A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2011 13:36
Beşiktaş'ın Almanya'nın Bayer Leverkusen takımından transfer ettiği Burak Kaplan, siyah-beyazlı takımda iyi bir performans ortaya koyup, bir gün Almanya'ya geri dönmek istediğini söyledi.
Burak,
Futbol Federasyonu'nun resmi internet sitesinde yayınlanan Tam Saha Dergisi'ne verdiği röportajda, Türkiye'de başarılı olup tekrar Almanya'ya dönmek isteyip istemediğinin sorulması üzerine, “Tabi ki
Beşiktaş'ta iyi bir performans ortaya koyup, takımın vazgeçilmezlerinden biri olursam, bir gün Almanya'ya geri dönmek isterim. Ama bunun için önce burada kendimi kanıtlamam lazım. Şu an takımın başında Carlos Carvalhal var. Portekizli olması, benim gibi teknik oyuncular için bir avantaj. Antrenmanlarda sürekli tekniğe dayalı çalışmalar yaptırıyor. Bu oyun anlayışında bir hocayla çalışmak da benim için avantaj olacak” diye konuştu.
Beşiktaş'a transferiyle ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Burak, “Beşiktaş'a transferim çok ani bir şekilde gelişti. Transfer döneminde kulüpten bir telefon geldi. Aslında benim başta transferden pek haberim yoktu. Menajerim ilgileniyordu. Sonra birden Burak Kaplan'la transfer görüşmeleri borsaya bildirildi diye
haberler çıktı medyada. Ben de dedim ki o zaman (Oldu bu iş)” ifadelerini kullandı.
Burak, oynadığı bölgede Beşiktaş'ta Guti, Ernst, Aurelio, Fernandes, Necip gibi güçlü isimlerin bulunduğunun hatırlatılması üzerine, “Böyle iyi futbolcularla aynı takımda olmak benim için bir şans. Onların tecrübelerinden kendime çok şeyler katacağımı düşünüyorum. Özellikle de Guti, Quaresma ve Simao'dan. Mesela Quaresma Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış bir futbolcu. Onlar bana bu tecrübeleriyle çok şey öğretebilir. Benim de öğrenmeye hazır ve açık olmam lazım tabii ki. Bunun dışında Beşiktaş'a geldiğimden beri güzel bir ortamın içinde olduğumu söyleyebilirim. Özellikle yurt dışında yaptığımız sezon başı kampı oldukça faydalı geçti. Bir o kadar da yorucuydu ama” şeklinde konuştu.
Oyun stilinin Emre Belözoğlu'na benzetildiğini kaydeden Burak, “Fiziğimiz ve oyun tarzımız da birbirine çok yakın gerçekten. Kendisini de çok yakından takip ediyorum ayrıca. Emre ağabeyin en sık rastladığım ve kendime örnek aldığım özelliği, oyun içinde topu çok fazla ayağında tutmaması ve hemen pas kullanması. Yani hızlı ve etkili bir şekilde top dağıtımı yapması. Ayrıca şutları da oldukça isabetli. İnşallah ben de bir gün A Milli Takıma yükselirim de Emre ağabeyle beraber Türkiye'nin orta saha yükünü çekerim” dedi.
Türk Milli Takımı'nda oynamayı seçmesiyle ilgili olarak da Burak, şunları söyledi: “2007'de Alman Milli Takımı'ndan bir teklif almıştım ve 17 Yaş Altı takımıyla 1 maça çıktım. 90'lı olmama rağmen 89'lu oyuncularla aynı takımda yer almıştım. Hemen ardından Türkiye'den de bir teklif geldi. 16 Yaş Altı Milli Takımı'na çağrılmıştım. Victor Bannikov Turnuvası'na katılmıştım Ukrayna'da. Türkiye'den teklif alınca nasıl sevindiğimi anlatamam. Almanya doğumlu olmama rağmen Türk vatandaşıyım. Tabii ki kendi ülkem için oynamak istiyordum. Ay-yıldızlı formayı giymek, milli marşımızı söylemek çok başka bir duygu çünkü. Sonrasında ise 2010 yılında Hami Mandıralı döneminde Ümit Milli Takım'a çağrıldım. O dönemden beri de Ümit Milli Takım için mücadele ediyorum” diyerek sözlerini tamamladı.