GeriSeyahat Antarktika denizlerinde beş gün
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Antarktika denizlerinde beş gün

Antarktika denizlerinde beş gün

Antarktika’ya yaz geldi, sezon başladı. Ankaralı Gezginler Grubu’ndan Timur Özkan, Rasim Selçuk ve Ertuğrul Ergün, geçen ay Arjantin Patagonyası’nın Ushuaia kentinden gemiyle yola çıktı.

Efsanevi Drake Boğazı’nı 40 saatte aşıp Antarktika yarımadasının Aitcho, Halfmoon adalarına ulaştı. Penguenler, denizaslanlarıyla buluştu. Üç gezgin King George Adası’ndan uçakla Şili Patagonyası’nın Punta Arenas kentine döndü. Amundsen’in Güney Kutbu’nu keşfettiği 14 Aralık 1901 tarihinin 100’üncü yıldönümünde Beyaz Kıta Antarktika’da olmanın mutluluğunu yaşadı. Timur Özkan izlenimlerini Hürriyet Seyahat okurları için yazdı.

“Beyaz Kıta” Antarktika’nın anakarasında dünyanın en soğuk iklim koşulları yaşanmaktaysa da, Güney Amerika’ya doğru uzanan Antarktika Yarımadası’nda ve devamındaki Güney Shetland Takımadaları’nda iklim yumuşuyor. En azından gezilebilir hale geliyor.
Antarktika’ya düzenlenen turlar genellikle Arjantin’in en güneyindeki Ushuaia’dan başlıyor. Kent, yedinci kıtaya bin kilometre uzaklıkta. Diğer en yakın liman Şili’nin Punta Arenas ise 1188 kilometre uzaklıkta.
Ushuaia’dan bindiğimiz Şili bandralı Ocean Nova’nın 60 yolcusundan çoğu Ruslar. Programa göre önce dünyanın en güneyindeki kent Puerto Williams’a uğrayacağız. İki günlük deniz yolculuğuyla Drake Boğazı’nı geçeceğiz. Daha sonra iki adada karaya çıkıp kutup canlılarıyla tanışacağız, beşinci gün diğer adadaki Şili üssünden uçakla Puna Arenas’a gidip Antarktika’dan ayrılacağız.

ŞAMPANYA EŞLİĞİNDE BEYAZ GECELER

Sezonun ilk seferinde geminin personeli bizler gibi heyecanlı. Sezon 45 gün sürüyor ve gemi sadece karşılıklı 4-5 sefer yapabiliyor. Kaptan Aleksey Rus, tur liderimiz Mariana ise Arjantinli. Farklı alanlarda uzman rehberler arasında Fransız, Kanadalı, İsviçreliler var. Şilili doktorumuz ilk uyarısını yapıyor. Deniz tutmasına karşı verdiği ilacı içmemizi hatırlatıyor.
Ocean Nova, Beagle Kanalı boyunca yola çıkıyor. Kanal adını, bölgeye iki kez gelen İngiliz savaş ve araştırma gemisinin adından almış. Darwin’i de öğrenciliğinde buraya getiren aynı gemi. Yola çıkar çıkmaz başlayan üç ayrı toplantıda acil durum bilgileri, program ve Antarktika’da uyulması gereken kurallar hatırlatılıyor. Sonra kaptanın tanışma kokteylinde toplanıyoruz. Murmansklı kaptanı, Rus yolcular alkışla karşılıyor. İngilizce konuşmasına “Rusçam pekiyi değildir” esprisiyle başlıyor Aleksey. Sonra hep birlikte kaldırıyoruz şampanya kadehlerini.
Gemideki ilk akşam yemeğimiz, üçüncü kattaki salonunda. Şarap eşliğinde iki seçenekli mönünün ardından, tatlı ve kahve geliyor. Saat 21.00’e yaklaşıyor. Fakat hava hâlâ aydınlık. Fotoğraf için güverteye çıkıyoruz. Demek ki Beyaz Geceler burada da yaşanıyor.

YAMANALARIN ADASINDA

Navarino, Beagle Kanalı’nın en büyük adası. Puerto Williams, 2 bin nüfuslu küçük bir kent. Askeri üs olarak kurulmuş. Zamanla adanın Yamana (Kızılderili) halkıyla, diğer göçmenler karışmış. Ada turu sonunda sıcak şarap ikram ediliyor. İnternete bağlanabildiğimiz son nokta burası. Yolculuğun diğer bölümünde tek seçenek geminin uydu bağlantısı. 1MB için 20 dolar ödemek gerekiyor. Adadan ayrılırken oda numaralarımıza göre hazırlanmış botlarımızı teslim alıyoruz. Bunları Antarktika’ya vardığımıza kullanacağız.
Puerto Willimas’da, geminin ekranındaki harita 54 derece enleminde olduğumuzu gösteriyor. Ushuaia da aynı enlemde, aradaki fark dakika düzeyinde. Güneye gittikçe rakamlar artacak. 62,5 dereceye kadar ineceğiz. Güney Kutup Dairesi’ni teşkil eden 66 derece 33 dakikaya, sadece yaklaşabileceğiz. Kutup noktasının bulunduğu 90 derece, gezginlere çok uzak. Sadece bu noktaya değil, anakaranın diğer taraflarına da ancak araştırma istasyonlarında çalışanlar ve özel izin alanlar gidebiliyor. Antarktika gezisi yapanlar için izin verilen en güneydeki yerler Güney Shetland takımadaları.

AYAKTA KALANI TEBRİK EDİYORLAR

Açık denize çıktığımızda rüzgar artıyor. Sabah sallanarak uyanıyoruz. Ayakta durmak bile zor. Geminin bilgi ekranınına bakılırsa 55 Derece Paraleli’ndeyiz. Hızımız 13 knot (21 kilometre). Hava kapalı. Drake Boğazı’ndan geçerken rüzgârın daha da artması bekleniyor.
Öğle yemeğinde 56 dereceye varıyoruz. Dünyanın en güneyindeki kara parçası Horn Adası’nı (Amerika kıtasının en ucunda olduğu için Boynuz Burnu olarak anılıyor) geçiyoruz. Programa göre botlarla karaya çıkmamız gerekiyordu. Rüzgâr nedeniyle tur iptal ediliyor. Ters rüzgar geminin hızını da 10 knot’un altına düşürüyor. Neyse ki doktorun verdiği haplar var. Henüz kimseyi deniz tutmadı.
Önümüzdeki iki zorlu gün için bilgilendirici konferanslar planlanmış. İlk derste Rodrigo deniz kuşlarını anlatıyor. Öğleden sonra Christian’ın vereceği konferansın konusu ise foklar. Öğle yemeğinden sonra dalgalar daha da arttı, gemiyi bir sağa bir sola yatıran dalgaların yüksekliği beş metreden az değil. Deniz tutmasına karşı ikinci hapı da alıyoruz ancak bir yere tutunmadan ayakta durmak hemen hemen olanaksız. Bilgisayarda sık sık yandaki harfe bastığım için bu satırları yazarken, her sözcükte düzeltme yapmam gerekiyor. Herkes odalarına çekildi. Çay saatinde sadece 12, Christian’ın sunumunda 14 kişi var. Christian katılımcıları, ayakta kalabildikleri için tebrik ederek başlıyor konuşmasına. Rahat,soğukkanlı görünüyor. Dalgalar büyüdükçe benim gözüme ise Ushuaia’daki müze geliyor. Haritasında gördüğüm, Drake Boğazı’nı geçerken batan pek çok gemiyi hatırlıyorum. Dahası, kaptan bu gece fırtına beklediğini söylüyor...

KORKU BOĞAZI

Drake Boğazı, adını, 1580 yılında dünyanın çevresini gemiyle ilk dolaşan İngiliz Kâşif Sir Francis Drake’den alıyor. Güney Amerika ile Antarktika kıtalarının arasında. Derin olmayan kayalıklı yapısı, Antarktika’dan gelen soğuk ve kuzeyden gelen sıcak suların burada buluşması, Büyük Okyanus’tan Atlas Okyanusu’na sürekli akıntı bulunması, rüzgâra açık olması nedeniyle çok tehlikeli. Genelde hava durumuna ve geminin peformansına bağlı olarak 36 - 48 saat arası geçiliyor.

Kaptanımız aysberg önünde gemiyle şov yaptı

Drake Boğazı’ndaki ikinci sabahımızda, uyandığımızda 59’uncu Paraleli biraz geçmiştik. Artık hemen hemen boğazın ortasındayız. Rüzgârı arkaya aldığımız için sarsıntı azaldı, hız arttı. Biz de sallanmaya alıştık. Bugün iki konferans var. Kahvaltıdan sonra Sandra, Antarktika’yı yaya geçmeye çalışan Avustralyalı Schakleton ve arkadaşlarının öyküsünü anlatacak. Öğleden sonra Rodrigo penguenleri tanıtacak. Artık ortama biraz daha alışmış olmalıyız ki, Rodrigo’nun bu defa izleyicisi daha fazla. Özetle altı cins pengueni ayrıntılı şekilde anlatıyor. Bunlardan Gentoo ve Chinstrop türlerini mutlaka göreceğimizi söylüyor. İmparator ve Kral’a rastlamak ise çok zayıf ihtimal. Geminin sallamasına en az alışmış görünenler Ruslar. Öyle olmasa tüm içkilerin fiyata dâhil olduğu gemide stokların çoktan tükenmiş olması gerekirdi.
Öğle saatlerinde 60, akşam yemeğinde 61’inci Paraleli geçtik, gemideki sarsıntı daha da arttı. Son geceyi rüzgar ve dalga nedeniyle biraz uykusuz geçirdik. Gerçi bu mevsimde Beyaz Geceler sayesinde gece ve gündüz pek ayırt edilemiyor...
Sabah, karaya çıkacak olmanın heyecanıyla uyandık. Günün ilk sürprizi aysberglerdi. Kaptan adeta şov yaparak gemi büyüklüğündeki bir buzulun etrafında dolaştı. Önünde bir süre durdu. Her açıdan fotoğraf çekmemizi sağladı.

HALFMOON ADASI’NDA

Programa göre ineceğimiz en güney yerlerdeyiz. Ekrandaki bilgilerden 62 derece 25 dakika paralelinde olduğumuz anlaşılıyor.
Bugün kahvaltıdan ve öğle yemeğinden sonra olmak üzere iki kez karaya çıkacağız. İlk durağımız Robert ve Greenwich adlı iki büyük adanın arasında kalan Aitcho.
Karların şimdiden erimeye başlaması, sezon başında geldiğimiz için şanslı olduğumuzu gösteriyor, önümüzdeki altı haftada bu adaya gelecekler için Antarktika’nın bu kesiminde kar olmayacak. Dönüşte bot sürücümüz, yolumuzun üstündeki küçük aysbergin üzerinde yatan denizaslanını gösterdikten sonra gemiye getirdi. Zodyak botla yolculuk sadece beş dakika sürse de oldukça keyifli. Ama ıslanmamak kaçınılmaz. Gidişte ucuz atlatmıştık, dönüşte tepeden aşağı ıslanmıştık. Neyse ki hava çok soğuk değil. Antarktika’nın bu kesimlerinde hava sıcaklığı (bu mevsimde) 0 derecelerde seyrediyor. Gemiden ayrılırken olduğu gibi dönüşte de “botlarımızın dezenfektanlı suda yıkanması” uymamız gereken bir başka Antarktika’yı koruma kuralı...
Aitcho’dan sonra gemimiz öğleden sonra karaya çıkacağımız Halfmoon Adası’na yöneliyor. Greenwich ve biraz daha güneydeki Livingstone Adaları’nın arasındaki küçük bir ada olan Halfmoon biraz daha aşağıda, 62.35’inci paralelde. Buradan itibaren kuzeye doğru dönüşe geçeceğiz. Halfmoon’da da iki kilometre kadar yürüyüş yaparak penguen kolonisini gezdik ve denizaslanlarını fotoğrafladık.

ISSIZ KOYDAKİ ARAŞTIRMA İSTASYONLARI

Antarktika’daki üçüncü ve son durağımız Fields Koyu. Kral George Adası’nın bulunduğu koy, nispeten korunaklı. Bu nedenle aralarında Şili ve Rusya’nın da bulunduğu bazı ülkeler burada araştırma istasyonları kurmuş. Karaya çıkmak için, bizi götürmeye gelecek uçağın yola çıkış haberini bekliyoruz. Buradaki değişken hava koşulları nedeniyle net bir program yapılamıyor. Gemi ekibi vakit kaybetmeden odaları yeni gelecekler için hazırlamaya başlıyor. Bizi götürecek uçağın getirdiği yolcular aynı programı tersten yaparak Ushuaia’ya dönecek.
Mariana hem programı vermek hem de pasaportları dağıtmak üzere bir toplantı daha yapıyor. Durumun belirsizliğini anlattığı esnada gelen telefondan uçağımızın yola çıktığını öğreniyoruz. Buna göre son programı veriyor: Öğle yemeğine kadar gemideyiz. Sonra Ruslara ait Bellinghausen İstasyonu’nu ziyaret edeceğiz. Ardından Punta Arenas’a uçmak üzere havaalanın bulunduğu Şili’ye ait Eduarda Frei İstasyonu’na geçeceğiz. Uçağımız 60 kişilik İngiliz Aerospace BAE 146-200. Kısa pistlere ve Antarktika koşullarına uygun olarak tasarlanmış. Şili firması Aeorvias DAP tarafından işletiliyor. Kral George Adası’ndan Punta Arenas’a yolculuk iki saat sürüyor.
Toplantıda ayrıca pasaportlarımızı da dağıtan tur ekibi, içinde geziye ait bilgilerin, fotoğrafların olduğu birer flash disk ile Antarktika’ya geldiğimizin belgeleyen birer sertifika da dağıtıyor. Kaptan Aleksey ile birlikte tur lideri olarak Mairana’nın imzaladığı sertifikaları küçük bir törenle, alkışlarla alıyoruz. Sertifikalar Antarktika’da ilk kez karaya çıktığımız bir önceki günün tarihini taşıyor. Bugünün daha önemli bir özelliği var.

AMUNDSEN’İN ZAFERİNİ YILDÖNÜMÜNDE KUTLADIK

Ushuaia’ya gelirken okuduğumuz kitaplardan, öğrendiğimize göre bugün, Norveçli kâşif Amundsen’in Güney Kutup noktasına ulaştığı 14 Aralık 1911 tarihinin 100’üncü yıldönümü. Amundsen kutupların keşfi için çabalayan isimlerin en önemlisi. Güney Kutbu’nu rakibi İngiliz Scott’tan 34 gün önce keşfetmeyi başarmış. Amundsen, Eskimo bir annenin oğlu. Önce Kuzey Kutbu’nu keşfetmek için yola çıkar ama burasının kendinde önce keşfedildiğini öğrenince rotasını güneye çevirir ve zorlu bir yolculuktan sonra amacına ulaşır. Güney Kutbu’nun keşfi Amundsen’e nasip olur ama Antarktika kıtasının keşfinin şerefi, buraya 1840 yılında yelkenlisiyle gelen ABD’li Denizci Charles Wilkes’e ait. Aslında daha önce gelenler de olmuş ama onlar buranın yeni bir kıta olduğunu fark etmemişler.
Sözün özü, bu gezi diğerlerine benzemiyor Antarktika. Çok farklı ve oldukça pahalı bir rota. Seyahat koşulları ağır ama bütçeleri uygun olanlar için mutlaka yaşanması gereken bir deneyim...

PENGUENLER BİZİ HİÇ UMURSAMADI

Aitcho Adası’nda doğruca penguenlerin olduğu koya indik. Yüzlerce penguen bizi görünce hiç tepki göstermedi. Günlük hayatlarını sürdürdüler. Fotoğraf çektikten sonra, gidiş geliş 1,5 kilometre yürüyerek denizaslanlarının bulunduğu diğer koya geçtik. Penguenlerin 60 santimetre civarındaki sevimli cüsselerinden sonra denizaslanları 3-4 metreyi bulan heybetli görünümleriyle aynı adada iki ayrı dünyaydı. İlk bakışta birbirleriyle uyumlu görünen iki canlıdan penguenlerin, karnı acıkan denizaslanlaranın midesine gittiğini düşünmek ürkütücü ve hatta inanılmazdı...

False