Güncelleme Tarihi:
10 GÜN VERİ TOPLANDI
Türkiye’nin bu zamana dek açıklanan ilk “büyük veri analizi” olma özelliğini taşıyan çalışma için STM bünyesinde özel bir ekip kuruldu. STM, Büyük Veri ve Veri Bilimi Grubu, analiz çalışması için ilk olarak 18-28 Nisan 2015 tarihleri arasında Twitter'dan paylaşılan 1915 Ermeni Olayları ile ilgili Türkçe ve İngilizce içerikleri topladı. 24 Nisan’dan önceki ve sonraki süreçte yaşananları analiz etmek amacıyla 10 gün süreyle toplanan bu veriler, STM’nin özgün olarak geliştirdiği Büyük Veri Analitik Platformu’nda incelendi ve duygu analizi (sentiment analizi) yapılarak, saatlik değişim grafiği çıkarıldı.
DUYGU ANALİZLERİ YAPILDI
“Büyük veri”den yola çıkılarak yapılan “duygu analizi” sonucunda şu bilgiler elde edildi:
*21 Nisan tarihinde ABD'li üst düzey yetkililerin; ABD'nin 1915 olaylarının 100. yılını 'gerçeklerin tam, dürüst ve adil olarak kabullenilmesi çağrısı yapmak' için kullanabileceğini fakat metinde 'soykırım' ifadesi olmadığını belirtmesi pozitif duyguyu arttırdı.
* 23 Nisan tarihinde ABD Başkanı Barack Obama'nın konu ile ilgili yaptığı açıklamalar negatif duyguyu arttırdı.
* 24 Nisan tarihinde Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da düzenlenen anma törenine katılan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in konu ile ilgili yapmış oldukları açıklamalar negatif duyguyu arttırdı.
* Filistin'in 1915 Ermeni Olayları ile ilgili olarak pul bastırmayı planladığına dair sonradan yalanlanan haber, Twitter paylaşımlarında negatif duyguyu arttırdı.
SİSTEMLİ PROPAGANDA
STM Veri Bilimcilerinin yaptığı analizin dikkat çekici sonuçlarından biri de, Twitter’da Ermeni olayları için sistemli bir propagandanın yapıldığının belirlenmesi oldu. Sözde Ermeni soykırımını destekleyen ve özellikle yurtdışından gönderilen tweetlerin, belli merkezlerden ve web sitelerinden düzenli olarak organize edildiği ve Twitter’da ilk 2 sırada yer alan #ArmenianGenocide" ile "#1915NeverAgain" etiketlerinin sürekli gündemde kalması için sistematik bir çalışmanın yapıldığı tespit edildi. Soykırım iddialarını destekleyen ve bu konuda en çok tweet atan dünyanın farklı coğrafyalarındaki bazı hesapların 24 Nisan’dan sonra ya tamamen kapandığı ya da korumalı moda geçerek pasif hale geldiği görüldü. Yine bu iddiayı destekleyen çok sayıda hesabın 24 Nisan’dan hemen önce açılmış olması da diğer tespitler arasında.
Ayrıca sözde soykırım iddiası lehine tweet atan yurtdışı menşeili önemli sayıda hesabın, Adolf Hitler’in Ermeniler aleyhine söylediği bir sözünü paylaşması da analizin diğer ilginç sonuçları arasında yer aldı. Yahudi soykırımı için Hitler’in Ermeni olaylarından ilham aldığını iddia eden bu paylaşımla, Yahudilerin desteğinin amaçlandığı düşünülüyor.
EN ÇOK SOYKIRIM KONUŞULDU
Çanakkale Zaferinin 100. Yıldönümünün kutlandığı ve 102 ülkenin davet edildiği 24 Nisan tarihinde, sosyal medyanın Çanakkale Zaferi’nden çok Ermeni olaylarını konuştuğu, Ermeni Olayları ile ilgili paylaşımların ilk 5 sırayı aldığı tespit edilirken, Çanakkale Zaferi ile ilgili paylaşımların ise 6. sırada kaldığı görüldü.
DEVLET TWITTER ÜZERİNDEN FİŞLİYOR MU
'Devlet Twitter üzerinden insanları fişliyor mu' sorumuza Bilişim Hukuku Uzmanı Av. Mehmet Ali Köksal ise konuyla ilgili şunları kaydetti:
Devlet insanları fişliyor mu noktasındaki sorunuzun cevabı aslında hem evet hem hayır. Önce hayırdan başlayalım. bir olayı takip etmek, analiz etmekle ilgili bu çalışmada bir sorun görünmüyor. Çünkü, ortada kişiselleştirilmiş bir veriden çok, toplanan büyük veriden belirli bir amaç ile analiz yapan bir çalışma görünüyor. Örneğin Sözde Ermeni Soykırımı İddialarının Twitter Yansıması isimli bir çalışma gayet masumane. Yeter ki, A, B ve C gibi kişisel bilgilerden soyutlanarak çalışma yapılmış olsun.
Yani, bilgiyi kaç kişi iddiaların lehinde kaç kişi aleyhinde mesaj atmıştır şeklinde tutarsanız sorun olmaz. Ancak, bu verilerde siz A, B ve C kimdir? Neden bunu yapmıştır? Daha önce ne yapmıştır? Türkiye'de hangi kişiler bu iddialar lehinde görüş beyan etmiştir? şeklinde tutarsanız sorun vardır. Eğer veriler bu şekilde tutulmuş ise bu fişlemedir. Özellikle kişisel verilerin korunmasına ilişkin mevzuatı olmayan Türkiye'de şu anda STM'de tutulmakta olan bu verinin hangi amaçla kullanılacağı açık olmadığı için de ciddi bir risk bulunmaktadır.