Güncelleme Tarihi:
Diktatör Esad'ın burnunun dibine Haziran 2012'de keşif uçağı yolladık, düşürdüler...
15 ay sonra biz de onların helikopterini düşürdük, sevinir gibi olduk...
Ama "6 ay içinde devrilir" dediğimiz Esad hâlâ oradaydı. O konuştukça "Sus" demekle yetindik...
Başka çare kalmayınca Polat Alemdar'ı devreye soktuk, 'çuval'dan sonra Suriye krizini de Kurtlar Vadisi'nde çözdük...
Sonunda tribüne oturup Suriye içsavaşını maça çevirdik, muhalifler zafer kazandıkça coştuk...
Esad, kaybettiği yerleri geri aldıkça ağladık...
Ankara'da ağlamak gelenekselleştikçe Esad'ın kendine güveni geldi...
İktidarımız gibi, muhalefetimiz de Suriye'de olanları pek anlamadan ahkam kesiyordu aslında...
Biz böyle topyekûn şuursuzken, ABD Başkanı Obama ve diğer müttefiklerimiz önce bizi Suriye batağına doğru itti...
Sonra alkışlamaktan başka bir şey yapmadılar...
Ama Obama bir ara Suriye'yi vuracak gibi olunca gözlerimiz parladı...
Fakat vurmayıp Rusya ile anlaştı; biz yine tek başımıza, hüzünle, uzaktan izledik...
Ağustos 2012'de "100 bin mülteci kritik eşik" demiştik, Ekim 2013'te 600 bin mülteci ile başbaşa kaldık..
Ve Malatya'daki Suriyeli mültecilere dün Polat Alemdar'ın takım elbiseleri hediye edildi...
Aslında şu minik hatalarımız olmasa, dünya devleti bile olabilirdik, değil mi?