Güncelleme Tarihi:
Ve ne yazık ki, depresyonun en sıkıntılı olanı çocukluk çağında yaşananlar çünkü çocukların kendini ifade edişi büyükler gibi değil ve çocukların tedavisinde bu nedenle önemli gecikmeler yaşanıyor…
Çocukluk çağında geçirilen depresyon ve bunun riskleri üzerine Memory Center doktorlarından Psikolog Aynur Sayım ile konuştuk.
Çocuklar da depresyon geçirir diyoruz peki nedir bu birlikte görüldüğü psikiyatrik sorunlar?
Çocuğun bir takım eksiklikleriyle, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sendromuyla birlikte görülüyor mesela. Özel öğrenme güçlükleriyle, bir takım davranım bozukluklarıyla birlikte görülebiliyor. Gelişimin dönemleriyle birlikte de çok bağlantılı olabililor. Depresyon her zaman tek başına çıkmıyor ortaya.
Çocukluğun farklı dönemlerinde de farklı görülüyor sanırım değil mi?
Gelişimin farklı dönemleri önemli gerçekten. Bir takım dönemler var. Bebeklik dönemi, oyun çağı dönemi, okul çağ dönemi, ergenlik dönemi diye ayırmak mümkün. Çünkü bu dönemde depresyona neden olan geleşimle ilgili sorunlar var. Ve çocuk, gerek kendi eksiklikleri nedeniyle, gerekse dış etkenlerden dolayı varolan stresin kendine yansıması, artı uyum sorunlarının buna eşlik etmesiyle depresyona girebiliyor.
Toplumda büyüklerin depresyonu daha kabul edilebiliyor. Yaşam şartları , evlilik, iş sorunları buna neden olabiliyor diye ama çoğu kez bebekler ve çocklarda bu sorunun varlığı kabul edilmiyor. Fakat gerçekten depresyon yaşanıyor bu dönemlerde de.
O zaman bu dönemlerdeki depresyonun ortaya çıkış biçimlerini tanımlayabilirmiyiz?
0-18 aylık dönemde anne ile bağlanma çok önemli. Bağlanmanın oluşması, fiziksel temas, göz teması, o kişinin çocuğa yaklaşımı, çocukla kurduğu ilişki çok önemli. Bu bağlanma gerçekleştiği zaman bebeğin kendine ve dış dünyaya güveni oluşuyor ama bu sağlıklı gerçekmeşmezse depresyon ortaya çıkıyor. Hangi durumlarda gerçekleşmiyor. Annenin varolan duygusal durumu, depresyonu, ya doğumdan sonra gelişen depresyon ve mutsuzluğu çocukla kuracağı bağlantıyı bozuyor. Kadınlık kimliği ile annelik kimliğini karıştırma, belki eşle yaşanan sorunlar, bebeğe nasıl yaklaşacağını bilememe, çocuğa uyaran azlığı, duygusal olarak bebeğin ihmal edilmesi, ihtiyaçlarının yerinde ve zamanında karşılanmayışı, yeterince fiziksel temasla sevilmeyişi depresyonu ortaya çıkartıyor.
Nasıl bir tablo ile çıkıyor
Ağlama, huzursuzluk, uyku düzeninde bozulmalar, disiplinin oturmayışı, iştah azlığı, çocuğun göz teması kurmaması, ilgiye tepkisiz kalması, hoşlandığı şeyleri yapmak istememesi, sindirim sorunlarının olması, vücut ağrılarının olması, bazen gaz problemlerinin olması, oyuncaklarını atması, kırması, yürüyorsa kapıları çarpması gibi belirtilerle gelişiyor. Bebekler davranış dilini kullanıyor. Davranış bozuklukları ortaya çıkabiliyor onlarda ve gelişimin aksaması önemli bir gösterge. Belli dönemlerde çocuğun kazanması gereken becerileri kazanamayışı, yürümenin gecikmesi, tuvalet alışkanlıklarının gecikmesi, motor becelerinin aksaması gibi tablo gelişiyor.
Çocukluk dönemi
2-7 yaş gibi okul dönemine kadar olan en kritik dönem. Kişiliğin temellerinin atıldığı ve tepkilerin en net göründüğü dönem olması açısından önemli.
Yine bu dönemde model almanın, öğrenmenin yoğun olarak devreye girdiği bir dönem ve bireyselleşmesinin ilk adımlarının atıldığı dönem. Sosyalleşmenin olduğu bu dönemde neler neden olabiliyor? Örneğin, anne ya da bakım veren kişinin çocuğa bağımlılığı oluyor.
"Çocuklarda aşırı bağımlılık var' deriz ama asıl olan ona bakanın bağımlılığıdır bu. Anksiyoz kişiler, aşırı bağımlı kişiler, çocukta da aynı tabloyu yaratıyor. Anne, çocuğuna zarar geleceğini düşünüyorsa, kendi yaşadıklarını çocuğu yaşasın istemiyorsa, eşiyle ayrıysa, orada yaşadıklarını ilişkiye yansıtıp çocugu fanusta yetiştiriyor gibi bakıyorsa, çocuk becerilerini kazanamıyor, kendi başına kalınca birisi onu yönlendirmeden ne yapacağını bilemiyor, birey olamadığı için kendine güveni olmuyor. Temelde kendine güveninin bozulması anne ya da bakanla ilgili. Ayırlma kaygısı yaşanabiliyor çocuk, okula gitmek istemiyor, sürekli ağlıyor, korkular oluşuyor sevdiklerini kaybetmeyle ilglii ve bu okula adaptasyonda problem yaratıyor.
Okul dönemi
8-11 yaş civarı ilk okul dönemi. ilk kurallı ortam bu. Anaokulu biraz daha oyun ortamı çünkü ve ilkokulla birlikte kurallı sosyalleşme ortamı çocuğun performansının ortaya çıktığı dönem. Burada çocuğun zekası yüksek olsa bile adapte olamadığı zaman farkı fark ediyor, öğrenemediğini fark ediyor mesela hiperaktif ve konsantrasyon bozukluğu olduğunda. Dikkatini sürdüremiyor, dikkat sorunu ile birlikte öğrenme güçlüğü varsa sorun çıkıyor ortaya. Bilgiyi depolama ve geri çağırma için birtakım teknikler gerekiyor. Kardeşi evdeyse onu kıskanıyor. Dürtüseliliği varsa yine uyum sorunu oluyor. Takıntılar oluşabiliyor ailede de takıntı zemini varsa çocukta bu stres durumunda daha net ortaya çıkıyor. Kıyafetiyle ilgilenme yemek seçme koklama gelişiyor kolay ağlıyor.
Ergenlik dönemi
Ergenlik dönemi ise 16 yaşa kadar genelde ve bu başlı başına bir sorun dönem. Artı ailenin önemini yitirdiği, çevrenin daha çok önem kazandığı, duyguları uç yaşadığı bir dönem. Sevinçleri, korkuları, kızgınlıkları, üzüntüyü en uçlarda yaşıyor. Hele de bağlı yetiştirildiyse sorun daha da büyüyor. Korunup kollandıysa bu dönemde, aileye tepkiler, çıkışlar fazla oluyor çünük bireyselleşmek istiyor ama aile o tutumları bırakmak isteyince ciddi çatışma yaşanıyor. Hem bağımlı kişiliği var, hem aile bağlamaya çalışınca çatışma büyüyor.
Disiplin sorunu varsa vahimleşiyor. İlişki sorunu, aile içi sorunlar, intihar, bağımlılıklar, evden kaçma düşünceleri çok oluyor, öfke patlamaları, tikler ortaya çıkıyor. İçe kapanım oluyor. Bazen takıntılar yoğunlaşıyor, bu durum aile içi dinamikleri bozuyor. Bazen bu sorunlar ergenlikte daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor. Aile çalışmak çocuk ve ergende ön planda. Fark etmek istemezse çocuğun sorunun aile ve problem büyüyor o zaman.