Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu, Türkiye İş Kadınları Derneği'nin (TİKAD) “Dünya Kadınlar Haftası” dolayısıyla Conrad Otel'de düzenlediği toplantıya katıldı.
Salona, eşi Sare Davutoğlu ile gelen Bakan Davutoğlu, kadınlarla tek tek tokalaşarak gül verdi.
Davutoğlu, toplantında yaptığı konuşmada, his derinliğini ifade eden şeylerin kadınlarla özdeşleştirildiğini belirterek, “Uluslararası sistemde yumuşama, insani histe yoğunluk gerçekleştirmek istiyorsak kadınla özdeşleştirilen güzel duyguların oraya nüfuz etmesini sağlamak lazım” dedi.
Türk iş kadınları için bir erkeğe göre üç misli kahramanlığın söz konusu olduğunu ifade eden Davutoğlu, “İş erkeği, işini yapar ve evine geldiğinde dinlenmeyi hak görür. Ama iş kadını işini yapar, evine gelir başka işe başlar. Yetmez, bütün yükü üzerinde hisseder. Sare hanımın bir iş kadını olarak da günlük temposuna baktığımda, benimki kahramanlıksa onunki üç misli kahramanlık” diye konuştu.
Davutoğlu, Türkiye'deki iş kadınlarının çok daha zor şartlarda rekabet etmek zorunda kaldığını dile getirerek, Türk toplumunda anne, iş kadını, eş olmanın birbirini ikame etmemesi gereken, yan yana aynı tempoda sürdürülmesi gereken misyonlar olarak görüldüğünü anlattı.
Konuşmasında, yaşantısından bazı örnekler de veren Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Geleneksel değerlerimizden fedakarlık yapamayız. Bizi farklı kılan o değerlerdir. Aile yapımız çözüldüğünde en önemli güç kaynağını kaybederiz. Fedakarlığı kadınlardan bekliyoruz. Bunu bir haksızlık olarak görüyorum. Ama başka yolu var mı? Onu da zor görüyorum. Biz de fedakarlık yapmıyor muyuz? Bazen benim de yaptığım fedakarlıklar oluyor. Şimdi daha az yapıyorum ama gece 2'de ani bir doğum haberi olduğunda Sare hanıma, başdanışmanken bile bizzat götürürdüm. İçeride doğum olurken dışarıda ben kitap okuyordum...”
“Uluslararası ilişkilerin mahiyeti değişti”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, uluslararası ilişkilerin artık sadece savaş kararı alma ya da savaşma meselesi olmadığına işaret ederek, “Uluslararası ilişkilerin artık mahiyeti değişti. Devletler arası ilişkiler olmaktan da çıktı” dedi.
İnsanoğlunun var oluşunu tehdit eden unsurlara tedbir alınmaması durumunda siyasal var oluş olamayacağını belirten Davutoğlu, uluslararası politikada kadınların çok daha fazla ağırlığını hissettirmeleri gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu, “BM Genel Sekreteri bir hanım olsa bütün insanlığın annesi gibi düşünme kapasitesine daha fazla sahiptir. BM Genel Sekreteri erkek olsa bütün dünyaya nasıl nizam verip arkada ne kadar güzel onurlu bir isim bırakacağının hesabını yapabilir. Ancak kadın genel sekreter aynı zamanda arkada ne kadar merhamet yüklediğini de düşünür. Küresel bazda kadınların uluslararası sistem içinde daha fazla seslerinin çıkması daha şefkatli, daha merhametli, daha adaletli bir dünya için zaruret” diye konuştu.
Dünyadaki ekonomik ve siyasi krizlere de değinen Davutoğlu, herkesin Türkiye'den bir şeyler beklediğini söyledi.
“Son 10 yıldır büyük bir restorasyon yaşıyoruz”
Davutoğlu, Türkiye'de son 10 yıldır büyük bir restorasyon yaşandığını belirterek, bunun demokratikleşme, ekonomik ve dış politika restorasyonu olmak üzere üç ayağı olduğunu anlattı.
Bunların birbiriyle ayrışmaz şekilde bütünleştiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
“2011 yılında objektiflikle, özgürlükle seçim yapmasaydık, Orta Doğu'ya dönüp bu halkların demokratik hakları karşılansın diyebilir miydim? Ekonomi zayıf olsa bu kadar çok büyükelçiliği son 4 yılda açabilir miydik? Aktif dış politika olmamış olsaydı insanımızda bu kadar öz güven olur muydu? Türkiye'nin 10 yıl içinde yaptığı restorasyon, siyasi istikrarla bezenmiştir.”
Davutoğlu, bazen çok iddialı şeyler söylemelerinin, hedefler ortaya koymalarının tenkit edildiğini aktararak, “Öz güvenimiz yüksekse büyük başarılara imza atarız, değilse kimsenin yaşamayacağı bozgunları yaşarız” dedi.
İnsanların hareket etme kabiliyetinin artırılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Onun için vizeleri kaldırıyoruz. 64'e çıktı vizesiz seyahat edilebilen ülke sayısı. Dün Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı ile akşam yemeği yedim. 'Vizeler hala var, bizim için bir utanç vesilesi' dedim. 'Dedeleriniz Gelibolu'ya gelirken bize vize falan sormadılar. Pat diye bir baktık gelmişler. Şimdi siz bize niye vize soruyorsunuz?' dedim. Kaldıracağız vizeleri de Yeni Zelanda ile, karar aldık” diye konuştu.
Davutoğlu, üç unsurdan hiçbirinin aciliyet bakımından diğerinden geride kalması gereken bir durum olmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:
“Demokratikleşmeyi artırırken çözüm sürecinde, özellikle son dönem terör meselesi de dahil olmak üzere iç barışımızı, aidiyetimizi pekiştirirken aynı tempoda dış politikayı yürüteceğiz, aynı tempoda ekonomimizi ayağa kaldıracağız. Şöyle diyorlar mesela; 'Kıbrıs gibi bir konu varken niye Afrika ile ilgileniyorsunuz?' Kıbrıs gibi bir konu 50 yıldır var. İçerde bu kadar sıkıntımız var, kendi Kürt meselesini çözememiş Türkiye, Suriye, Mısır ile ilgileniyor? Aynı hastalığa benzer bu. Hastalığın yüzde 50'si bedeniyse yüzde 50'si de psikolojiktir. Son 10 yılda dış politikada yapmaya çalıştığımız esas şey, öz güvenimizi güçlendirmek. Milletin psikolojisini sürekli korku haliyle, sürekli tedirginlikle beslerseniz öyle gider.”
“Mültecilerle ilgili eleştirilerden büyük ızdırap hissediyorum”
Ahmet Davutoğlu, Suriye konusundan da bahsederek, “Suriye bağlamında o kadar çok eleştiriye maruz kaldı ki... Bunlar doğaldır demokratik ortamda. Ancak siyasi konularda bile eleştiriyi anlayabilirim ama mülteciler konusunda eleştirildiğinde büyük ızdırap hissediyorum” diye konuştu.
Kamplarla ilgili bilgi veren Davutoğlu, “Bu mülteciler bizim gibi insan, bunun ötesinde akrabalarımız. Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Hristiyan olsun hiç önemli değil. Yapılanlar bize 600 milyon dolara mal oldu ama emin olun o bebekler, o anneler, nesiller boyu bunu anlatacak. 600 milyon doları inşallah onların da duaları, bereketiyle bu millet tekrar kazanır. Ancak bu insanlar sınırın diğer tarafında kalmış olsaydı, torunlarımıza anlatacağımız başarı hikayesini bırakın, yüzlerine bakamayacak utanç yaşardık” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, Avrupa'daki her meseleyle ilgili olduklarını dile getirerek, Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğunu ve kimsenin bu anlamda bir dışlama yapamayacağını kaydetti.
Bakan Davutoğlu, “Türkiye'de de dünyada da hızlı tarihi değişim sürecinde kadınların çok daha fazla iş dünyasına, çok daha fazla uluslararası ilişkiler alanına girmesi lazım” dedi.