Güncelleme Tarihi:
Anastasiadis, 22 Eylül’de New York’ta verdiği mektupta, ilhak adımlarını şöyle sıraladı:
*Türkiye, FETÖ’cüleri Ada’dan kovmaya başladı.
*Kuzey Kıbrıs’taki Maronit köylerini yerleşime açtı.
*Kapalı Maraş’ın, Rum sakinlerinin dönüşüne izin vermeye hazırlanıyor.
*Denizaltından getirilen su hattına kablo ile elektrik getirilmesi projesini ekledi.
*Türk şirketlerine yatırım yapılması için arazi tahsis edilmesini sağlıyor.
*Cami sayısını artırıyor.
*Okullardaki kitaplar aracılığıyla, İslam toplumuna yol açan Türkiye eğitim sistemini getiriyor.
Rum lider, Türkiye’nin ilhak adımlarının yanısıra Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasındaki ilişkileri bozacak karar aldığını ileri sürdü. Bu kararlara şu örnekleri verdi:
*Kapalı Maraş yanındaki sahili sadece Kıbrıslı Türklerle Türkiyelilerin kullanımına açtı.
*Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına, işgal rejimi vatandaşlığı verilmesini hızlandırdı.
*Rumların, Kuzey Kıbrıs’ta dini ayin yapmasına engeller çıkarmaya başladı.
*Karpaz’daki Rum okuluna, bir grup Rum öğretmenin atanmasına izin vermedi.
*İşgal bölgelerinde saatlerin bir saat ileri alınmasını engelledi.
*Kapalı Maraş yakınında yeni geçiş noktası açılmasına, nöbetçi kulübesinin yerinin değiştirilmesine karşı çıkarak engel çıkardı.
RUM KESİMİNDE ‘MONACO ÖRNEĞİ’ TARTIŞMASI
Öte yandan, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun New York’ta bir düşünce kuruluşunda sarf ettiği, Türkiye ile Monaco modeli birleşme ve Rumlar adına doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz sondajları yapan gemilerin gerekirse vurulabileceği yönündeki sözleri Ada’da tartışmalara yol açtı. KKTC medyası, “Rum gemilerinin vurulabileceği” sözlerini birinci sayfalarına taşırken, Rum Dışişleri Bakanlığı, Ertuğruloğlu’nun Monaco örneğinden bağımsız, Türkiye’nin farklı adımlarla KKTC’yi ilhak etmeye çalıştığını ileri sürdü.
Rum Dışişleri Bakanı Yohannis Kasulidis, Kuzey Kıbrıs’ta son dönemde binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, KKTC vatandaşlığına alındığını, faaliyetteki 300 cami ile Kıbrıslı Türklerin laik yapısının bozulmaya çalışıldığını, Türkiye ile KKTC arasında imzalanan ekonomik protokollerle, mali ve hukuk yapısının Türkiye’ye bağlandığını ileri sürdü. Kasulidis, Türkiye’nin attığı bu adımlarla Kuzey Kıbrıs’ı ilhak etmeye çalıştığını savunarak yazılı şikayetlerini, AB ve BM başta olmak üzere Kıbrıs sorunuyla bağlantılı tüm ülkelere göndereceklerini duyurdu.
NE OLMUŞTU?
50 yıldır devam eden Kıbrıs müzakerelerinde, Monaco da dahil çok sayıda model gündeme geldi. Özellikle müzakerelerin donduğu ya da çöktüğü zamanlarda “KKTC’nin B planı” konuşuldu. Yıllar içinde önce Tayvan, ardından Kosova modelleri gündemde yer buldu.
Temmuz ayında İsviçre’de başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs müzakerelerinin ardından ise, Tayvan ve Kosova modellerinin yanısıra İngiltere ile Cebelitarık, Fransa ile Monaca ilişkisi konuşuldu. Her iki örnekte de KKTC’nin içişlerinde bağımsız olması, dışişleri ve savunma konularının Türkiye’ye bırakılması tartışıldı, ancak Türkiye ile, KKTC bu tartışmaların hayata geçmesi için herhangi bir adım atmadı.