Güncelleme Tarihi:
Adeta rekora koşuyor. Tam 14 derbide görev yaptı.
Zor maçları kolay yönetiyor.
Eski bir futbolcudur Aydınus. Bu avantajını da iyi kullanıyor. Bilgisi, iletişimi ve deneyimi ile ön plana çıkıyor.
Aslında uluslar arası alanda da başarı merdivenlerini hızla tırmanması gerekirdi.
Biraz gecikti.
Türk hakemliğinin en önemli isimlerinden biri olan Aydınus, sorularımıza son derece içten yanıtlar verdi.
ARTIK KÜFÜR EDİLMESİN: Bulunduğumuz konum itibarıyla tribünden gelen söylemlere kendimizi izole edebiliyoruz. O anda oyuna odaklanmamız nedeni ile gelen söylemlerin etkisi minimize oluyor. Fakat bir gerçek var ki, küfür hangi ortamda olursa olsun, kime edilirse edilsin tasvip edilebilinen bir durum değil. Futbol olgusu içinde oynanan oyunda insanoğlu var olduğu sürece hatanın olmaması imkansız. Bu sadece biz hakemler için değil, bu oyunun içinde görevi bulunan herkes için geçerli. Bir futbolcu, bir teknik adam gibi bizler de hata yapabiliyoruz. Anlık verdiğimiz bir kararın maç sonrası hatalı olduğunu görünce ve anlayınca tabii ki çok büyük üzüntü yaşıyoruz. Fakat önemli olan husus şu ki, bu hatalardan sonra özeleştirimizi yapıyoruz ve bir daha aynı hatayı tekrarlamamak için kendimizi geliştirme adına önemli adımlar atıyoruz.
DERBY HAVASI HAKEME DE SİRAYET EDİYOR: Ülkemizde derby maçları önemi itibariyle futbolsever, futbolcu, teknik adam, yönetici, medya için ne ifade ediyorsa hakem için de aynı şeyleri ifade ediyor. Bu paralelde fiziksel ve mental hazırlığımızı en üst seviyedeyapmamız gerekiyor. Aslına bakarsanız sezon içinde oynanan her maça fiziksel ve mental hazırlığımız hiç farklı değil. Ama derbi kelimesi o maça yapıştığında tüm kamuoyunda değişen hava kısmen de olsa ister istemez hakeme de sirayet ediyor.
HAKEMLİKTE PROFESYONELLİK GEREKİYOR: Hakemlerin maç tazminatı konusu, ülkemizde farklı bakış açılarıyla farklı cevapların verilebileceği bir konu. Profesyonel hakemlik ise şartlar göz önüne alınarak temeli çok iyi oturtulup, gerçekten üzerinde uzun uzun çalışılarak hazırlık yapılması gereken bir durum. Ülkemizde endüstri haline gelmiş futbolumuzda profesyonellik artık bir gereksinim. Fakat profesyonel hakemlik oldubittiyle sadece profesyonel adını getirmekle amacına ulaşılacak bir durum değil. Zamana yayarak sistemli bir şekilde sağlam altyapı kurularak ve sağlam temeller atılarak gerçekleşmesi gereken bir durum.
DENEYİM ÇOK ÖNEMLİ: Hakemlik tabii ki uzun bir süreç. Bir hakemin atmosferi yüksek türdeki maçları yönetebilmesi için uzun süreç içinde deneyim kazanması gerekiyor. Bu sürede de hakem her yönden kendini yetiştirip geliştirirken, tecrübesini de artırarak çok önemli maçlara yıllar içinde hazırlanmış oluyor. Yöneteceğimiz maçlar öncesi takım ve futbolcu bazında taktik ve teknik yapıları incelemek ve bu yönde hazırlık yapmak, günümüzün çağdaş futbolunda bir hakem için artı bir durumdur.
İYİ Kİ HAKEM OLMUŞUM: Futbol severler tarafından dinlenen ve takip edilen hakem yorumcuları, yorumları ve eleştirileri ile kendisini takip eden kitlenin fikir sahibi olmasında önemli rol oynadığına inanıyorum. Hakemliğe başladığım için asla bir pişmanlık duymuyorum. Hatta beni bu konuda teşvik eden babama ve hakemliğim süresince bana destek olan ve olmaya devam eden annem ve eşime minnettarım. Hayatımdaki değerlerime zarar vermeye başladığını gördüğüm anda ise hakemliği bırakırım.
ÇİRKİN TEKLİFE KAYITSIZ KALINAMAZ: Bir maç öncesi maçın skoru ile ilgili çirkin bir teklif gelirse eğer, ilk tepkim ne mi olur? Bu çirkin teklifi yapan o anda karşımdaysa bilmiyorum artık ne yaparım (Gülümsüyor). Kendisi o an ulaşamayacağım bir ortamdaysa eğer, küfrü tasvip etmiyorum (Gülümsüyor). Şaka bir yana sadece hakem olmakla alakalı bir durum değil bu. Hangi insan olursa olsun kendisine yapılan çirkin bir teklif karşısında medeni bir şekilde hukuksal boyutta yapması gerekeni yapmalı bence.
DÜZENLİ YAŞAMAMIZ GEREKİYOR: Sonuçta başarılı olmak için hakemliği profesyonelce yapmak ve yaşamak zorundasınız. Bu yüzden kendimize her konuda dikkat etmeliyiz. Aile, sosyal ve iş yaşantımıza titizlik göstermeliyiz. Yediğimiz ve içtiğimize önem vermeliyiz. Hakemlik ve iş yaşantımın dışında ailemle ve özellikle kızımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Çok kitap okuyorum. En son olarak “Futbolu neden sevmeli, futbolu neden sevmemeli” adlı bir kitabı bitirdim. Tabii bir de her gece yatmadan önce kızıma hikaye kitaplarını okuyorum (Gülümsüyor).
EN BÜYÜK ŞANSSIZLIK, BASİRETİN BAĞLANMASI: Çocuğum hakem olmak isterse tabii ki desteğimi veririm. Ama imkanlarım dahilinde spor yapabileceği seçenekler sunup sonra da kendisinin karar verdiği bir branşta destek olmayı yeğlerim. Şunu da belirteyim ki, bir hakem için sahada en şanssız an, basiretinin bağlandığı andır. Hakemlik yaşamında muhakkak çok üzülüp, çok mutlu olduğunuz anlar vardır. Hakemlikte yaşadığım ilklerin ayrı bir önemi var. Örneğin hakemlikte ilk maçım, ilk süper lig maçım ve ilk derby maçım gibi.
-BİR ANI-
SENİ SEVİYORUM HOCAM: Evliliğim ilk zamanlarında da haliyle maçlara gidip geliyordum. Şehir dışına çıkışlarda eşim ufak not kağıtlarına birer ikişer kelime ile “canım aşkım başarılar, Allah hakem şansı versin” gibi notlar yazıyordu. Bu notları da gömlek cebime ya da çantamın bir köşesine koyarak bana sürpriz yapıyordu.
Yine bir gün maç için şehir dışına çıktım. Karşılaşmada ilk yarının bitimine doğru bir futbolcu, rakibine faul yaptı. Düdüğü çaldım. Faulü yapan futbolcu bana bir hışımla döndü, ellerini iki yana açarak “Hocam ben ne yaptım” dedi. Aramızda ya bir, ya da iki metre vardı. Faulden dolayı sarı kartımı çıkarttım ve gösterdim. Tam o sırada sarı kart ile birlikte ufak bir beyaz kağıt parçası da bir anda cebimden fırladı. Fırlayan bu kağıt havada süzülerek ve yavaş yavaş dönerek yere düşmeye başladı. Futbolcunun iki eli açık, benim ise tek elim sarı kartla birlikte havadaydı.
Futbolcu ile birlikte gözlerimiz bir anda beyaz kağıda takıldı. İkimiz aynı anda kağıdın aheste aheste süzülüşünü seyretmeye başladık. Seyrediyoruz, seyrediyoruz, seyrediyoruz. Ve nihayet beyaz kağıt yere bir düştü. “Aman Allah’ım” dedim o an içimden. Kağıdın üzerinde kocaman puntolarla aynen şu yazıyordu:
“Seni seviyorum aşkım.”
Ben dondum kaldım. Futbolcu bir kağıda baktı, bir bana döndü baktı, bir daha kağıda baktı ve sonunda yine bana baktı. Ardından mırıldandı:
“Ben de seni seviyorum hocam.”