Güncelleme Tarihi:
“Basket Hidayeeeeeet Türkoğlu. Asist Kerem Tunçeeeriiiii. Ova ova Ersan İlyasova” Basketbol Milli Takımı’nın maçlarında seyirciyi coşturan bu özgün anonsların sahibi Mustafa Özben (36) 2002’den beri profesyonel anonsçu. Sadece Milli Takım’da değil aynı zamanda Euroleague ve Türkiye Ligi maçlarında bu görevi üstleniyor. Salonda, sayıları, faulleri, smaçları, üçlükleri seyirciye kendi üslubuyla aktarıyor, yeri geldiğinde özel anonslarıyla onları coşturuyor.
Özben bu yıl kariyerinde yeni bir sayfa açtı. Çünkü iki yıllık çabasının sonunda Londra Yaz Olimpiyatları’nda da resmi anonsçu olmayı başardı. Halen erkek ve kadın maçlarında İngilizce anonsçu olarak görev yapıyor. Her gün iki maçta anonslarıyla bu kez olimpiyat seyircisine coşturuyor.
İLK ÖNCE TURGAY DEMİREL BEĞENDİ
Tabii Özben’in basketbol anonsçuluğunu kendi çabasıyla bu noktaya getirmesi kolay olmamış. Hele ilk yıllarda bu işten para kazanılabileceğine kimse inanmamış. “O zamanki sevgilim bile anonsçuluğu son derece küçümsüyordu. Tam anlamıyla burun kıvırıyordu bu işe. O zaman kendisine ‘En iyisini ben yapacağım’ demiştim. Yalancı da çıkmadım. 2002’de ABD’deki Dünya Basketbol Şampiyonası öncesi İstanbul’da Efes Pilsen World Cup 1 hazırlık turnuvasında gönüllü olarak anonsçuydum. Yani para almamıştım. Ama Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel beni öyle beğenmiş ki, turnuvanın ikinci günü onun isteğiyle Türk Milli Takımları’nın resmi anonsçusu oldum. 10 gün sonra Efes Pilsen’in Euroleague maçları için teklif aldım bu kez. Sadece 10 gün içinde anonsçuluk işi profesyonel hale gelmişti bile.”
2005’TE FENERBAHÇE İLE ANLAŞTI
2002’den itibaren üç sezon boyunca Efes Pilsen ve Milli Takım anonsçuluğunu birlikte götürdü. Her iç saha maçında seyirciden önce salona gelip iki saati aşkın süre görev yaptı. 2005’te ise Fenerbahçe’nin teklifini kabul ederek hem Avrupa Kupası hem Türkiye Ligi maçlarında anons yapmaya başladı. “2006 ise bir dönüm noktasıydı. Diğer işimi bırakıp anonsçuluğu tam zamanlı bir işe dönüştürdüm. Ertesi yıl kendi şirketimi kurarak faaliyetlerimi bunun üzerinden sürdürmeye başladım. Bu sayede daha yaratıcı anons yapabilmek üzerine bol bol kafa yorma imkânı buldum. Çünkü bu işin temeli seyirciyi bilgilendirmek kadar eğlendirmekten de geçiyor. Benim de asıl çabam bunun üzerineydi. Tabii Damir Mrsic, Mirsad Türkcan gibi bazı özel oyuncuları coşturmak için de özgün anonslar geliştirdim.”
DÜNYA ŞAMPİYONASI’NDA GÖREV YAPTI
Türkiye’de düzenlenen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda baş anonsçu görevini üstlenmesi ise Özben’in önünde uluslararası kapıları da açtı. Şampiyona boyunca yarı final ve final dahil 35 maçta Türkçe-İngilizce anons yapan Özben’in donanımı ve işine gösterdiği özen FIBA’nın da gözünden kaçmamıştı. Aynı yılın aralık ayında Londra Olimpiyatları Düzenleme Komitesi’ne başvurusunu yaptı. “Hemen yanıt geldi. İki ay sonra görev aldığım maç görüntülerini yolladım onlara. Geçen yıl mart ayında Londra’ya gidip jüri önünde atletizm madalya töreni seslendirdim. Mayıs ayında ise işin sonuna geldik: Yine Londra’da 6 takımlı basketbol turnuvasında salonda dört maçı anons ettim. Ve beklemeye başladım.”
Turnuvanın son maçı öncesi gayri resmi mesajı almıştı zaten: Bizce tamam, yazını buna göre programla. Hakikaten de geçen aralıkta Olimpiyat’ta görev alacağına dair resmi mesaj da ona ulaştı: Londra Olimpiyatları’nda görev alacaksınız. Şubat ayında da sözleşmesini imzaladı. “22 gün boyunca Londra’dayım. 12’şer takımın katılacağı kadınlar ve erkekler basketbol maçlarında görevliyim. Tabii hedefim final maçı. Bu bir anonsçu işin kariyerinin en önemli anlarından biri. Nasıl bir sporcu için Olimpiyat finalinde oynamak zirveyse. Benim zirvemde finalde anons yapmak olacak.”
HEP SIKI BİR İZLEYİCİYDİM
Ortaokul ve lise yıllarında da basketbola meraklıydım. İstanbul’da Spor ve Sergi Salonu’ndaki maçları kaçırmazdım. Aynı şekilde Jordan, Pippen ve Bird gibi NBA oyuncularına da hayrandım. Ve daha o dönemde TV’den izlediğim NBA maçlarında bu işin sadece saha içiyle sınırlı olmadığını anlamıştım. Dansçı kızları, anonsları, yarışmalarıyla bir pazarlama faaliyet vardı orada. Efes’in basketbolda sıçrama yaptığı 1992 sonrası dönemde sıkı bir izleyici olmayı sürdürdüm. Bilet bulamayıp kapıdan döndüğüm maçlar da oldu. Ben de bir şekilde bunun içinde yer almayı hayal ederdim hep. Şimdi de şunu söylüyorum: Basketbol maçındaki en iyi koltuk benim. Çünkü hakem masasında sahaya bir metre mesafede oturuyorum.
KİKBOKS ANLATMAYI ÖĞRENDİM
Basketbolda parlayınca diğer spor dallarından da teklif aldım. Örneğin son dört yılda 30’a yakın turnuvada kikboks anlattım. Bunu yapabilmek için en baştan kurallarını öğrendim. Ayrıca voleybol all star maçlarında, WTA İstanbul Turnuvası’nda, son olarak da Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda da görev aldım.
3 AŞKIM: İNGİLİZCE, BASKETBOL VE TİYATRO
Basketbolun hayatımdaki yeri çok önemli ama iki aşkım daha var: İngilizce ve tiyatro. Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde okudum. Zaten İngilizce’ye merakım vardı. Okuldan sonra hayatımın çok önemli bir parçası oldu. İngilizce bilgimi anonsçuluk kadar profesyonel tercüme hizmeti verirken de kullandım. Tiyatroya ilgim 1996’da başladı. Altı yıl amatör oyunculuktan sonra 2002’de Gazanfer ve Gönül Ülkü Özcan Tiyatrosu seçmelerini kazandım. Dört yıl boyunca oyunlarında rol aldım. Hatta son yıl Müsteşar Bey ve Kiralık Daire oyunlarında başroldeydim.
HAZIRLIK AŞAMASI
* Maçlardan önce her iki takımın taktikleri üzerine çalışıyorum. Özellikle rakip takımın istatistikleri üzerine bilgi alıyorum ki dikkat çekici oyuncuları bulayım.
* Yabancı oyuncu isimlerinin telaffuzu konusuna hassasım. Maç öncesi gerekirse kendisine sorar tam telaffuzu öğrenirim.
* Mutlaka maç saatinden bir ila 2 sat önce salona varırım. Ses sistemini ve donanımı kontrol ederim.
MUSTAFA ÖZBEN’İN ‘EN’LERİ
En unutamadığı maç: 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası finali Türkiye-ABD maçı
En tansiyonlu maç: Fenerbahçe-Galatasaray maçları
En keyifle anlattığı maç: Fenerbahçe Kadın Takımı maçları