Toplumsal travmayı nasıl atlatacağız

Güncelleme Tarihi:

Toplumsal travmayı nasıl atlatacağız
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2013 00:00

Gezi Parkı eylemleri 16'ıncı gününe girdi. Dün yine gece geç saatlere kadar polis ve eylemciler arasında gerginlik yaşandı. Polisin vatandaşlara yoğun olarak uyguladığı biber gazı, gaz bombaları, orantısız güç alanlardan yayılan dehşet verici bazı görüntüler, insanlarda stres ve travma yarattı.

Haberin Devamı

Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı Medya ve Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya toplumun ciddi anlamda travma yaşadığını belirtti.

/images/100/0x0/55ea0fb3f018fbb8f868c260
 

Doç. Dr. Kaya uyardı, "İnsan eliyle yaratılmış bu travmadan kurtulmak için insanlar yanlış yollara yönelebilir."

 

Kaya insanlar için en acı verici travmanın "baba"dan gelen travma olduğunu belirterek; "Devlet insanların algısında "baba" gibi olması gereken, koruyan kollayan bir yapıdadır. Bu nedenle ondan gelen travmalar insanların güvenini ve psikolojisini ciddi anlamda hasara uğratıyor." Dedi.

Haberin Devamı


Doç. Dr. Kaya olayları hürriyet.com.tr için şöyle değerlendirdi:


TRAVMAYA EN İYİ GELEN ŞEY ‘ANLAMLANDIRMAK’
Peki, bu görüntüleri izleyen ya da Gezi Parkı'nda olan, diğer şehirlerde eylemlere katılıp travmatize olanlar ne yapmalı.

Öncelikle eylemlere katılanlarda travmanın azalması temel olarak "dayanışmaya" bağlı. Eğer bireyler arasında dayanışma olursa, sosyal destek görürlerse, bunu daha hafif atlatabiliyorlar. Örneğin biz Tekel işçilerinde bir araştırma yapmıştık. Çok ağır travma yaşamalarına rağmen, başka olaylarda işten atılan diğer insanlara göre daha hafif atlattılar. Çünkü aralarında müthiş bir dayanışma ve medya desteği vardı. Haklılıkları kabul görmüştü.

“YÜZLEŞMEK VE ANLAMLANDIRMAK” Bir de indirek tanıklık edenler var. Televizyondan izleyenler de kimi zaman maruz kalanlar kadar travmatize olabilir. Doğrudan maruz kalmak değil tanık olmakta yeterli. Tanıklık son yıllarda daha çok ortaya çıktı. İnsanlar televizyon izlemeyi bırakmak yerine aksine üstüne gitmeli, anlamlandırmalı ve yüzleşmeli. Bu travmanın üstesinden gelmeye yardımcı olabilir.

Tabii medyada gösterilen görüntüler de önem taşıyor. Mesela Münevver Karabulut olayında kanlı testere gösterilmesi travmayı ağırlaştırdı. İnsanlar izlerken de örselenebilir.
Öncelikle şunu vurgulamak lazım bu eylemler tamamiyle doğal bir halk tepkisi olarak ortaya çıktı. Bu çok nettir. Gerçekten Gezi Parkı'nda o kentin dokusu bozulmasın diye şehirci bir ruh ile başladı çünkü her çağdaş kentte insanların soluk aldığı kent parkları vardır. Bu çok önemlidir çağdaş kent yaşamı açısından. Gezi Parkı da böyle bir işlevi olan bir park. O yüzden insanlar tamamen doğayı korumak için tepki verdi öncelikle.

Haberin Devamı


BÜYÜMENİN NEDENİ İNSANLARDAKİ "SIKIŞMA" DUYGUSU


Bu olayların büyümesinin nedeni ise son 30 yıldır egemen olan ve son 10 yıldır AKP iktidarıyla daha da göze çarpan Neo-Liberal politikalardır. Eğitimde değişim, sağlıkta dönüşüm adı altında ticarileşme, çalışma ortamında bozulma, kürtaj tartışmaları. Bireylerin cinsel kimliğiyle ilgili baskılar, zorlamalar, beslenmesine, içkisine müdahale, Suriye savaşına bir şekilde müdahil olan ülkenin insanlarda yarattığı sıkışma duygusu. Bütün bu belirsizliklerin içinde sıkışan insanlar tepki verdi. Altında hiçbir politik durum yok hatta politize olmayan bir grubun, çok genç kuşağın tepkisiyle başladı. Elbette bundan sonra dinamiği gören siyasi gruplar yer bulmaya çalıştı ama bu bir halk tepkisiydi. Bu tepkiye karşılık hem iktidar partisi hem de meclisteki geri kalan 3 parti sınıfta kaldı.

Haberin Devamı


"SIKINTILARINI İFADE EDEMİYORLAR"


İnsanların sıkıntılarını ifade edemediklerini belirten Kaya, özellikle Başbakan'ın katı, sert ve ötekileştirici tavrının iletişimi kopardığını belirtiyor. "Bu reddedilmişliğin yanı sıra "çapulcu" diye etiketlenip ötekileştirme duygusu insanlarda öfke, kızgınlık yaratıyor. Ama bu insanların içinde mimar da var, profesör de var, doktor da var. Bu o kadar elit ve zeki bir kesimdi ki mizahla bu durumu eleştirmeyi bildi. Olayları tırmandıran ise belirsizlik oldu."


"BANA NE OLACAK"


Topçu kışlasının siyasi bir anlamı var. Israrla yapılacak deniliyor olması insanlarda "Bu yapı beni nereye götürecek sorusunu sorduruyor. Polis şiddeti de çok yoğun yaşandı bu süreçte. İnsanlar 'polis var yardım isteyebilirim' demek yerine 'polis var ya bana vurursa' diyor. Polisler güven kaybeden bir kuruma dönüştü. Acil servislerde kafa travmaları, gözünü kaybedenler, etkilenenler, ciddi ruhsal travmalar yaşandı. Bireylerin fizik bütünlüklerini tehdit eden şeylerle karşılaştılar. Akut travmatik stres bozukluğu oluşuyor. Bu kaygıyla başa çıkmak için yanlış şeyler yapabilir, insan eliyle oluşan travmalar ve
bireyin yaşamını tehdit ediyor. İnsanların baba gibi bildiği, güven duyduğu bir yapı oluşturuyorsa bu travma çok derin olur. Çocuk için en acı travma babadan, ebeveynden gelen travmadır.

 

Haberin Devamı

ETKİLENENLERE DESTEK

 

Olaylar ile ilgili olarak harekete geçen 4 dernek de psikolojik destek ihtiyacı içinde olan vatandaşlara ücretsiz olarak destek vermek üzere harekete geçti. Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği bu olaylardan etkilenenlere destek olacak. Dernek üyesi hekimler ve danışmanlar, çalışmalarını İstanbul Tabip Odası ile ortak olarak yürütecek.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!