Güncelleme Tarihi:
İsviçre’nin Cenevre kentinde 21 ülkeden 41 konuşmacının katıldığı üç günlük konferans sonunda, Doğu Türkistan adına Rabia Kadir, Dalay Lama liderliğinde Hindistan’ın Dharamsala bölgesinde kurulmuş olan Tibet Sürgün hükümeti parlamento başkanı ve sözcüsü PenpaTsering, İç Moğolistan Halk Partisi Başkanı Temsel Tu ve Çin Demokratik İnisiyatif Hareketi lideri YangJianli “Çin’e karşı ortak Muhalefet Cephesi”nin kurulduğunu ortak bildiriyle açıkladı.
“Çin’in yeni Liderliği: Doğu Türkistan, Tibet ve Güney Moğolistan insan hakları, demokrasiye ve özgürlüğe karşı tehditler” konulu konferansta, Doğu Türkistan adına, Dünya Uygur Kongresi Başkan Rabia Kadir'le birlikte Dolkun İsa, Asgar Can, Seyit Tümtürk, Ömer Kanat, Abdülreşit Turdiev, Hayrullah Efendigil, Prof. Erkin Ekrem, Prof. Ömer Kul, Doçent Dr. Erkin Emet ve Erkin Alptekin de hazır bulundu. Konferansın açılışı, Doğu Türkistan, Tibet ve Moğol Milli marşının okunması ile başladı.
Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir’in çağrısı üzerine ilk kez bir araya gelen ‘Uygur, Tibet, İç Moğolistan ve Demokrat Çin Hareketi temsilcileri tek bir cepheden hareket ederek daha güçlü olacakları konusunda görüş birliğine vardılar.“Farklı iç problemlerimiz vardır ve olacaktır ama onu ayrı yönetelim. Fakat Çin devletine karşı yapılacak uluslararası faaliyetleri ve eylemleri birlikte yapalım ve birlikte hareket edelim” denilen açıklamada, “Sözlü, yazılı ve görsel medya, internet, Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım ağlarından faydalanmak ve kullanmak, faaliyetlerimizi bu yollarla duyurmak faaliyetlerimizin baskı altındaki halklarımıza ve daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayacaktır” ifadesi kullanıldı.
Konferansta, Çin yönetimine, “Doğu Türkistan, Tibet, İç Moğolistan ve Çin Demokrat İnisiyatifi hareketinin ciddi olaylara, ayaklanma ve
çatışmalara başvurmaya kalkışması halinde bu hareketleri yönetmekte zorlanacağı’ uyarısı yapılırken şu görüşlere yer verildi:
“Bu hareket ve eylemler Çin’in komşularına ve Orta Asya’nın diğer devletlerine de yayılabilir ve yönetmesi son derece büyük bir krize dönüşebilir, bu uyarıyı son derece önemli Çin bilim adamları da yapmaktadır.”
Konferansa BM’de Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü (UNPO) Genel Sekreteri Marino Bundachin başta olmak üzere bazı ülke parlamenterleri ile dünyada baskı politikalarının uygulandığı 21 ülkeden 41 konuşmacı katıldı. Konferans sonrası kararı imzalayan dört lider ile Dalay Lama’nın yeğeni Khedrop Thondup Hürriyet’e açıklamalarda bulundu.
TANSİYON YÜKSELİYOR
Rabia Kadir: Çin’in insan haklarına riayet etmesini ve Doğu Türkistan’ın kendi kaderini kendi tayin etmesi hakkını talep ediyoruz. Çinlilerin siyaseti Doğu Türkistan Türklerini, Tibet halkını, İç Moğol halkını kültürel olarak tamamen asimile etmek üzerine kuruludur. Buna şiddetle karşıyız, bu halklar tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Biz barışçı yollarla Çin yöneticileriyle diyalog kurmak istiyoruz ama bu diyalogun bir neticeye ulaşması gerekiyor Geçmişte Tibet’le yapılan diyalog yedi yıl sürdüğü halde hiçbir netice vermediği için netice verecek bir diyalogdan yanayız diyoruz. Zira baskı uygulanan bu bölgelerde tansiyon her geçen gün giderek yükseliyor.
Khedrop Thondup: Bizim Çin’den istediğimiz öncelikle liderimiz Dalay Lama’nın tekrar Tibet’e dönmesini sağlamak ve diyalogu devam ettirmektir. Çin’in bizim problemlerimizi iyi anlaması ve ona göre davranmasını istiyoruz. Eğer Çin üzerinde ciddi bir baskı olmazsa konudaki politikalarını değiştirmek çok zordur. Bu baskının dışardan olduğu kadar içerden gelecek siyasi baskılarla olması gerekir. Tibet halkının istekleri iç ve dış baskı yollarıyla yerine getirilebilir.
DIŞARIDAN DA BASKI GEREKİYOR
İç Moğolistan Halk Partisi lideri Temsel Tu: Çin’den kültürümüzü devam ettirmek, kendi kaderimizi kendimiz belirlemek ve bizim gelenek ve göreneklerimize saygı gösterilmesini istiyoruz. Normalde çok barışçı bir halk olmamıza rağmen son zamanlarda baskı ve şiddet olayları artış göstermeye başladı, bu baskıların son bulması için içerdekilere dışardan da güçlü bir destek gelirse belki o zaman Çin hükümeti geri adım atabilir o nedenle Çin’e karşı kurulan bu ortak cephede yer alıyoruz.
Çin Demokratik İnisiyatifi Başkanı Yang Jianli: Bizim isteğimiz Çin’de demokrasinin uygulanmasıdır. Yani Çin’de demokratik bir sistemin tesisidir ama herkes gibi bizde biliyoruz ki bu rejimle çok zor. Bunu yaptırmak için içerde Çin halkının hak arama faaliyetlerini yoğunlaştırması dışardan da bizim baskı oluşturacak yollarla yönetimi buna zorlamamamızla gerçekleşir. Cenevre’de yaptığımız bu toplantı ile oluşturulan ortak cephe ile ancak bu baskı unsurunu oluşturabiliriz. Dikkat edin Çin’in baskısı sadece Çinli olmayan milletlere değil kendi halkına da baskı ve şiddet uyguluyor. Bunu siyasi baskı yollarıyla önlemek istiyoruz. Şiddete tamamen karşıyız, bu faaliyetleri demokratik hak ve özgürlükler için yapıyoruz. Bir Çinli olarak Çin yönetiminin bu milletlere ve kendi milletine yapmakta olduğu baskılardan büyük utanç duyuyorum. Çinli demokratlar olarak sayımız her geçen artıyor, hareketimizde çığ gibi büyüyor.
Tibet Parlamento Sözcüsü Penpa Tsering: Tibet halkının, kültürünü, dinini ve çevre koşullarını korumak için mücadele ediyoruz. Arzumuz daha geniş haklar elde edebilmektir. Çin’in nüfus transferine şiddetle karşıyız, bunun için Doğu Türkistan, Tibet ve iç Moğolistan’da devamlı nüfus transfer edip oradaki insanların bu büyük nüfus içinde eritilmesini kabul etmiyoruz. Çin’in artık gerçekleri görme zamanı gelmiştir. Bütün dünyayı yalanlarla daha fazla aldatamaz. Biz Tibet, Uygur ve Moğol milletleri olarak Çin topraklarının yüzde 50’sinde yaşıyoruz, üzerinde yaşadığımız bu topraklar bizim topraklar olduğu halde nasıl oluyor da baskı ve çeşitli politikalarla bizi yerlerimizden ederek ya da nüfus transferleriyle bizim topraklarımıza başkalarını yerleştiriyor, buna artık müsaade etmemek gerekir, o nedenle de bu ortak baskı cephesini oluşturduk.
Rabia Kadir konferans sonunda yaptığı açıklamada ayrıca, “Uluslararası kamuoyunu nasıl bilinçlendirebiliriz, dünyadaki önemli sivil toplum kuruluşlarını nasıl harekete geçirebiliriz, lobi çalışmalarımızda onlardan nasıl faydalanabiliriz bunlar üzerinde yoğunlaştık" diye konuştu.
Bu kuruluşların daha çok tek tek insan hakları ihlalleri ile uğraştıklarını belirten Kadir, "Grup ya da millet hakkını ele almadıkları için bir milletin dili yok olup gidiyor, bu bir kişiyi ilgilendiren bir mesele değil milletin tümünü ilgilendiriyor. Çinlilerin çok eskiden kalma tarihi siyaseti ‘Büyük Çin milleti yaratma’ politikasıdır. Buna göre nüfusun azalması için doğum kısıtlaması, dil, din, kültürel yasaklar, başka bölgelerden insan getirip yavaş yavaş nüfus transferi ile halkı karıştırma, asimile etmeye çalışma politikaları yer alıyor. Bütün bunları önlemek için Çin’e karşı bir cephe oluşturduk. Faaliyetlerimiz demokratik ve barışçı mücadele yöntemleriyle olacak, Uygur, Tibet, İç Moğol halkları davalarını şiddet yoluyla aramanın kendilerini haklı kılamayacağı konusunda kararlıdırlar. Yani birleşik cephe olarak şiddet olmadan Çin’e karşı hak arama mücadelesi yürüteceğiz” dedi.