GeriSeyahat Yakut Türkleri, giysilerinden çadırlarına Kızılderililer gibi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yakut Türkleri, giysilerinden çadırlarına Kızılderililer gibi

Yakut Türkleri, giysilerinden çadırlarına Kızılderililer gibi

Ömer Yalçınkaya (46), ODTÜ mezunu bir ekonomist. Yıllarca pek çok büyük kuruluşun yurtdışı pazarlarında üst düzey yöneticilik yaptı. Ama asıl tutkusu her zaman dildi. İlkokulda yaşadığı sokakta açılan Sovyet Havayolları’nın broşürlerini incelerken Rusça öğrendi.

Bunu İngilizce, Fransızca, Kazakça, Özbekçe, Tatarca, Türkmence, Kırgızca, Ukraynaca ve Çince takip etti. Dil öğrenmeyi çok seven Ömer Yalçınkaya şu sıralar bir etimoloji sözlüğü hazırlıyor. Aynı zamanda meraklı bir gezgin. 1977’de Amerika’yla başladığı gezilerinde, 60 üzerinde ülke, 300’den fazla şehir gördü. 11 pasaport eskitti. Yılın sadece haziran-ağustos aylarında gidilmesi önerilen Yakutistan’a da ilk kez 1994’te üç günlüğüne iş gezisine gitmişti. Ardından 2006’da daha uzun bir keşif turuna çıktı. “El değmemiş doğası, özgün kültürüyle görülmeye değer” diyor.

Moskova’dan Rusya’nın Yakutistan Özerk Cumhuriyeti’ne uçarken ilk kez gittiğim bu diyarı haritada inceledim. Neredeyse Avrupa kıtası kadar büyük. Başkent Yakutsk, enlem olarak Helsinki’nin bile kuzeyinde. Yazdı, fakat soğuk ihtimaline karşı montumu almıştım. Uçaktaki bir Yakut’a “Çok soğuk mudur” diye sorduğumda “40 dereceye yakındır” cevabına aldım. Şaşırdım. Büyük bölümü kutup hattının üzerinde geçen 6,5 saatlik uçuşun ardından Lena Nehri’nin yanına kurulan Yakutsk’a indik. Saat sabahın beşi olmasına rağmen her yer aydınlıktı. Havaalanından kente giden yol boyunca, petrol hattına benzeyen dev borular döşenmişti. Hemen ardından büyük tomruklardan yapılmış tipik Sibirya evleri, Sovyet stili beton apartmanlar belirdi. Binalar kazıkların üzerindeydi, nedenini düşünürken Lenin Caddesi’ndeki otelime vardım.
Yakutistan, Türkiye’den yedi saat geri. Biyolojik saatim uyku işareti verdiği halde, jetlag etkisine karşı koymak için keşfe çıktım. Sovyet döneminde tüm kentlerin ana arteri Lenin Caddesi ismi alırdı. Yakutsk’un Lenin Caddesi de çok geniş, seyrek araç geçiyor. 20 dakikalık yürüyüşle Lenin Heykeli’nin bulunduğu kent meydanına ulaştım. Resmi binaların hepsine Rus ve Saha bayrakları çekilmişti, girişlerinde Yakutça ve Rusça tabelalar vardı.

EN ÜNLÜ YEMEKLERİ FIRINDA SIPA PİRZOLASI

Tanıştığım Yakutlara önce kenti saran dev boruları ve evlerin altındaki kazıkları sordum. Kışın dünyanın en soğuk şehrinde hava sıcaklığı - 60 dereceye kadar düşüyormuş. Sulu tundra toprağı donunca boruları patlatıyormuş, bu nedenle doğal gaz hattı ve ev temelleri toprağın dışındaymış.
Yakutsk, Sibirya’daki en eski şehirlerden. 100 yaşını devirmiş Sibirya’nın özgün tarzını yansıtan ağaç evleri var. İyi korunanları çok güzel. Ama ne yazık ki bunların estetiğinden yoksun Sovyet dönemi bina ve konutları her yere serpilmiş. Kentin resmini tamamlayan son öğe ise yakın zamana ait modern iş merkezleri ve apartmanlar. Bu üç grubun uyumlu bir birlikteliği pek olmasa da, bu küçük şehri monotonluktan kurtarıyor ve içinde küçük sürprizler barındırmasını sağlıyor.
Bu binaların alt katlarına saklanmış mağazalar çok keyifli. Hayatımda o güne dek hiç görmediğim ürünlerle karşılaştım. Örneğin, dünyanın sadece bu yöresinde görebileceğiniz mamut dişinden büyük ustalıkla yontulmuş heykelcik ve takılar. Dev mamut dişi bile satılıyor. Geyik ve uzun tüylü atların kürkünden yapılmış giysiler, çizmeler, giysiler Yakutlar’a özgü desenlerle bezenmiş. Çok pahalı olmalarına rağmen geyik deri ve kürklerinden yapılmış iki tablo satın aldım. Turistik bir şehir olmamasına karşın, fiyatlar çok yüksek. Ama asıl şoku marketlere girince yaşadım. Yazın bile tüm ürünlerin fiyatları, pahalılığıyla meşhur Moskova’nın iki-üç katıydı.
Durum restoranlarda da pek farklı değil. Yakut mutfağının önde gelen yemeklerinden biri oyogos, yani fırında sıpa pirzolası. Yemekleri fazla iştah açmasa da geyik boynuzunda bekletilmiş Yakut Votkası harika. Bir de kumıs (kımız) var. Ayrıca mayalanmış at sütü burada da çok yaygın tüketiliyor.

İSİMLERİ “YAKA”DAN GELİYOR
/images/100/0x0/55ea0f1df018fbb8f86877cf

Yabancılara, özellikle de Türklere çok sıcakkanlı ve ilgili davranan Yakutlar, ilk bakışta Kazakları ve Moğolları andırıyor. Dikkatli bakınca Kızılderililer’e çok benziyorlar. Arka sokaklardan birinde karşıma sembolik bir Kızılderili çadırı çıktı. Bu kadarı da olmaz, derken aslında bunların geleneksel Yakut çadırı olduğunu öğrendim. Giyim ve takılarda da bu benzerlik belirgin.
Yakutlar kendilerine Saha diyorlar. Türkçe karşılığı “kenarda olan” anlamında “yaka”. Tunguzlar onlara “Yako” demişler, Ruslar da bunu “Yakut” olarak değiştirmiş. Çok az tanıdığımız bir Türk halkı. Birçok Türk dilini, lehçesini çok iyi bildiğim halde Yakutça’yı pek anlayadım. Orta Asya’nın binlerce kilometre kuzeydoğusundaki bu topraklara yüzyıllar önce yerleşmişler. Moğolca, Tunguzca ve 200 yıldır birlikte yaşadıkları Rusça’nın etkisiyle dilleri diğer Türk lehçelerinden çok uzaklaşmış. Buna karşın asli uzun ünlüler gibi Ana Türkçe’nin bazı önemli özelliklerini korumuşlar. İslam öncesi Türk topluluklarının yaygın dini Şamanizm kırsal kesimde yaygın. Yakutsk halkı ise çoğunlukla Hıristiyan ve Rus ismi taşıyor.

ELMAS VE ALTIN CENNETİ

Yakutsk’da yaz boyunca hava kararmıyor, güneş ufka kadar inip tekrar yükseliyor. Helsinki, Oslo, St. Petersburg’da “beyaz geceler” sırasında birkaç saatliğine de olsa hava bulutlanıp, alaca karanlık çöküyor. Yakutsk’ta hep aydınlık. Kışın da neredeyse gün doğmadığı için bu ülkenin halkı hep uç noktaları yaşıyor.
Böylesine zorlu iklim koşulları yüzünden asfalt, demiryolu yapılamıyor. Kıta Avrupası büyüklüğündeki ülkede tek ulaşım aracı uçak. Tüm ürünler Moskova ya da İrkutsk’tan uçakla taşınıyor. Bu nedenle hayat pahalı. Şehrin nüfusu 200 bin, ülkenin nüfusu bir milyondan az. Ama 200’den fazla havaalanı var. Bu da başka bir dünya rekoru. Seçimde oy sandıkları köylere helikopterlerle ulaştırılıyor. Dünyanın ikinci büyük elmas üreticisi Rusya, neredeyse tüm elmasını Yakutistan’dan çıkarıyor. Dünya elmas üretiminin yüzde 25’i burada yapılıyor. Altın, uranyum ve doğal gaz yatakları çok zengin. Kısacası Rusya’nın en varlıklı bölgesi ama gelirlerin çok küçük kısmı burada kalıyor.
Yakutistan’da tarih öncesinden kalmış pekçok mamut ve dinozor fosili bulunuyor. Yakutsk’daki Mamut Müzesi’nde binlerce yıldır bozulmadan saklanmış mamut başını görmek mümkün. Tarih ve Kültür Müzesi ile Ulusal Sanat Galerisi, uzak akrabamız olan Yakutların, onlarla geçmişte paylaştığımız ortak kültürel öğelerimizi en özgün halleriyle günümüze dek nasıl koruduklarını görmek açısından son derece ilginç. Tıpkı dilleri gibi.
Yakutsk belki şehir olarak gezginlere çok büyük düşler vaat etmiyor. Ama Yakutistan doğal güzellikleriyle, dünyanın başka bir yerinde bulamayacağınız kadar bakir bir ülke. Etnik yapısı ve özgün kültürü ile ilginç, eşsiz doğası ile çekici bu uzak diyar, uç noktaları sevenlerin “görülecek yerler” listesine girmeyi hak ediyor.

en sevdiği 5 yer
· İstanbul · Kudüs · Quebec · Ho Chi Minh City · Katmandu Vadisi

ne okur
Rehber kitaplar

neyle seyahat eder
Ayrım yapmıyor

nerede kalır
Temiz, huzurlu otellerde

kimle seyahat eder
Çoğunlukla yalnız, bazen ailesiyle

çantasının vazgeçilmezleri
Fotoğraf makinesi, not defteri, harita, kolonyalı mendil

ne yiyor
Temiz, yenilebilir yerel lezzetleri

ne giyer
Rahat giysiler

ne alıyor
Özgün ürünler

False