Güncelleme Tarihi:
Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Brüksel'deki 13 saatlik toplantısı sonucunda 27 üyeli Birlik, Suriyeli muhaliflere uyguladığı silah ambargosunu kaldırdı.
AB üyelerinin çoğunluğu 31 Mayıs'ta süresi dolan Suriye'ye silah ambargosunu, muhalifler için hafifleterek uzatma taraftarı olsa da İngiltere ve Fransa'yı ikna edemedi.
Muhaliflerin silahlandırılmasından yana tavır alan Londra ve Paris'in kararlı tutumuyla ambargo 1 Haziran itibarıyla kalkarken, üye ülkeler Ağustos ayına kadar silah göndermeme taahhüdünde bulundu.
AB dışişleri bakanları, Suriye'ye silah sevkiyatının sadece "sivillerin korunması" amacıyla Suriyeli Muhalif ve Devrimci Güçler Milli Koalisyonu'na yapılmasında, silahların yanlış ellere geçme ihtimaline karşı gereken tedbirlerin alınmasında ve silah satışı lisanslarının tek tek çıkarılmasında uzlaştı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, kararı 1 Ağustos'tan önce gözden geçireceklerini söyledi.
DAVUTOĞLU ZORLADI
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, toplantıda verdiği mesajlarla ambargonun kalkmasında önemli rol oynadı.
Diplomatik kaynaklara göre Davutoğlu, konuşmasında, "Türkiye başından beri asla askeri seçenekleri desteklemedi ve daima siyasi ve barışçıl çözüm için çaba gösterdi. Fakat rejimin halkına karşı uyguladığı acımasız ve artan şiddet kampanyası buna imkan vermedi. Uluslararası toplum artık bu gidişata son vermelidir" dedi.
Ahmet Davutoğlu'nun, AB'li mevkidaşlarına, "Silah ambargosunu kaldırarak sahada askeri dengeleri değiştirmek için etnik ve mezhepsel temizlik dahil her yönteme başvuran rejime kuvvetli bir mesaj verin. Ambargonun kaldırılma kararı, soruna askeri yollardan çözüm istendiği anlamına gelmez. Aksine 'Cenevre 2' süreciyle yeniden ivme kazanan siyasi çözüm çabalarına psikolojik anlamda önemli bir destek verilmiş olur" tavsiyesinde bulunduğu öğrenildi.
Kaynaklara göre Davutoğlu, AB'nin de paylaştığı ortak evrensel değerler için hayati bir mücadele veren Suriye halkına bugün gerekli destek verilmezse ve bu onurlu halk zalim bir rejim karşısında kendini savunma hakkından dahi mahrum bırakılırsa durumun daha da kötüleşeceği ve gelecekte çok daha sert askeri tedbirlere başvurulmak zorunda kalınacağı uyarısında bulundu.