Güncelleme Tarihi:
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği, Dünya Hipertansiyon Günü'nde tuz tüketimi ve inme tehlikesine dikkat çekti. Dernek tarafından bu yıl Türkiye'nin en büyük tuz tüketimi ve hipertansiyon araştırması gerçekleştirildi. 26 ilde 5037 gönüllü tarandı, çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Dünya Sağlık Örgütü maksimum 6 gram tuz tüketilmesini önerirken bizim 15 gram tuz tükettiğimiz ortaya çıktı.
MİDE KANSERİNİN DE SORUMLUSU
Prof. Dr. Çetin Turgan aşırı tuz tüketiminin kalp damar hastalıkları, hipertansiyon ve inmenin yanı sıra mide kanseri, osteoporoz ve böbrek taşı oluşumunu da artırdığı ortaya çıktığını bildirdi. Normalden daha fazla tuz tüketildiğinde böbrek de atması gerekenden fazla kalsiyumu dışarı atıyor. Bu da osteoporoza yani kemik erimesine sebep oluyor.
PEYNİR ZEYTİN HİÇ DE MASUM DEĞİL
Peki tuzu nerelerden alıyoruz? Araştırma sonuçlarına göre yemeklerden yüzde 57, ekmekten yüzde 30, sofrada eklediğimiz tuz ise ortalama yüzde 13 oranında tuz alımı sağlıyor. Bu yıl yürürlüğe giren ve 1 Temmuz'dan itibaren zorunlu olarak tüm fırınlarda uygulanacak yeni yasa ile ekmekte aldığımız tuz oranı azaltıldı. Prof. Dr. Şehsuvar Ertürk bunun yüzde 10 oranında daha az tuz alımı sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Yunus Erdem kahvatlılıkların büyük oranda tuz tüketiminden sorumlu olduğunu, ilk sırada da ülkemizde sıkça tüketilen peynir ve zeytinin bulunduğunu belirtti. Üretimleri sırasında tuz eklenen peynir ve zeytin oldukça tuzlu yiyecekler. Yine geleneksel olarak sık tükettiğimiz turşudaki tuz da tehdit oluşturan bir başka yiyecek. Kahvaltıdaki sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri de bir başka ekstra tuz kaynağı.
DEĞİŞİK TUZLARA KANMAYIN!
Prof. Dr. Yunus Erdem televizyonlarda sık sık anons edilen okyanus tuzu, kaya tuzu vb. değişik tuzların masum gibi gösterildiğini ancak kan basıncını yani tansiyonu artırmada herhangi bir değişiklik yaratmadığını belirtti: "Bu tuzları kullanmak herhangi bir fayda sağlamıyor, hepsi aynı etkiyi gösteriyor."
TANSİYONU NE SIKLIKTA ÖLÇTÜRMELİYİZ?
"Kan basıncı 120-80'in altındaysa 2 senede bir ölçmek yeterli ama üstündeyse 120 ile 140 arasındaysa hekim görüşü almak lazım. Altında yatan diyabet böbrek gibi başka hastalıklar da varsa bunu ortaya çıkarmak gerekiyor."
YÜZ GÜLDÜREN SONUÇLAR
Prof. Dr. Şehsuvar Ertürk yüz güldüren sonuçlara da dikkat çekti: "Hipertansiyon farkındalığı 9 yıl önce yüzde 40 iken bu yıl tekrarlanan araştırmada yüzde 55.1'e yükseldi. Antihipertansif ilaç kullanım sıklığı da arttı. Yüzde 31'den 47.5'e yükseldi.
Kan basıncı kontrolü geçmişe göre yüzde 8'den yüzde 29.1'e, ilaç kullananlarda ise yüzde 50'den yüzde 51'e yükseldi.
FARKINDALIĞI BELİRLEYEN FAKTÖRLER
Araştırma sonuçlarına göre gençler, erkekler, fazla ekmek tüketenler, sigara içenler, doktordan kaçanlar, kırsal kesimde yaşayanlarda hipertansiyon farkındalığı az.
Kontrole baktığımızda da gençlerde ve erkeklerde ve eğitim düzeyi düşük olanlarda hipertansiyon kontrolünün düşük olduğu sonucuna vardık.
KADINLARDA HİPERTANSİYON DAHA FAZLA ANCAK ERKEKLER DE FARKINDA DEĞİL
Kadınlarda hipertansiyon görülme sıklığı yüzde 32,3 erkeklerde ise yüzde 28,4 oranında. Yani toplumda her 3 kişiden biri hipertansif ve kadınlarda daha sık görülüyor. Ancak araştırmada kadınların tansiyonlarını daha sık kontrol ettiği dolayısıyla farkındalığının daha fazla olduğu ve hekime daha fazla danıştığı ortaya çıktı.
Araştırmanın temel bulguları şöyle;
- Ülkemizde 18 yaş üzeri bireylerde hipertansiyon sıklığı yüzde 30.3
- Kadınlarda yüzde 32.3 erkeklerde yüzde 28.4
- Araştırmada git gide şişmanladığımız da ortaya çıktı. Beden kitle indeksi hipertansiyonla birlikte artıyor.
- Orta yaş grubunda (35-65) hipertansiyon erkeklerde yüzde 36, kadınlarda yüzde 40,5. 65 yaş ve üzeri erkeklerde yüzde 71,5 kadınlarda ise yüzde 84,4.
- Farkındalık 2003 yılına göre yüzde 40'dan yüzde 55,1'e yükseldi.
- İlaç kullanım ise yüzde 31'den yüzde 47,5'e yükseldi.
- Farkındalık erkeklerde, gençlerde, kırsal kesimde yaşayanlarda, beden kitle indeksi normal olanlarda, fazla ekmek tüketenlerde, sigara içen ve doktordan kaçanlarda daha düşük.