Güncelleme Tarihi:
Tüketici Hakları Derneği'nden yapılan açıklama şu şekilde:
Ülkemizde kullanılan şehir şebeke suyu ve damacana suları ile ilgili olarak yapılan analiz sonuçları hakkında basına yansıyan haberlerde, olumsuz amaliz sonuçları nedeniyle tüketiciler kaygılanmakta ve kafaları karışmaktadır. Örneğin, Temmuz 2012 Ayı içersinde Ankara şehir şebeke suyunun değişik ilçe ve semtlerde alınan örneklerinin yapılan analizinde standardın çok üzerinde alüminyuma rastlandığı basında yer almıştı. Gene, Temmuz 2012 içerisinde İstanbul’da 55 tanınmış firmanın damacana sularından yalnızca 14 tanesinin temiz çıktığı, 41 çeşit damacana suda başta “koliform” (dışkı yoluyla bulaşan) bakteriler olmak üzere insan sağlığına zararlı maddelerin çıktığı haberi basında yer almıştır.
SUYA DAHA ÇOK BEDEL ÖDENİYOR
Gerek analiz sonuçları gerekse tüketicilerin konutlarında kullandıkları şehir şebeke suyunda karşılaştıkları koku başta olmak üzere değişik sorunlar deneniyle, içme suyu ve yemek yapmak için kullanmak üzere şehir şebeke suyu yerine damacana suyunu tercih eden tüketici ve hane sayısında yıllar itibariyle büyük bir artış olmuştur. Bu durum, şehir şebeke suyuna olan güvensizliğin bir sonucudur. Diğer taraftan, damacana suyu ile plastik kaplarda satılan sulara yönelmek zorunda kalan tüketici ve haneler en temel gereksinimleri olan suya daha çok bedel ödemek zorunda kalmışlardır.
Ancak, damacana sularının da güvensiz olduğunu gören ve düşünen tüketiciler iyice bir çıkmazın içine girmişlerdir. Çünkü, hem şehir şebeke suyuna hem de damacana suyuna güven azalmıştır. Tüketiciler Derneğimizi arayarak çözüm için ne yapılması gerektiğini sormaktadırlar.
Bizler, tüketiciler ve Tüketici Hakları Derneği olarak ülkemizde kullanıma sunulan tüm şehir şebeke sularının sağlıklı olmasını istiyoruz. Bununla birlikte, şehir şebeke suyunu içme ve yemek yapma dahil tüm ihtiyaçlarımız için güvenerek ve hiç kaygı duymadan kullanmak istiyoruz. Tüketiciler ve Tüketici Hakları Derneği olarak gereksiz yere damacana suları ile diğer plastik kaplarda satılan sulara yönlendirilmek ve ekonomik sıkıntıya sokulmak istemiyoruz.
İSTANBUL VE ANKARA'NIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU DAMACANA SU KULLANIYOR
Önemli bir bölümü yabancı firmaların elinde olan plastik kaplarda satılan su ile damacana su sektörünün, şehir şebeke suyunun güvensizliğini istismar edip bir sömürü aracı olarak kullanmasını ve biz tüketicileri ve halkı maddi ve manevi sıkıntıya sokmalarını istemiyoruz.
Şehir şebeke suyuna olan güvenin azalması paketlenmiş su tüketimini ( küçük büyük plastik kaplar ve damacanalarda pazarlanan su) tetiklemiştir. 2008 yılında yapılan bir araştırmada, özellikle de İstanbul’da yaşayanların yaklaşık %75’inin ve Ankara’da yaşayanların yaklaşık %30’unun damacana suyu tükettiği görülmüştür. Ancak, Kızılırmak Suyunun Ankara’ya getirilmesinin yarattığı güvensizlikle Ankara’da damacana suya dönüşümde bir patlama yaşanmış olup, damacana su kullanımı oranının kat kat arttığı görülmektedir.
PLASTİK VE DAMACANA SU CİROSU 3.6 MİLYAR TL
Yapılan bir araştırmada ise paketlenmiş (plastik ve damacana kaplarla) su sektörünün toplam cirosunun 3.6 milyar TL olduğu belirtilmektedir.
Bu durum, ülkemizde suyun her geçen gün daha da ticarileştiğinin çok açık bir göstergesidir. Belediyelerin önemli bir kısmı da yanlış uygulamaları ile suyun ticarileştirilmesine ve tüketicilerin şebeke suyuna olan güveninin azalıp plastik ve damacana ile satılan sulara yönelmelerine çanak tutmaktadır.Eğer, şehir şebeke suyuna kesin güven sağlanamazsa ve şehir şebeke suları içilemiyecek durumda olmaya devam ederse, tüketiciler olarak çok yüksek fiyatla satılan sağlıksız damacana suyuna ve plastik kaplarda satılan suya mahkum edilmeye devam edeceğiz.
Bu nedenle, tüketiciler ve halk olarak isteğimiz şunlardır:
1- Suyun ticarileştirilmesine son verilecek önlemler alınmalıdır.
2- Belediyeler ve Hükümet tarafından öncelikle, tüm şehir şebeke sularının sağlıklı ve içilebilir bir duruma getirilmesi için gerekli tüm idari, teknik, önlemler alınmalıdır.
3- Belediyeler kentin ana kavşaklarına ,Belediye Otobüslerine ,Metro ve raylı sistemlere yerleştirecekleri ışıklı panolarda, kentin her bölgesinden her hafta alınan su numunelerinin akredite edilmiş laboratuvar deney sonuçlarını haftalık olarak açıklamalıdır.
4- Belediyelerce açıklanan analiz sonuçları Sağlık Bakanlığı ve Sağlık İl Müdürlüklerince düzenli takip edilmeli, kendilerince de yaptırılacak analiz sonuçları açıklanmalıdır.
5- Bu sonuçlar aynı zamanda talep eden tüm tüketici örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ile meslek odalarına gönderilmelidir.
6- Belediyeler Apartmanların su depolarını ücretsiz olarak temizlemek için bir ekip kurmalı ve bu işlemi bir program dahilinde gerçekleştirmelidir.
7- Belediyeler talep eden apartman yönetimlerine su şebekesinden kaynaklanabilecek olan su kalitesini düşürebilecek sorunların tesbiti konusunda teknik danışmanlık hizmeti vermelidir.
8- Belediyeler semtlere ve mahallelere yönelik olarak su kalitesi tesbiti için numuneler alıp semt veya mahalle bazında su kalitesi haritaları çıkartılmalıdır.
9- Mahalle ve semt bazında su kalitesi haritalarından yararlanılarak su şebekesi sorunlu olan bölgeler tesbit edilmeli ve şebeke yenilenmesi çalışmalarında bu bölgelere öncelik verilmelidir.
10- Sağlık Bakanlığı ve sağlık il müdürlükleri tarafından firmaların gerek plastik gerekse damacanalara yaptıkları dolumlar kaynağında düzenli olarak denetlenmelidir. Bakanlıkça ve sağlık il müdürlüklerince plastik ve damacana su numuneleri 2.maddede belirtildiği gibi periyodik olarak akredite edilmiş laboratuarlarda test ettirilip her yörede halkın görebileceği yerler ile gazete ve televizyonlarda açıklanmalı, analiz ve açıklama için yapılacak giderler ise ilgili firmalardan tahsil edilmelidir.
Tüketici Hakları Derneği olarak, tüketiciler adına olan tüm bu şikayetlerimizi, kaygılarımızı, istek ve çözüm önerilerimizi Sayın Başbakana, TBMM Başkanına, Sağlık Bakanına ve İçişleri Bakanına bir mektup ile bildirdik. Tüm halkımız ve tüketiciler adına kendilerinden ivedilikle çözüm bekliyoruz.