Trabzon’un sokakları bu hafta bayram yeri
Kışın rehavetinden kurtulup yazı karşılamaya hazırlanan Trabzon’un sokaklarında bir haftadır tiyatro coşkusu yaşanıyor.
Amerika’dan İspanya’ya, Çin’den Ekvator’a 12 ülkenin sanatçıları 12’inci Karadeniz Tiyatro Festivali’nde buluştu. Etkinlikler 15 Mayıs’a kadar sürecek. Şehri bu şenlik atmosfrerinde keşfetmeye ne dersiniz?
Denize kıyısı olan şehirlerin bir büyüsü vardır. Rüzgarına iyot kokusu karışır, tuz ve balık kokar. Sokakları diktir ve bütün yollar denize çıkar. Roma ve Osmanlı dönemlerini yaşamış, savaş, yıkım ve yangın görmüş olanlar daha da başka durur. Düşünen bir insan gibidir sokaklar orda. Acı çekmiş, yorulmuş kırışık bir cilt gibidir. Yaşlı bir bilgedir, gülerek karşılar sizi. Anlamlı gözleriyle bakan ve hoşgeldin diyen gülümseyişiyle eli öpülesi bir ninedir ya da. Sakin, sabırlı ve temkinli. Hele bir de arkanıza aldığınız dağlar Ziganalar ise; o zaman korkutucu sessizliği de ekleyin evlere, meydanlara. Şehir hem insan hem de gizemli bir canavar olur, esir alır ruhunuzu. Korkar ama anlamak ister, seversiniz orayı.
Trabzon, Karadeniz Bölgesi’nin belki de kolonizasyon açısından en eski kenti. MÖ 756’lara dayanan geçmişiyle Rize’nin ve batıda Sinop’un bile atası. Bu gidişimde bir kez daha anladım ki; ne Karadeniz’in üşüten poyrazı ne de tarihin gururlu ilgisizliği bu şehri uzak tutmaya yetmiyor benden. Zaman buldukça, yolum düştükçe gelmek, bir kere daha karışmak istiyorum buraya; Trabzon’a, Trabzon insanına.
FİLM PLATOSUNU ANDIRAN MİNTHRİON
Kent şu günlerde henüz kendini göstermeyen nazlı bahara nazire yaparcasına bir kutlama içinde. Oralara zaten yaz geç gelir ve erken kaçar. Bu sene daha bir rötarlı gelecek gibi. Çiçekler, bahar dalları açmamakta ısrarlı. Papatyalar titriyor soğuktan. Belki de insanlar değiştirmeli önce. Öyle de olmuş. Uçaktan inip yavaş yavaş şehir merkezine doğru ilerlerken gri bulutlar da dağılmaya başladı. Güneşin ılık selamıyla sıklaşan evlere merhaba dedim. Otele gidiş yolu kapalıydı. Malum 1 Mayıs. Kutlamaları İstanbul dışındaki başka bir şehirde izlemek çok tuhaf. İşçi sınıfının her yerde kutlamaya hakkı olan bayramı burda küçük bir kalabalıkla yaşamak sıradışı bir deneyim. Herkül’ün devasa ayaklarının altında ezilen iblislerden değiliz sonuçta. Hepimiz insanız ve emek en büyük değer. Dünyanın her yerinde. Elbette Trabzonda da. Hemen ertesi gün aynı sokaklarda tiyatro festivali için kortej yürüyüşü yapılacak olması ironik. Burası politikanın, kültür ve sanatın en saf haliyle yaşadığı bir şehir. İsyanla başlayan dilekler, yöresel yemeklerin tadıldığı aynı sokaklara kardeşçe umutlar dağıtacak.
İl merkezi Boztepe (antik Minthrion Tepesi) üzerine kurulduğu için eski film platosunu andıran karamsar bir dekor sarmalıyor insanı. Bugünkü Lazların ataları olan Kolhisler ve Tsanlar’ın ruhları her yerde. Yerin altı yerin üstünden kalabalık olduğuna göre bu ruh üşümesi, bu egzotik hava başka bir nedene bağlanamaz. Festivalin ilk akşamı Atapark’ta Shakespeare’in trajik oyunu Üçüncü Richard oynanıyor. Trabzon halkı Devlet Tiyatrosu’ndan hayli memnun. Çok iyi işler çıkardıklarını söylüyorlar. Biletler adeta yok satıyor. Son derece enerjik ve festival açılışına yakışan bir sahnede izliyoruz oyunu. Dilimizi bilmeyen yabancı konuklar mest oluyorlar. Uzun alkışlardan sonra bir kokteyl ve gala yemeği. Belediye ve Devlet Tiyatrosu kültür ve sanat için elele vermiş, bu özel şehri geliştirme yönünde iyi yerlere taşımaya gayreti gösteriyorlar belli ki. Bunu başarmışlar da.
Trabzon Halk eğitim merkezlerinde amatörce tiyatro, müzik ve halk oyunları çalışmaları yapılmakta. Halkın ilgisi büyük. Müzik alanında çalışmalar yapan Devlet Klasik Türk Müziği Topluluğu’nun yanı sıra karikatür ve resim çalışmaları ise Belediye Sergi Salonu’nda sergilenmekte.
ÜNLÜ OYUNCULARI SOKAKTA GÖREBİLİRSİNİZ
Sümela Manastırı deyince akan sular durur. Lafımız yok. Adına sayfalarca methiyye yazılacak bir tarihi eser o. Trabzon’un vahşi zerafetine yaraşan başka manastırlar da var burda. Kaya kiliseleri, camiler. Ayasofya Müzesi ve yanındaki enfes bahçe bugüne dek yapacağınız en unutulmaz kahvaltı ya da ikindi çayı için eşsiz bir mekan. Atatürk Köşkü mutlaka görülmeli. Bir liman kentinde büyük önderi yadetmek için uhrevi bir deneyim arıyorsanız burası tam yeri.
Trabzon Ortaçağ’da bir Rum imparatorluğuna başkentlik yapmış. Her evde, her taşın altında bir hikaye, sır saklı. Hamsi, karalahana ve mısırın ülkesinde baharı şarap tanrısı dionysos gibi karşılamak için tiyatro festivalini de bahane ederek sadece tarihi bir gezi değil, bir kültür-sanat bayramı yaşamak da mümkün. İrili ufaklı pek çok otel var burda. Grand Zorlu en iyisi ve şehirdeki 5 yıldızlı tek otel olma özelliğini koruyor. Özel bir tur ya da şahsi bir tercih olarak henüz görmediğiniz bir yerse 15 Mayıs’a kadar tatmin edici seçeneklerin de eşlik ettiği bir program hazırlayabilirsiniz. Katılımcı olan diğer ülkelerin gösterileri de en iyi olma özelliği taşıyor. “Profesyonel” adlı başarılı oyundan Yetkin Dikinciler, “Vahşet Tanrısı”dan Ülkü Duru ya da Zafer Algöz konuk oyunlarıyla orda olacaklarından her an karşınıza çıkmaları an meselesi.
Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Trabzon halkının fiziki özelliklerinden söz ederken “Beşinci iklimde bulunduğu için suyu ve havasının tatlılığından bütün halkı gezip eğlenmeye hevesli ve zevk ehli olup içmeye ve eğlenmeye düşkünlerdir. Gamsız ve aldırışsız zarif dostlar ve âşık kimseler olduklarından yüzlerinin renkleri kırmızımsıdır. Kadınlar kısmı Abaza, Gürcü ve Çerkes güzelleri olduklarından güzel erkek ve kız çocukları olur ki sanki her biri birer ay parçası ve güneş pençesidirler” der. Büyük üstad bile böyle demişse vardır bir bildiği. Bu uluslararası şöleni ajandanıza not edin, kârlı çıkarsınız.
(Festival programını Devlet Tiyatroları’nın web sayfasında bulabilirsiniz: ww.devtiyatro.gov.tr)
KALKANOĞLU’NUN PİLAVI RÜŞTÜ’NÜN ÖZEL PİDESİ
Samsun - Batum arasındaki bölge mutfağının ayırıcı temel besinleri karalahana, mısır ve hamsi. Bu üçlünün çorbasından ekmeğine dek sayısız kombinasyonu bulunuyor. Evlerde pişen yerel mutfağı, restoranlarda aynı zenginlikte bulmak pek mümkün değil. Yine de şehri yolunuz düştüğünde kalkanoğlu pilavını, pidesini tadabilirsiniz. Pazarkapı Mahallesi’ndeki Kalkanoğlu Pilav adlı küçük dükkanda 150 yıldır, özel bir pilav pişiriliyor. Et suyuyla hazırlanan kalkanoğlu pilavı, kavurma ya da kurufasulyelye sunuluyor. Lokantanın turşusu, kompostosu, karalahanası, hamsisi de ünlü. (Tophane Hamam Sokak No:2) Kentin en eski pidecisi Rüştü’nün Fırını, aynı mahallede 1920’den bu yana hizmet veriyor. Taş fırında, odun ateşinde gün boyu ekmek pişiyor, öğle saatlerinde ise kıymalı pide yapılıyor. İşte bu pide çok meşhur. (Kalkanoğlu Sokak No: 4) Karadeniz’in en şık restoranı Süleyman, Forum Trabzon’un bahçesinde. Sadece çorba mönüsünde 13 çeşit bulunuyor. Yerel tatların çoğunu bulmak mümkün. Pazartesi, perşembe döner günü.