindeyiz? Almanya, İspanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda gibi değiliz. Eğitimleri doğru yapacağız. 2014'te Brezilya'daki Dünya Kupası için çok ümitliyim ve çok inanıyorum. Bu ekip Brezilya'da olacak. Biz buna inanıyoruz ama Türk futbolu olarak herkes buna destek olmalı. Bir sistem içinde durursak ve turnuva takımı olursak şampiyonalarda başarılı oluruz. 2014'te olup, sonrakilerde olamazsak bir anlamı kalmaz.”
“Beynimin bir tarafını Milli Takım için hazırlıyordum”
Abdullah Avcı, kendisini geçmişte de A Milli Takım için hazırladığını söylerken, şu ifadeleri kullandı: “Beynimin bir tarafını milli takıma gidersem diye sürekli hazırlıyordum. Adım sürekli geçtiği için Almanya maçından sonra hiçbir milli maça yanlış anlaşılma olmasın diye gelmedim. 3-0 yenildiğimiz Hırvatistan maçını da tesiste personelle seyrettim. Maçta izleyicilerin benim lehime bağırmalarını açıkçası televizyondan izlerken duymadım. Maçta olan büyük oğlum bana söyledi ve Hırvatistan maçında benim için bağırdıklarını öğrendiğim anda telefonumu kapattım. İkinci Hırvatistan maçından sonra teklif geldi. Kamuoyunun bana genel bir desteği vardı. Bu duygularla hareket edilerek bana teklif getirildi.”
“Bizim tüm oyunculara kapımız açık”
A Milli Takım'a bazı oyuncuların alınmadığı, bazı oyuncuların yasaklı olduğu gibi görüşlerin bulunduğunu söyleyen Avcı, kendilerinin böyle bir uygulaması olmayacağını aktarırken, “Bizim tüm oyunculara kapımız açık. Önümüzde oynayacağımız özel maçlar var. İbrahim Toraman'ın milli takıma alınmaması eleştiriliyordu. İbrahim'in performansına bakacağız ve değerlendireceğiz. Milli takımın kapısının bazı isimlere kapalı olması mümkün değil. Göreceksiniz, maça göre, oynatacağımız sisteme göre bazı oyuncular, alınmadığı zaman da bize saygı gösterecek. Şu an taraftarlarca tepki gösterilen, eleştirilen bazı oyuncular Avrupa 3.'sü takımda da vardılar. 2008'den bu güne ne değişti de şimdi küfrediliyor?” şeklinde konuştu.
Avcı, yabancı kökenli oyuncularla ilgili görüşünün sorulması üzerine, “Biz 1985-86-87-88 dönemi oyuncuları değerlendireceğiz. Bizi üst gruplarda heyecanlandıran bazı oyuncular var. Onları da bekliyoruz. Öncelik hakkım bizden yetişmiş oyuncudan yana. Devşirme oyuncuları ancak altyapılarda yetişmiş iseler değerlendirebiliriz. Yaşı geçmiş oyuncuları kısa süreli başarılar için değerlendireceğimi sanmıyorum” cevabını verdi.
Almanya'da çok büyük bir Türk futbolcu potansiyeli olduğunu ve bu oyuncularla ilgili projelerini hayata geçireceklerini anlatan Abdullah Avcı, TFF Riva Tesisleri'ni milli takım için önemli bir konuma getirmek istediklerini söyledi.
“Hiddink'i Hırvatistan maçları için eleştirebiliriz”
A Milli Takım'ın yaşadığı başarısızlığın sadece eski teknik direktör Guus Hiddink'e bağlı olmadığını anlatan Abdullah Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes bu başarısızlığın bir parçası. Bu eleştirilmeli. Hırvatistan karşısında oyun anlamında bu kadar kötü olmamalıydık. Ama Hiddink'i, 'Yanlış yaptı' diye Hırvatistan maçları için eleştirebiliriz. İlk maçtaki 3-0'lık sonuç gerçekçi skor değil. Milli takım o gün çok istiyordu ama ilk dakikalarda gelen gol dengeleri bozdu. Biz bunların yaşanmaması için her şeyi yapacağız. İletişim eksikliğinden, takım bir anda yapacaklarını yapamayacak duruma geldi. Arda Turan sarı kartı görünce iyi bir psikolojisi olmadığını düşündüm. 3-0'dan sonra bile o hareketin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu tür hareketler bitecek. Volkan'ı, Emre'yi, Arda'yı, Mehmet Topal'ı konuşmayı bırakmalıyız. Geleceğe bakmalıyız. Başarı bizi gelecekte bekliyor. Kişileri konuşarak milli takıma zarar vermeyi bırakmalıyız. Hiddink profesyonelce bakıp Hırvatistan maçının zorluğuna değindi. Azarbeycan ve Kazakistan maçlarında da temkinli açıklamalar yaptı. Öyle rakiplere karşı, 'Bunlar zor rakip' şeklinde ben açıklama yapmazdım. Bu kendimizi küçültmek anlamına gelir.”
Kendisine yapılan imza töreni ile Hiddink'in imza töreninin, kendisinin aldığı ücretle de Hollandalı teknik adamın ücretinin karşılaştırılmasını doğru bulmadığını kaydeden Avcı, şöyle devam etti: “Hiddink'in imza töreni çok şatafatlı oldu, benimki sönük oldu şeklinde söylemler duyuyorum. Bütün dünya onu tanıyor. Abdullah Avcı'yı kim tanıyor? İmza törenimin Hiddink'in töreni gibi olmaması normal. Ben ülkenin yetiştirdiği biriyim ve bu tarz takıntılarım olmaz. Milli takım aşktır ve ben o aşkı yaşayacağım. Hiddink çok büyük para aldığı ama benim ondan çok daha düşük bir rakama imza attığım söyleniyor. Hiddink gibi biriyle çalışıyorsanız, sözleşmesindeki maddelere katlanacaksınız. Ben para konuşmadım, milli takım benim gibi insanlar için sadece Türk futboluna hizmet demektir. Asgari ücretin düşük olduğu, bu kadar geçim sıkıntılarının yaşandığı ülkemizde benim aldığım, az olarak değerlendirilen ücretin konuşulması bile yanlış. Ayrıca milli takım oyuncusu da prim pazarlığı yapmaz, karşılığını alır. Biz aile ortamı yaratıp böyle tartışmalara son vereceğiz.”
Yıldız değil, yetenekli futbolcu
Kendisi için yıldız değil, yetenekli oyuncu olduğunun altını çizen Abdullah Avcı, Real Madrid'de forma giyen Nuri Şahin'e özellikle dikkati çekerek, “Nuri, milli takımda uzun süre oynayacak oyunculardandır. Real Madrid'de oynayan önemli bir Türk oyuncusudur. Kesinlikle ondan faydalanacağız” derken, kendisini heyecanlandıran bir oyuncu olarak nitelendirdiği Beşiktaşlı Mustafa Pektemek'in de Hakan Şükür'e benzeyen bir stili olduğunu dile getirdi.
Avcı, milli takımda savunmanın merkezinin sıkıntılı olarak dile getirilmesine değinirken, “O bölge için hemen aklıma gelen 3-4 tane aday oyuncumuz var. Semih Kaya, Serdar Aziz, Serdar Kesimal... Bu bölgede bir sıkıntı varsa çözeceğiz. Mevkisel olarak bazı yerlerde sıkıntı olabilir. Sol bekte böyle bir sıkıntı görünüyor olabilir. Genç iyiyse genç, yaşlı iyiyse yaşlı oynayacak. Milli takımı, tecrübeli ve genç oyuncularla harmanlayacağız” dedi.
Öte yandan, kendisinin Galatasaraylı olduğunu ancak bulunduğu görevde bunun hiçbir etkisinin olmayacağını vurgulayan Abdullah Avcı, “Büyük takımlarda hiç oynamadım. Bana hangi takımı tuttuğumu sorduklarında, Galatasaraylı olduğumu söyledim. 21 yaşındayken 2. Lig'de gol kralıydım. Karagümrük'te oynarken 4 büyükler beni istiyordu ama ben kendimi bir anda Rizespor'da buldum.
Beşiktaş'ta futbola başladım ama Galatasaraylıyım. İçinde bulunduğum ortamlarda işim gereği ben tarafsız kalmak zorundayım. Bir takımı tutup sevebilirsiniz, ama renginiz işinizi yapmanıza asla engel olmaz, olmamalı” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.