Güncelleme Tarihi:
TFF'nin Tam Saha Dergisi'ne açıklamalarda bulunan Zokora, "Benim düşünce yapıma göre geçmişte ne yaşamış olursanız olun, bunları genç insanlara aktarabilmeniz için onlarla iyi iletişim kurmanız gerekir. Onları dinlemeniz, saygı göstermeniz gerekir ki onlar da sizin geçmiş deneyimlerinize saygı göstersin. Ben İngiltere'de, İspanya'da forma giydim, uluslararası çok iyi deneyimler yaşadım. Ama buraya yeni bir oyuncu olarak geldim. Ve burada saygı göstermem gereken bir oyuncu grubu var. Onlara deneyimlerimi anlatabilmem için önce onları anlayıp saygı göstermem gerekiyor. Onların da beni iyi anladıklarını düşünüyorum. Takım içinde herkes İngilizce konuşmasa da çalışanların da yardımıyla iyi bir iletişim oluşturuyoruz" ifadelerini kullandı.
"EN MUTLU GÜNLERİM AFRİKA'DA ALT YAPIDA OYNARKEN GEÇTİ"
Zokora, kariyeri boyunca en mutlu günlerini Afrika'da alt yapıda oynadığı yıllarda geçirdiğini belirterek, "Kariyerim boyunca Gent'le Belçika Ligi şampiyonluğunu yaşadım, İngiltere'de Tottenham'la Carling Cup'u, İspanya'da Sevilla ile Kral Kupası'nı kazandım, 2006 Dünya Kupası'nda Fildişi formasını giydim. Orada Almanya, Arjantin ve Hollanda ile tarihi maçlar oynama şerefine eriştim. Ama şunu söylemeliyim ki, kariyerimde en mutlu olduğum yıllar Afrika'daki altyapı yıllarımdı. 8 sene boyunca Toure kardeşler, Kalou, Eboue ve Boka ile bir yaşamı paylaştık. Unutulmaz bir gelişim kaydettik. Futbola ve hayata dair ne varsa, bütün temellerimizi orada öğrendik. Benim için en unutulmaz ve mutlu günler hayatım boyunca o günler olarak kalacak" dedi.
"EN ÇOK PREMİER LİGDE ZORLANDIM"
Zokora, oynadığı 4 lig arasında en zorunun Premier Lig olduğunu ifade ederek, "İngiltere Ligi olumlu anlamda çok agresif. Saha içinde, saha dışında oyuncuyu tüm halleriyle teşvik eden zorlayıcı bir lig. Çok yoğun bir takvimde maç oynuyorsunuz ve her maçta mutlaka hazır olmanız gerekiyor. Çok yüksek fiziksel performans talep eden bir lig. En çok zorlandığım lig Premier Lig'di. Tottenham'da oynarken Beşiktaş'la İstanbul'da karşılaşmış ve 3-0 kazanmıştık. Türkiye'deki futbol atmosferini çok iyi biliyordum. Taraftarların ne kadar fanatik olduğunun ve futbolun toplum içinde teşkil ettiği yerin farkındaydım. Kader Keita, Yattara, Tony Sylva ve Song gibi oyuncular vasıtasıyla da ligi takip ediyordum. İsim veremem ama genel futbolcu profilinin yüksek olduğunu o zaman da söyleyebilirdim" diye konuştu.
"TÜRKİYE LİGİ, FRANSA LİGİ'Nİ SOLLADI"
Spor Toto Süper Ligi'nin kesinlikle Fransa Ligi'nden üstün olduğunu da belirten Zokora, şöyle konuştu: "İngiltere ve İspanya liglerini bu tartışmada hep bir kenara koyarım. Çünkü dünyanın geri kalan liglerinden daha üst düzeyde görüyorum. Ama geri kalan ligler içerisinde, Türkiye Ligi'ni Almanya Ligi ile aynı klasmanda sayabilirim. Mesela İtalya Ligi eskisi kadar yüksek mücadele ve cazibe düzeyine sahip değil. Fransa Ligi'nin Türkiye'den daha düşük bir düzeyde ve cazibe içinde oynandığını söyleyebilirim. Türkiye Ligi'ni son zamanlarda öne çıkaran en büyük özelliği, yabancı futbolcu profili. Ben buraya geldim, benimle birlikte Eboue Galatasaray'a gitti. Guti, Queresma ve Simao Beşiktaş'ta oynuyor. Elmander Galatasaray'da. Türkiye'ye gelen yabancı futbolcu profilinde olumlu anlamda çok büyük değişiklik oldu ve ligi kendi kategorisindeki ülkelere göre öne çıkardı."
"BURAK YILMAZ ÇOK PARLAK BİR İSİM"
Burak Yılmaz'ın çok özel bir oyuncu olduğunu da belirten Zokora, "Burak Yılmaz; Türk futbolunun en önemli oyuncularından ve Türk Millî Takımı'nın geleceğindeki en parlak isimlerinden. Aykut gibi genç bir yetenekle oynuyorum. Çok büyük gelecek vaat ediyor. Halil Altıntop ile oynuyorum. İşini çok iyi yapan bir profesyonel. Hepimiz farklı yerlerden gelmiş, farklı özellikler taşıyoruz. Birbirimizi tamamlıyoruz. Ben de bu karışımın içinde kendi kültürümden taşıdığım deneyimleri, kendi kişisel deneyimlerimi dilim döndüğünce arkadaşlarıma anlatmaya çalışıyorum. Takımdaki tek Afrikalı oyuncu olarak orayı en iyi şekilde temsil etmek istiyorum" dedi.
"BURADAKİ 4 YILIMI DOLU DOLU YAŞAMAK İSTİYORUM"
Zokora, Trabzonspor'a çok kolay uyum sağladığını da belirterek, "Birlikte çalıştığım insanların yardımı sayesinde çok kolay adapte oldum. Hem takım arkadaşlarım hem de kulüpte bize yardımcı olan arkadaşlardan bahsediyorum. Trabzon bir futbolcu ideal bir kent. Çünkü tek bir takım var. İnsanların tek bir tutkusu var. İnsanların bütün ilgisi o takım üzerinde. Bu da bize olumlu olarak yansıyor. Burada 4 yıllık sözleşmem var ve ben bu 4 yılı dolu dolu yaşamak istiyorum. Futbolun bu kadar yoğun yaşandığı yerde ben de büyük başarılar kazanmak istiyorum. Bu uyum meselesine abartılı yanıt verenleri anlayamıyorum. Trabzon'dan bahsedersek, burada yenilen yemekten şikayet edenin aklına şaşarım. Burada yiyebileceğiniz en güzel yemeği yiyorsunuz. Köfteyi ve pideyi çok seviyorum. Şehirdeki atmosfer benim için çok uygun. Denizle yaşayan bir kent. Çok güzel sahilleri var. İnsanların bize yaklaşımları ve tavırları çok güzel. Şikayet edilecek hiçbir şey yok. Bir de trafiğin yoğun olduğu Londra ve Sevilla gibi yerlerde yaşadıktan sonra Trabzon beni çok rahatlattı. Hiç trafik yok" ifadelerini kullandı.
"GOL İÇİN DEĞİL TAKIMIM İÇİN OYNARIM"
Zokora, fazla gol atamamasıyla ilgili olarak ise, "Şuna rahatlıkla inanabilirsiniz ki, oynadığım takımlarda çok daha fazla gol sayısına ulaşabilirdim. Çok daha farklı pozisyonlarda bulunabilirdim. Ama takımıma sağladığım maksimum faydayı sağlayamazdım. Gol sayılarım bu yüzden yüksek olmadı ama bunu hiçbir zaman sorun haline getirmedim" dedi.
"HERKES INTER'DEN FARK YİYECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORDU"
Tecrübeli futbolcu, Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkabileceklerine inandığını da ifade ederek, "Oynadığımız Inter maçı buna çok iyi bir örnek. Birçok kişi bizim Inter'e kolay kaybedeceğimizi, hatta muhtemelen fark yiyeceğimizi düşünüyordu. Ama Inter karşısında ortaya koyduğumuz oyun onların öngörülerini tamamen boşa çıkardı. Çünkü herkes elinden geleni yaptı ve elinden gelen mücadeleyi ortaya koydu. Sonunda da 'Olmaz' denilen şeyi orada başardık. Artık ikinci tura yükselmek için daha umutluyuz" diye konuştu.
"ŞENOL GÜNEŞ BANA ÖZEL SORUMLULUKLAR VERDİ"
Zokora, Şenol Güneş'in kendisine önemli sorumluluklar verdiğini de belirterek, "O bana takımı yönlendirme görevini verdi. Bu görev ve yetkiyi suiistimal etmeden, takım arkadaşlarıma saygı duyarak onlara yol göstermem gerekiyor. Bunun nasıl yapılması gerektiğini zaten biliyorum. Yaşadığım büyük deneyimler var ve hocanın bana sağladığı güven ve inanç sayesinde bu görevi rahatlıkla yerine getirebiliyorum" dedi. Zokora, 2006 Dünya Kupası'na gitmeye hak kazandıkları maçı unutamadığını da belirterek, "Biz Sudan'ı deplasmanda yendik. Kamerun'da evinde Mısır'a yenilince Dünya Kupası'na gittik. Ülkede 3 gün resmi tatil ilan edilmişti. O anı unutamam" dedi.