Şikoku’nun 88 tapınağı
Şikoku, Japonya’nın kurulduğu dört büyük adadan en küçüğü, ücrası. Esoterik Budizm’in ünlü mezhebi Shingon’un doğuş yeri. Yılda 100 bin Budist hacı adayı bu adaya geliyor, 88 tapınağı tavaf ediyor. 1200 kilometrelik rotada yürürken ruhlarının tekamül ettiğine inanıyorlar. Gezgin okurumuz Selman Arınç geçen ay gitti, izlenimlerini yazdı.
Osaka Kansai Havalimanı çıkışında bindiğim konforlu otobüs, Seto (içdeniz) üzerindeki, dünyanın en uzun asma köprüsü Akashi Kaikyo’dan geçip Şikoku Adası’na doğru yol alıyor. Küçük balıkçı köyleri, sörf merkezleri, muhteşem manzaralı güzel kıyılar, küçük limanlardan geçiyoruz. Yolculuğum, iki saat sonra Tokushima’da noktalanıyor.
Japonya’yı oluşturan dört ana adanın en küçüğü, aynı zamanda en ücra köşesindeki Şikoku, turistlerden çok, hacıların akınına uğruyor. Hacıların adadaki 88 kutsal tapınağı ziyareti, Japon Budizmi’nin Shingon mezhebini kuran Aziz Kobo Daishi ile yakından bağlantılı. Turizmin gelmesiyle onun sessiz adası da değişime uğramış.
HAC YOLCULUĞU HONŞU’DA BAŞLIYOR
Her yıl yaklaşık 100 bin Budist Japon hacı adayının hac turu, Şikoku’nun kuzeyindeki Honşu Adası’nda başlıyor. İlk durak Wakayama Ken Manastırı’ndaki Kobo Daishi’nin mezarı. Japonya’nın en ünlü mezarlığı, “Koya San“ tapınak kompleksi dağlar arasındaki bir bölgede, 800 metre irtifada. Yüksek çam ağaçlarıyla çevrili. Zengin tarihi, eşsiz atmosferiyle 2004’ten bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Ölmediğine, derin bir meditasyonda olduğuna inandıkları Kobo Daishi için buraya akın eden Budist hacılar, yiyecek ve giyecek getiriyor. Koyu oranj renkli özel giysiler içindeki yüksek dereceli rahiplerin dışında, hiç kimse içeri alınmıyor. Haccın, Koya San’da başlayıp orada sona ermesinin iki nedeni var: Hacı adayları çıkacakları uzun yolculuk için önce Kobo Daishi’den manevi destek alıyor. Turlarını tamamlayınca, esenlik içinde döndükleri için gelip şükranlarını sunuyor.
45 GÜNLÜK YÜRÜYÜŞ
Şikoku Adası’nın uzunluğu 225 kilometre. Genişliği 50-150 kilometre arasında. Hac yolculuğuna konu olan 88 tapınak Tokushima, Ehime, Kagawa ve Kochi illerinde. 61’i yüksek dağlarda. 20’si yüksekliği 900 metreyi bulan tepelerde. Geri kalanı ulaşımı nispeten kolay düz arazide. “Şhikoku Hachijühakkasho“ adı verilen bu yolculuğun toplam rotası 1200 kilometre. Geleneklere göre turu yürüyerek yapmak gerekiyor. Hava koşullarına göre, hacılar günde ortalama 24 kilometre yürüyor ve yolculukları 45-50 gün sürüyor. Sağlık koşulları uygun olmayanlar bisikletle yaklaşık bir ayda, araçla bir haftada tamamlıyor.
Büyük kentler ve çevresindeki tapınaklar birbirlerine yakın. Aynı gün birkaçını birden ziyaret etmek mümkün. Dağlardakilerden bazıları birbirine üç günlük yürüme mesafesinde. Bu nedenle, hac turundaki macera geçmişte olduğu gibi bugün de devam ediyor. Hacılar “Başlangıcı ve sonu olmayan daire sonsuzdur“ anlayışıyla tapınaklar arasında oluşturulan bir daireyi, dua ve sutraları (Buda’nın sözleri) okuyarak tamamlarken ruhları dört manevi aşamayı geçiyor. Tüm bu yolculuk sırasında Kobo Daishi’nin yanlarında yürüdüğüne inanıyorlar.
HALK DESTEK OLUYOR
Hacı adayları genellikle orta yaşlı kadın ve erkekler. Belli bir ritimde, yüksek sesle ilahiler söyleyerek yürüyorlar. Tek ya da grup olabiliyor. Yalnız yürüyen kadınlara nadiren rastlanıyor. Halkın hacı adaylarına desteği dikkat çekici. Bu dayanışmanın adı “O Settai.“ Kimi zaman para, çoğunlukla gıda ve hediye. Benim rastladığım bir yaşlı kadın, hacılara içecek parası veriyordu. Bir başkası yorgun hacılara uyumaları için evini gösteriyordu. Vadi kenarında park edilmiş bir kamyonetten uzanan bir el ise, hacılara ikişer haşlanmış yumurta dağıtıyordu. Bazı köylüler, ağaç dallarına çeşitli renklerde kâğıt fenerler ve tapınaklar arasındaki mesafeyi gösteren levhalar asıyor. Yol boyuna belli aralıklarla portatif tuvaletler yerleştirilmiş.
Tapınaklara ulaşan hacılar, girişteki kuyularda ellerini yıkayarak, özenle yaktıkları tütsü ve mumları bir platforma dikkatlice yerleştiyor. Bağış kutusuna para atıyor. Yanlarındaki çanı üç kez çalıp “Namu Daishi Henjo Kongo“ diyerek Kobo Daishi’yi selamlıyor. Bu arada, bir rahip küçük bir ücret karşılığında hacıların kitaplara nefis bir hat yazarak imzalıyor, mühürlüyor. Tüm bu ritüel yaklaşık 25 dakika sürüyor. Tapınaklarda lüks yerine sadelik dikkat çekiyor. Yapıların bazıları diğerlerine oranla iyi korunmuş. Boyutları da farklı. Bütün tapınakların içinde çeşitli boylarda Buda heykelleri var. Yapıların hemen hepsi tavana asılı, büyük, renkli kâğıt fenerlerle aydınlatılmış. Bahçelerde ise çeşitli heykeller, insan ve hayvan figürleri, büyük çanlar, kuyular bulunuyor. Bazı tapınakların girişindeki fıskiyeli havuzlara renkli balıklar yerleştirilmiş.
Tüm bu yolculuk, birer birer aşılan kent, kasaba, köy, dereler, patikalar Japonya’daki geleneksel yaşamı doya doya hissetmek açısından harika bir fırsat sunuyor. Hacıların rotasında geleneksel ürünler satan dükkânlara uğrama şansını da yakalıyorsunuz. Yöredeki yerel pansiyonlarda (mishuku, ryokan), yerel mutfağı tadıp, dünyanın dört bir yanından gezginlerle tanışıp, sohbet edebiliyorsunuz.
MÜHENDİS VE MUCİT AZİZ KOBO DAISHI
Shingon mezhebinin kurucusu Aziz Kobo Daishi, Şikuku Adası’nın Sanuki kentinde, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak 774 yılında doğdu. Gökyüzü ve deniz anlamındaki “Kukai“ lakaplı Daishi, Çin klasikleri ve Konfüçyüs öğretilerini okuyarak büyüdü. 15 yaşında girdiği okulda Budizm öğrenimi gördü. 18 yaşında rahip gibi yaşamaya karar verdi. 31 yaşında ezoterik Budizm Dainichi-kyo (Mahavairocana Sutra) adlı bir kitabı okuması, düşünce gelişiminde büyük etki yarattı. Ezoterik öğretiye derinlik katmak için Çin’e gitmesi gerektiğini biliyordu. 804’te, Çin’in başkenti Xi’an’a gitmeyi başardı. İki yıl Tibet Vajrayana Budizmi’ne benzeyen karmaşık bir öğreti üzerine çalıştı. Bu anlayışı yaymak için Japonya’ya döndü. Akademisyenliğin yanı sıra iyi bir mühendis, mucit ve yetenekli bir hattattı. Kobo Daishi’ye “Japon kültürünün babası” denir. Kurduğu Shingon Budizmi, ruhsal aydınlanmaya yaşarken de ulaşılabileceğini savunan yegâne mezhep. Daishi ayrıca ilk Çince-Japonca sözlüğü düzenledi. Japon yazısını kolaylaştıran heceli yazma sistemi “Hiragana”yı oluşturdu. 835 yılında ölünce, sonsuz bir meditasyona girdiğine inanıldı. 921 yılında, İmparator Daigo tarafından bugünkü adıyla onurlandırılarak, Kobo Daishi adı verildi. ”Kobo”, Budist öğretilerini geniş kapsamlı olarak kitlelere yaymak anlamına gelirken “Daishi“ yüce öğretmen veya aziz anlamına geliyor.
BAŞTA ŞAPKA SIRTTA YAZI
Beyaz giysili hacı adayları ellerinde ”Kongouzue“ denilen, ucu renkli dekoratif kumaşlarla sarılı bir değnek, “Cirei“ isimli bir çan taşıyor. Değnek Kobo Daishi’nin bedenini temsil ediyor. Üstadın “ayakları” her akşam çamurdan arındırılıp, yıkanıyor. “Sugegasa“ isimli konik bambu şapka, boyunlarına astıkları çanta hac kıyafetinin tamamlayıcısı. Çantalarında “Noukyouchou,” yani 88 tapınağı tüm ayrıntılarıyla anlatan bir rehber bulunmakta. Sırtlarındaki Namu Daishi Henjo Kongo (Tüm insanlara ışık getiren büyük öğretmene saygı) yazısı kutsal hac yolculuğuna çıktıklarını belirtiyor.