Güncelleme Tarihi:
TAVRIM ORTADA
Gazze ve yerleşimler konuları başta olmak üzere, İsrail’in politikalarına dönük eleştirilerim bilinmektedir. İsrail, Filistin’in devlet olma hakkını yok sayan bu yaklaşımlarını terk etmedikçe bu eleştirilerimin sürmesi de tabiidir.
Öte yandan, iki devletli çözüm çerçevesinde 1967 sınırları içinde, İsrail’i devlet olarak tanıdık ve tanıyoruz. Geçmişte, iki devletli çözüm doğrultusunda barışı sağlamak amacıyla birçok İsrail cumhurbaşkanını ve başbakanını ülkemizde ağırladığımız unutulmamalıdır. Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün de İsrail-Filistin ihtilafına iki devletli çözüm vizyonu temelinde adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunmasına yönelik tüm uluslararası ve bölgesel çabaları desteklemektedir. Antisemitizm’i açıkça kınayan çok sayıda konuşmam ise bu konudaki tavrımı ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Viyana’daki konuşmamın da arkasındayım.
BAHANESİZ BARIŞ SÜRECİ
(Barış sağlanmazsa ne olur?) Barış sürecinde yaşanan atalet sürdürülebilir nitelikte değildir. İsrail’in Filistin topraklarındaki işgali sona erip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kuruluncaya kadar, bu tür tırmanmaların tekrarlanmasının kaçınılmaz olacağını bir kez daha ispatlamıştır. Yapılması gereken, sürekli çeşitli bahaneler öne sürülerek ertelenen barış sürecinin derhal başlatılmasıdır.
AHLAKLA BAĞDAŞMAZ
(İran Esad’ı, ABD muhalifleri destekliyor. Bu işin sonucunu nasıl görüyorsunuz?) Suriye’de hepimizin gözü önünde bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye’deki gelişmeler karşısında farklı bakış açılarına sahip olmaları bir yere kadar doğal karşılanabilir. BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumun katliamlara kayıtsız kalmasının, Esad rejimine halen destek verenlerin olmasının bedelini, bizzat Suriye halkı ödüyor. Rejim, kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin halkı katletmeye devam ediyor. Evrensel değerlere bağlı olduğunu iddia eden hiçbir ülke Suriye halkını hedef alan bu şiddete göz yumamaz. Esad, elini kana bulamış, meşruiyetini de tümüyle yitirmiştir. Böyle bir rejime destek vermek, siyasi ahlak ve sorumlulukla bağdaştırılamaz. Bizim kanaatimiz budur.
HAYAL KIRIKLIĞI
(ROJ-TV) Danimarka’da ROJ TV hakkında 10 Ocak 2012 tarihinde alınan mahkeme kararı çok önemlidir. Bununla birlikte, kanalın yayın lisansının iptal edilmemesi bizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Davaya dair temyiz sürecini yakından izliyoruz. Bu süreç sonunda, terörizmle mücadele alanındaki ilgili uluslararası sözleşmelere ve yükümlülüklere uygun olarak gerekli kararın alınmasını bekliyoruz.
EV SAHİPLİĞİ YAKIŞMAZ
Terörle mücadele konusunda Avrupa’dan beklediğimiz desteği maalesef alamıyoruz. Türkiye’nin AB kriterleri çerçevesinde reform yapmasını isteyen AB ülkeleri, terörün reform sürecinin önünde ne kadar büyük bir sorun olduğunun galiba farkında değiller. Bundan ayrı olarak da terörle mücadele konusunda tam bir işbirliği içinde olmamız gerekir. Komşuluk, dostluk bunu gerektirir. Terör örgütünün hücrelerine ev sahipliği yapmak, Avrupa’nın demokrasi ve şeffaflık kriterleriyle bağdaşmaz.