Güncelleme Tarihi:
Çocuğu olmayan erkeklerin büyük kısmında sperm sayısında azalma ve sperm hareketlerinde yavaşlama bulunur. Sayı azalmasına oligozoospermi, hareketlerin bozuk olmasına ise astenozoospermi adını veriyoruz. Yakın zamana kadar böyle erkeklerin çocuklarının olmamasının nedeninin, sadece sperm sayısında azalma ya da hareketindeki bozulma olduğu sanılıyordu. Oysa şimdi biliyoruz ki, asıl sorun sayı ya da harekette değil, sayıdaki azalmaya ya da hareketteki bozulmaya yol açan genetik nedenlerdir. Genlerde böyle bozulmalar olmasına ise “epigenetik değişiklikler” adı verilir. Kısacası; sperm değerleri bozuk olan erkeklerde epigenetik mekanizmada bir sorun söz konusu olup, bu da döllenmeyi, embriyo gelişmesini hatta embriyonun sağlığını ciddi derecede etkilemektedir. Bu durumda ya çocuk olmaz ya da çocukta bir takım hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu şekilde bozukluğu olan spermlerle tüp bebek yapılırsa düşük riski ve doğacak çocuğun sağlığının bozulma riski artar. O nedenle, tüp bebek yapmadan önce spermin tedavi edilmesi ve olası bozukluklarının düzeltilmesi, hem gebelik olması hem de dünyaya gelecek çocuğun sağlığı bakımından çok önem taşır.
SPERM DEĞERLERİ BOZUKLUĞUNUN SEBEPLERİ
Epigenetik mekanizma üç noktada bozulabilir. Bu bozulmalar; genlere metil molekülü bağlanırken, gen zincirini bir arada tutan histon proteinleri düzenlenirken ya da DNA zincirindeki kırılmaların tamiri sırasında görülebilir. Bu son durum DNA hasarı olarak bilinen ve en sık karşılaşılan bozukluktur. Bu bozulmalar iki nedenden kaynaklanabilir. Ya çevresel faktörler buna neden olmaktadır ya da spermin yapısında doğuştan gelen bir bozukluk vardır. Tüp bebek de başlı başına bozukluk nedeni olabilir. Özellikle embriyoların içinde beslendiği kültür koşulları, kadının kullandığı ilaç dozları, dondurma işlemi ve embriyoların rahime yerleştirilme zamanı epigenetik bozukluklara neden olabilir. Ama asıl önemli sorun spermdeki değişikliklerdir. Sağlıklı bir erkekte sperm hücresi gelişirken genlerin peşi sıra dizilerek oluşturduğu DNA zincirinde bazı genlerin çalışması susturulur, bazılarının ise çalışmasına izin verilir. Eğer susması gereken genler susmaz ve çalışmaya devam ederse doğacak çocukta da tümör, davranış bozuklukları ya da mental bozukluklar gibi ciddi problemler ortaya çıkabilir.
Epigenetik değişikliklerin neden olduğu bu bozulmalara, sperm sayısı ya da hareketi azalmış erkeklerde daha sık rastlıyoruz. Epigenetik bozulmalar kendini üç şekilde gösterir; sperm değerleri bozulur, gebelik olmaz ya da sperm DNA hasar oranı yükselir. Epigenetik bozulmaların ana kaynağı, içinde yaşanılan ortamdan gelen toksik maddelerdir. Sperm gelişiminde epigenetik bozulmaya yol açan ve son yıllarda üzerinde durulmaya başlayan bir diğer ilginç husus da strestir. Gerek psikolojik gerekse travmatik stresler, erken çağlardan başlayarak erişkin yaşlarda bile sperm sağlığını bozabilir. Anne karnındayken ya da erken çocukluk dönemlerinde aşırı metil içeren gıdalar ya da yağlı beslenme de epigenetik bozulmalara yol açarak ileride infertilite nedeni olabilir. Genel olarak bir liste yapılırsa; folik asit, B6 vitamini, virüsler, lökosit, yaşlanma, yiyeceklerdeki zararlılar, hormonal zararlılar ve metil içeren ilaçlar ya da besinler spermde epigenetik bozulmalara yol açarken; büyüme hormonu, metil karşıtı maddeler, kromatin düzenleyiciler ve histon asetilleyicileri gibi kimyasal maddeler koruyucu etkiye sahiptirler. Sonuç olarak, çevresel faktörler genetik yapısında bozulmaya yol açarak sperm sağlığını ve neticede çocuk olmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu çalışmaların bize gösterdiği en önemli yenilik, hastalıkların ortaya çıkmasında tek faktörün genetik ya da çevresel olmayıp, epigenetik dediğimiz, genler dışındaki faktörlerin de rolü olabileceğidir. Özellikle sperm DNA hasarları ve buna neden olan oksidatif stres dediğimiz durum, son yıllarda üzerinde en çok durulan faktördür. Böyle bozukluklar tedavi edilebilir ya da önlemi alınabilir.
arpanetmedya.com 'a Katkılarından dolayı teşekkür ederiz.