Güncelleme Tarihi:
Dr. Mehmet Berkmen, Harvard Üniversitesi’nde çalışan bir Türk mikrobiyolog. Ancak Berkmen, kendini bir bilim adamından çok sanatçı olarak tanımlıyor. Bakterilere tabiri caiz ise aşık. Petri kaplarında onları kullanarak yaptığı resimlerle ABD’de biyosanat alanında ödüle layık görüldü. Şu an Harvard
TÜRKİYE’YE DÖNERİM DİYE BİYOTEKNOLOJİ EĞİTİMİ ALDIM
ABD’ye nasıl gittiniz?
HER ŞEY UMUTSUZCA ATILAN BİR E-MAİL İLE BAŞLADI
Harvard Üniversitesi’ne girişiniz nasıl oldu?
-Ablam Boston’da yaşıyordu. Hamilelikte bir sağlık problemi nedeniyle bakıma ihtiyacı oldu. Ona yardımcı olmak için Amerika’ya döndüm. Viyana’daki
Sizi neden kabul etti?
- Yıllar sonra benim gibi tecrübesiz birini böylesine önemli bir laboratuvara nasıl kabul ettiğini sordum. Bana gözümdeki şevk kıvılcımını yakaladığını söyledi. “Ben ona göre seçerim insanları, CV’leriyle çok ilgilenmem” dedi. Beckwith’in bu öğretisini, ben de uyguluyorum. Araştırmacı seçerken gerçekten o şevki ve kıvılcımı arıyorum.
BANA TAVŞAN CENNETİNE GİDECEĞİMİ SÖYLÜYORLAR
- Size Nobel getirebilecek araştırmalarınız var mı?
- Ben bakteri genetikçisiyim. Bakterinin genetikleri ile oynuyorum. Nobel olmasa da, bilim dünyasının dikkatini çeken, sükse yapan bir araştırmam var. İnsan vücudunda bağışıklık sisteminde görev alan antikorları, bakterilerle elde edebiliyorum. Bunlar, vücudun askerleri. İnsan antikor genini, elde ettiğim yeni bir tür bakterinin içine koydum. Bu sayede bakterinin içinde bu antikoru sağlayabiliyoruz. Antikor elde etmek normalde çok zor iş. Bu hayvanlardan, özellikle de tavşanlardan elde ediliyor ve aylar sürüyor. Tavşanın bağışıklık sistemi harekete geçiyor ve antikorlar üretiyor. Hayvandan tüm kan alındığı için tavşan ölüyor. Şimdi bana bu süreci ortadan kaldırdığım için tavşan cennetine gideceğimi söylüyorlar. Ben tavşanların umuduyum yani.
Bakterilerle çalışmak tehlikeli değil mi?
ÖNCE NE İSTEDİĞİZİ BİLİN
Harvard Üniversitesi’ne girmek isteyen gençlere neler önerirsiniz?
Şevkinizi takip edin. İsteklerini bulan biri, hayatın sırrını yüzde 80 keşfetmiş demektir. Bunu başardıktan sonra, bir işte gecelemek, okuma yapmak ve gelişim kendiliğinden geliyor. Ekmek parası için bir işteyseniz, mutlu olamazsınız. 70-80 yaşında ancak hala şevkini bulamayan insanlar var. Bu kolay bir iş değil. Dünyada 50 yıl sonra birçok önemli işi robotlar yapacak. Tek çıkar yol, yaratıcılık. Yeni şeyler düşünen, kimsenin daha önce dikkat etmediği bir
Mikropların Mecnunu: Dr. Mehmet Berkmen
Bilim ve sanat aynı alanlar
Dr. Berkmen’in petri kaplarında bakterilerle yaptığı resimler birçok yarışmadan ödülle dönüyor. Berkmen, bu çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Sanat ve bilimin aynı alanlar olduğunu düşünüyorum. Kendimi bir sanatçı olarak da görüyorum. Resim çizerim, estetik anlayışa sahibim. Bakterilere aşkla yaklaşıyorum ve onlardaki sanatı görüyorum.Sanatçı Maria Penil’le petri kaplarında çeşitli bakteri türlerini kullanarak, onları birer tuvale çeviyoruz. Geçen ay Amerikan Mikrobiyoloji Birliği’nin ‘Agar Sanat Yarışması’nda bu çalışmalarla birincilik ödülü aldık. Şimdi de bu alanda en prestijli ödüllerden biri kabul edilen Amerikan Deneysel Biyoloji Kurumları Federasyonu’nun (FASEB) biyosanat yarışmasında videomuzla birinci olduk. Düşünsenize bakterileri kullanarak resim çiziyorsunuz. İleride bilim ve sanatın iç içe olduğu sanat evleri kurmak gibi bir düşüncem de var. Boston’da Doğa Tarihi Müzesi’nde 2017’de biyosanat çalışmalarıyla ilgili bir bölüm açılacak. Çalışmalarımızın orada sergilenmesi düşünülüyor.”
‘AKIL TERİ’M TÜRKİYE’DE AKSIN İSTERDİM
Türkiye’ye dönmeyi düşünür müsünüz?
- Her zaman istiyorum. Her somon, doğduğu ırmağa geri döner. 10 yaşında ayrılmama rağmen kendimi Türk hissediyorum. Kendi ‘akıl teri’min bu toprağa düşmesini isterim. Emeğimin başka ülkelerin ekonomisine katkı sağlaması beni kırıyor. Ancak Türkiye’de bilime yeterince önem verilmiyor. Fikirlere saygı yok. Burada köpekbalığı dolu havuzda kendimi bir hamsi gibi hissederim. Beş dakikada beni yerler.
Sağlık Bakanlığı’nın daveti ile mi Türkiye’ye geldiniz?
-Bakanlığa bağlı çalışacak Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın (TÜSEB) kuruluşu için dünyadan 400’ü aşkın araştırmacıyı İstanbul’da topladılar. TÜSEB, biyoteknoloji endüstrisi alanında atılım yapmak istiyor. Bu, dünyanın en büyük endüstri kollarından biri. Gelecek biyoteknolojide. Ancak Türkiye’de altyapımız eksik. Devlet bu konuda planlama yapmak için TÜSEB’i kuruyor. Şu an kağıt üzerinde, fakat önemli bir adım. Ar-Ge’ye sabırlı, düzenli ve uzun vadeli biryatırım gerekiyor. Araştırmacıları görüşlerine göre değil, liyakata göre seçeceksin ve en önemlisi rahat bırakacaksın. Bu topraklara uzun zamandır bilim yağmuru yağmadı. Toprak altında bekleyen çok tohum olmasına rağmen.