Güncelleme Tarihi:
Umut İlkay Kavlak (35), Ankara’da Avrupa Birliği Delegasyonu’nda ticaret bağlantılı hukuk dallarından sorumlu sektör yöneticisi olarak çalışıyor. Etnik müziklere meraklı. Halk müziği şan eğitimi alıyor. Fırsat bulduğunda etkinliklerde şarkı, türkü söylüyor. Eşli danslar ve halk oyunlarıyla ilgileniyor. Alternatif Gösteri adlı internet dergisinde gezi yazıları ve öyküler yazıyor. Kavlak, aynı zamanda doğa yürüyüşçüsü. Seyahate çocukken ilgi duymaya başladığını söylüyor. “Alıp başımı gitmeyi, rutin yaşantıma ara vermeyi seviyorum” diyor. Kavlak, Türkiye’de birçok şehri gördü, 20 kadar ülke gezdi. “İngiltere ve Belçika’da eğitim ve iş amacıyla uzun süre kaldım. İran’dan Özbekistan’a, İspanya’dan Kamboçya’ya birçok ülkeyi sırt çantamla gezdim.”
Kavlak, Jose Marti Küba Dostluk Derneği’nin düzenlediği kültür gezisi ile 29 Ocak-8 Şubat arasında Küba’daydı. “Benim için Küba, Can Yücel’in ‘Başka türlü bir şey’ şiirindeki ‘denizi ayrı deniz, havası ayrı hava’ olan memleketti. Bir gün gideceğimi biliyordum. Dünyaya çok sayıda müzik türü kazandırmış, Latin danslarında önemli yeri olan, birçok ünlü müzikçi ve grup yetiştiren bu ortamı, yaşam biçimini çok merak ediyordum” diye anlatıyor.
SABAHA KADAR SALSA
“Havaalanı otobüsünden inip Havana’daki Hotel Vedado’nun kapısından girdiğimizde solumuzda beş kişilik bir orkestra Küba müziği yapıyordu. Bazı müzikçiler müşterilerle dans ediyordu. Onca yolun üstüne bu karşılama benim için çok güzeldi. Sonraki her akşam orada farklı bir grubu bizim için müzik yaparken bulduk.
Jazz Cafe ünlü Paseo Caddesi ile kentin kordon boyu Malecon’un kesiştiği yerde. Buradaki yarımay şeklindeki büyük salonun pencere tarafına yerleştirilmiş metal müzisyen heykelleri, tavandan sarkan saksofonlar ve trompetleri, sahnedeki notalı duvar resmi ve tabii ki doğaçlamanın hakim olduğu vokalsiz caz icrasını çok beğendik. 10 CUP (0.6 TL) giriş ücretine iki içki dahildi. Küba’nın efsaneleri Chucho Valdes ile dahi caz piyanisti Roberto Fonseca burada sahne almış. Tarihi bölgedeki Patio’ya öğle yemeğine giderken sokak müzikçilerine rastladık. Hasta Siempre şarkısını söyleyip dans ettik. Bu şarkı Kübalı devrimci Che Guevara’yı anlatıyordu.
Aynı gece Havana Libre Oteli’nin Turquino/25. Kat gece kulübüne gittik. Kadın şarkıcılar büyük orkestra eşliğinde Latin şarkıları söylüyordu. Ardından genç kızların dans gösterisi başladı. Bizi de dansa kaldırdılar. Aslında bu kulüplerin en ünlüsü Tropicana ama biz oraya gitmedik.
HALAYIN İSMİ RUEDA
Başka bir gün doğa koruma alanı Teraslar’a gittik. Öğle vakti otobüsten indiğimizde bizi müzik grubu karşıladı. Besame Mucho, Dos Gardenias ve Quizas, Quizas şarkılarına eşlik ettik. Aynı akşam Nacional Otel’deydik. Otelin tüm salonlarında kabare, bahçesinin tüm köşelerinde müzik grupları vardı. Biz ünlü Buena Vista Social Club için oradaydık. Önce dansçılar çıktı, ardından topluluk. 70’ini çoktan devirmiş erkek şarkıcılar seyircilerin arasında hem şarkı söylüyor hem dans ediyordu. Derken Teté mikrofonu aldı. Teresa Garcia Cartula, 75 yaşındaydı. 1960’larda tüm müzisyenlerin kadın olduğu Aida Dörtlüsü’nün solistiymiş, emekli olunca yeni mezun gençlerden bir orkestra kurup turnelere çıkmayı sürdürmüş. Hâlâ sahnede. Babası da 1920’lerin en önemli bestecilerindenmiş. Kuliste bana az önce dans ettiğim sunucunun yeğeni, basçısının da kardeşi olduğunu söyledi.
Bir akşam Zorra y el Cuervo isimli caz kulübüne gittik. Burası yetenekli genç caz müzisyenlerinin sahne aldığı Havana’nın en iyi kulüplerinden. Haftanın her günü başka bir grup sahne alıyor. Programı bittikten sonra La Rampa Caddesi’ndeki La Gruta isimli disko/gece kulübüne gittik. Sabaha kadar açıktı. Kübalı gençlerin ve yabancıların geldiği kocaman bir diskoydu burası. Rehberlerimiz Yana ve Jesus bize Küba halayı diyebileceğimiz bir salsa çeşidi olan rueda dansını yaptırdı.”
Kavlak, Küba’nın orta bölgesinde, güney sahilindeki Trinidad’da da müzik arayışını sürdürdü: “Casa de la Trova Trinidad’ın en iyi müzik ve dans mekanlarından. Burada karşılaştığım Hollandalı bir hanım ve müzisyenle rumba, çaça yaptık. Bir başka müzik mekanı Gerçek Kongo Müziği Sarayı. Burada Haiti’de kölelik kaldırıldığında Küba’ya göç eden Kongolular’ın torunlarının yaptığı gösteriyi izledik. Büyükçe tamtamlar, arkada çok sesli müzik yapan koro, ortada kahve tarlalarında kölelerin çektiği acıyı gösteren danslarını sergileyen Afro-Kübalılar vardı. Şehrin en önemli ve geleneksel müzik olayı Katedral’in yanındaki amfi tiyatroya benzeyen merdivenlerin ve alttaki küçük düzlüğün her akşam müzik yapılan ve dans edilen bir müzik evine (Casa de La Musica) dönüşmesi. Şehir halkı ve tüm turistler orada oluyor. Yağmur yoksa eğer konser düzenleniyor. Bir akşam otelimize Küba mavisi, 1956 model bir Chevrolet’le şoför Jose ile şarkı-türkü söyleyerek döndük.”
KÜBA’DA 1 MAYIS FESTİVAL ZAMANI
Kavlak’ın Küba’ya gitmek isteyen müzikseverlere önerileri şöyle:
“Caz kafelerden en az birine, her şehirde bulunan Casa de la Trova ile Casa de La Musicalar’a, Havana’da Malecon’daki ücretsiz açıkhava caz ve klasik müzik konserlerine gitsinler. Merkez Havana’daki La Colmenita (arı kovanı) çocuk tiyatrosuna bir bilet alsınlar. 3-14 yaş arası çocukların Sindirella masalını Beatles şarkılarıyla kara komediye dönüştürdükleri oyunu seyretsinler. Trinidad’daki Palenque de Congos Reales’e akşam gidip Afro-Kübalılar’ın gösterisini izlesinler, kendilerini Küba ritimlerine bırakıp çocuklarla ve 80’lik delikanlılarla dans etsinler. Plakçılardan müzik aletleri, klasik ve caz piyano, klarnet kayıtlarını, nueva trova akımı örneklerini, Bodequita del Medio çıkışında duran kör sokak müzisyeninin albümlerini alsınlar. Vakit kalırsa Havana’nın tarihi bölgesindeki enstrüman müzesine gitsinler.”
Peki bu mevsim Küba için uygun zaman mı? “Bütün Türkiye çetin bir kışla mücadele ederken biz Küba’da nehirde, okyanusta yüzdük. Gündüz 28 gece 13 derece civarındaydı sıcaklık. Mayıs başında gidenler hem 1 Mayıs kutlamalarını hem de müzik ve dans festivallerini izleyebilir.”
ANINDA ŞARKI YAZIYORLAR
Küba’da yürümeyi öğrenmeden ritim tutup dans eden küçük çocuklar, bastonsuz yürüyemeyen ama çok büyük bir keyifle sizinle rumba yapan ihtiyar delikanlılar, ölene dek enstrümanını çalan müzisyenler var. Evlerde anne-babaları birinci sesle, çocuklar ikinci sesle şarkı söylüyor. Onlar büyüyünce birinci ses oluyor. Küba müziğinde doğaçlama çok gelişmiş. Müzikçiler, bizdeki aşık atışmalarına benzer şekilde, dinleyici ve diğer müzisyenlerle karşılıklı doğaçlama yapıyor. Hiç bir ön hazırlığa gerek duymadan, o anda sevgilisine, köyüne, Küba’ya ithafen şarkı yazabiliyor.
En sevdiği beş yer: Tahran, Havana, Split (Hırvatistan), Mardin, Macahel (Artvin)
Seyahate hangi ulaşım aracıyla gider? Uçak, otobüs, tren
Seyahatte ne yer ne içer? Yerel tatlar
Seyahatte nerede kalır? Otel, pansiyon, arkadaş evleri
Kiminle seyahat eder? Yalnız ya da gruplarla
Seyahatten ne alır? Yerel enstrüman, CD, otantik bebek, resim, küpe.
Seyahatte ne okur? Rehber kitaplar, yerel yazarların eserleri
Seyahat çantasının vazgeçilmezleri neler? Defter, kalem, şal