Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, Anadolu Ajansı'nın Suriye'deki kimyasal saldırıyla ilgili yayınladığı detaylarla ilgili soruları yanıtladı.
ABD KENDİ KİMYASAL RAPORUNU YAYIMLAYACAK
Davutoğlu, “Bizim açımızdan -ki bu tamamen milli istihbari bilgilerimiz ve kendi milli uzmanlarımızın değerlendirmeleridir- bu konuda atım vasıtaları ve atım mekanlarıyla bölgeler arasında açılar izler açısından bakıldığında şüphe bırakmayacak şekilde rejimin sorumluluğu” dedi.
Davutoğlu, kimyasal saldırının rejimin bizzat düzenli ordu birlikleri tarafından mı, yoksa rejim kontrolündeki Şebbihalar tarafından mı yapıldığının ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirterek, "Nihayetinde böyle bir vurgu söz konusu. Tamamıyla milli istihbari değerlendirmelerimizdir. Diğer istihbarat birimleriyle yapılan temaslarda da genel olarak bu konuda mutabakat olduğu görülüyor. Bundan sonra uluslararası topluma büyük sorumluluk düşüyor" diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, “Gerek görgü şahitleri, gerekse alandan gelen görüntüler, gerekse oradaki sağlık kurumları temsilcilerinden aldığımız bilgiler çok açık bir şekilde semptomlardan vefat edenlerin hiçbir yara ve kan izi olmadan doğrudan boğulma ve gaz etkisiyle vefat ettiklerini, yaralı olanlarda açık bir kimyasal saldırıya işaret ettiğini ortaya koyuyor" ifadesini kullandı.
Davutoğlu'nun açıklamalarından diğer satır başları şöyle:
- İki açıdan bunun rejim güçlerince yapıldığı ispatlanıyor. Birincisi, Doğu Guta ile atım yerleri arasındaki açılar, rejim kontrolündeki Kasyun Dağı'dan atıldığı bilgisini güçlendiriyor ve hatta ispatlıyor.
- İkincisi de atım vasıtaları. Bu bölgede sofistike imkana bir tek rejim sahip.
- Türkiye için "Savaş çağrısı yapıyor" demek haksız bir itham. Suriye'de savaşa son verecek uluslararası inisiyatif başlatılmalı.
- Bu Suriye-Türkiye arasında bir mesele değildir. Doğrudan Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili bir mesele. Bugünlerden korktuğumuz için iki yıldır uluslararası toplumu tepki vermeye çağırdık.
ŞU AN TEZKEREYE GEREK YOK
- Hem insanlık hem vicdan hem de Türkiye'nin güvenliği için çaba sarf ettik. Türkiye'nin güvenliği konusunda alınabilecek tedbirleri gözden geçirdik. Olabilecek gelişmelere hazırlıklı olabilmek için gerekli tedbirleri almak için kurumlarımız arasında koordinasyon sağlanacak ve kriz masası kurulacak. Benzer bir tedbiri, Libya'dan sonra vatandaşlarımızın tahliyesinde almıştık.
- Şu anda acil bir tezkere ihtiyacı görünmüyor. Bazı spekülasyonlar yapılıyor. Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hukuk devleti içinde kararların nasıl alınacağı da bellidir. Bu yüzden ortada hukuki bir boşluk söz konusu değildir.