Türk futbolunun marka değeriymiş

Güncelleme Tarihi:

Türk futbolunun marka değeriymiş
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2008 00:18

Öncelikle gündeme bomba gibi düşen haber şu;

‘’Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın, cumartesi günü ligde karşılaşacakları Fenerbahçe maçına verilen hakem Halis Özkahya'yı telefonla aradı. Türkiye Futbol Federasyonu bunun üzerine maçı Halis Özkahya'dan aldı, yeni hakemi Fırat Aydınus olarak belirledi. Özkahya'yı telefonla arayan Cemal Aydın'ı da ''Tedbirli'' olarak disiplin kuruluna sevketti..’’

Meriç TUNCA yazıyor

Buraya kadar anlaşılmayan bir şey var mı?..

Yok..

Bir gariplik var mı?..

Yok..

Çünkü prosedür bu..

Bir kulüp başkanı, hele hele Süper Lig'de takımı mücadele eden bir kulübün başkanı maçını yöneteceği hakemi telefonla ararsa normal olarak kendisi disiplin kurulunu boylarken, maçını yönetecek hakem de değişir..

Aslında ''Bir gariplik yok'' dedim ama bir gariplik var..

İtalya'da bu işleri yapanların gözünün yaşına bakmıyorlar,  kulübün adı Juventus'müş, Milan'mış hiç bakmayıp 2'nci Lig'e yolluyorlar..

2 yıl öncesini hatırlayın.. Neyi anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız..

İtalya Futbol Federasyonu, maç öncelerinde hakemleri arayan Juventus Kulübü Sportif Direktörü Moggi'yi suçlu bulmuş, takımını da anında bir alt lige yolladığı gibi puanlarını da silip, Seri A'da elde ettiği 2 şampiyonluğu da İnter'e vermişti..

Tabii bu furyadan Lazio ve Fiorentina'nın yanısıra Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Milan kulübü de nasibini almış, adamlar ''Milan Başbakan Berlusconi'nin kulübü'' falan demeden puanlarını silmişti..

Şimdi diyeceksiniz ki;

-''Orası İtalya, burası Türkiye..''

Orası İtalya, burası Türkiye de, adamlar liglerinin marka değerini korumak için herşeyi yapıyorlar.. Türkiye'de ise herkes ''Türk futbolunun marka değeri düşürülmesin'' yalanının arkasına sığınıp, o değeri düşürmek için herşeyi yapıyor..

Alın size Cemal Aydın’dan önce geçen haftadan bir örnek;

Ankaraspor, Fenerbahçe'ye İstanbul'da 2-0 yenildi.. Ankaraspor'un Onursal Başkanı Melih Gökçek çıktı maçtan sonra ne dedi;

-''Ben zaten Yunus Yıldırım'ın bu maça verileceğini açıklanmadan 2 gün önce biliyordum. Yıldırım bizi ince ince doğradı..''

Bir Allah'ın kulu da kalkıp Gökçek'e ''Sayın Başkan madem Yunus Yıldırım'ın sizin maça verileceğini ve sizin takımı yakacağını biliyordunuz. Neden maçtan önce konuşmadınız da, şimdi konuşuyorsunuz?'' demedi..

Türk Futbolu'nun marka değeri düşüyorsa, işte bu açıklamalar, başkanların hakemlere açtığı telefonlar ile düşüyor, kimsenin haberi yok..

Tabii bu işin bir boyutu..

Bir başka boyutu var ki, o daha korkunç..

Bir kulüp başkanı, ya da yöneticisi nasıl oluyor da, maçını yönetecek hakemi daha listeler açıklamadan biliyor?..

Demek ki Merkez Hakem Kurulu'ndan birileri dışarıya bilgi sızdırıyor..

Bu iki kere ikinin dört ettiği kadar kesin..

Bu bilgiyi kim, neden, hangi amaçla sızdırıyor, bunu sızdırmakla neyi amaçlıyor bilemem ama olay çok çirkin..

İşin bu kısmında sizlerle bir anımı paylaşmak istiyorum;

Yıl 1991.. Ben Sabah gazetesinde çalışıyorum.. Aynı tarihlerde de Metin Aşık Fenerbahçe Kulübü Başkanı.. Bizim gazetenin Fenerbahçe muhabiri ise Petek Dinçöz'ün eşi Can Tanrıyar.. Allah'ı var, Can o dönemde Fenerbahçe'de kuş uçsa haberi oluyor ve diğer gazeteleri sürekli atlatıyor..

Fenerbahçe o tarihlerde ligde kötü günler geçiriyor..

Yönetim her pazartesi akşamı toplanıyor ve ilginç kararlar alıyor..

Bizim Can Tanrıyar'ın alınan bu kararlardan toplantı bitimi haberi oluyor.. Diğer gazeteler kararları öğrenmek için resmi açıklamaları ya da bir gün sonrasını beklerken Can anında gazeteye yazdırıyor ve diğer gazeteleri atlatıyor..

Başkan Metin Aşık bakıyor ki, toplantıda ne konuşuluyorsa ertesi gün tamamı, hatta yenilen yemekler, içilen çaylar ve kahveler dahil Can Tanrıyar imzasıyla gazetede, bir akşam yönetim toplantısına elinde Kur'anı Kerim'le geliyor..

''Beyler'' diyor ve başlıyor konuşmaya;

-''Burada ne konuşuluyorsa anında Can'ın haberi oluyor. Aramızdan biri, ya da birileri burada konuşulanları A'dan Z'ye Can Tanrıyar'a sızdırıyor. Şimdi herkes bu Kur'anı Kerim'e el basacak ve toplantıda konuşulanları sızdırmayacak diye yemin edecek..''

Bütün yöneticiler Başkan Metin Aşık'ın isteğiyle Kur'anı Kerim'e el basıyorlar..

Ertesi gün bizim gazetede yine Can Tanrıyar imzasıyla şöyle bir haber çıkıyor;

-''Fenerbahçeli yöneticiler konuşulanların dışarıya sızmaması için dün akşam toplantıya girerken Başkan Metin Aşık'ın getirdiği Kur'anı Kerim'e el bastılar...''

!!!!!!

Bilin bakalım bu haberi Can Tanrıyar'a kim sızdırıyor..

Tabiki Kur'anı Kerim'e el bastırtıp, kendi el basmayan biri (!!!)

*****

Ankaragücü-Fenerbahçe maçının Halis Özkahya'dan alınıp, Fırat Aydınus'a verilmesi bir kaç gerçeği ve soruyu da gündeme getirdi;

BİR: Aydınus bu maçı yönetmekle, haftaya oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşmasında düdük çalma şansını yitirdi..

İKİ: Fenerbahçe'de bu maç öncesi Lugano, Edu, Roberto Carlos ve Ali Bilgin ceza sınırında. Bu şu demek oluyor; Lugano, Edu ve Roberto Carlos olur da sarı kart görürlerse haftaya Beşiktaş karşılaşmasında yoklar..

Fırat Aydınus'u zor bir maç bekliyor..

Allah yardımcısı olsun.. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!