Güncelleme Tarihi:
Bu soruyu Türkiye’de Latin Amerika’daki sosyalist halk hareketleri üzerine belgesel niteliğindeki kitapları ve filmleriyle tanınan, konunun uzmanı Metin Yeğin’e sorduk.
Chavez uzun süredir hasta olduğu için ölümünün de beklenen bir durum olduğunu hatırlatan Yeğin, “Ben daha iki ay önce Venezüella’dayken bu soru sık sık soruluyordu: Chavez ölürse ne olacak? O sırada konuştuğum halk hareketleri şunu diyordu: 1989’da isyan olduğunda Chavez yoktu, o isyandan sonra çıktı. Chavez devrimin babası değil evladıdır. Chavez ölürse yerine birçok evlat çıkar ve devrimi sürdürür” dedi.
‘OTOBÜS ŞOFÖRÜ’ KOLTUĞU DOLDURABİLECEK Mİ?
Peki, ama Latin Amerika lider kültünün gücüyle akıllarda yer etmiş bir siyasi kültür. Chavez’in kendisine varis olarak seçtiği, otobüs şoförlüğünden başkan yardımcılığına inanılmaz hikayesiyle dünyayı konuşturan eski sendikacı Maduro, efsane liderin boşluğunu doldurabilecek mi?
Yeğin’e göre, “Uzun vadede evet”. Zaten Bolivarcı iktidar için asıl tehlike de Maduro’nun Chavez’den kalan boşluğu dolduramaması değil, iktidarın içindeki ittifakların herhangi birinin bütünden kopması. Ancak özellikle ABD’den gelecek “saldırılar” ittifakın bağlarının kopuşuna değil, güçlenmesine neden olacak. Bu da Maduro için en az iki yıllık bir avans anlamına geliyor.
SADECE VENEZÜELLA’NIN LİDERİ DEĞİLDİ
Yeğin’in dikkat çektiği önemli bir nokta daha var. O da Chavez’in uluslararası alandaki etkisinin aslında ülkesindekinden bile büyük olması. Bu etkinin iki hatta belki de üç ayağı var.
Birincisi, Chavez sadece Venezüella’nın değil aslında tüm Latin Amerika’nın lideriydi: “Nikaragua’da Honduras’ta sağcı siyasetçiler seçim propagandalarını Chavez’e karşı yapardı. Maduro asıl bunu üstlenebilir mi bunu sormak lazım.”
İkincisi ve daha önemlisi Chavez’in sık sık göz ardı edilen ekonomik etkisi: “Chavez, OPEC’i yeniden yarattı. Bugün benzin fiyatlarının bu noktada olmasının nedeni Chavez’in OPEC’i diriltmesidir. ALCA’yı çökertti, onun yerine MERCOSUR devreye girdi. Böylece Chavez kapitalizmin yaşadığı krizi en az beş yıl öne çekti.”
Son olarak Chavez’in İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad gibi liderlerle olan yakın dostluğu ve bu liderlere verdiği güçlü desteği göz önünde bulundurulduğunda kolunun Ortadoğu’ya bile uzandığını söylemek yanlış olmaz herhalde.
DİKTATÖR MÜ KAHRAMAN MI?
Türkiye dahil dünyanın dört bir yanında bu kadar sevilen bir liderin aynı zamanda diktatörlük suçlamalarıyla da karşılaşması da dikkat çekici. Yeğin’e göre bu suçlamaların kaynağında cehalet yatıyor.
“Chavez’in yaptıklarına diktatörlük diyenler Venezüella’da olan ancak İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da olamayacak bir şey göstersin bana” diyen Yeğin, “Bana kızıl gömlek giydi diye diktatör olarak tanımlanıyor gibi geliyor” diye konuştu ve bir örnek verdi:
“2000’de Chavez’e karşı bir darbe düzenlendi. Bir televizyon istasyonu manipülatif bir haber yapmıştı Chavezciler hakkında. Bir köprünün tepesindeki Chavezcilerin aşağıda yürüyüş yapan sağcı muhalefete ateş açtığını bildirmişti. Ancak o görüntüye geniş açıdan baktığınızda köprünün altından kimsenin geçmediğini görüyordunuz, hatta muhalefet hiç orada yürüyüş yapmamıştı. Darbenin olduğu gün generallere soruldu, onlar da itiraf ettiler haberin düzmece olduğunu. Chavez iktidara geri dönünce bu kanalı kapatmadı. Sadece olaydan altı yıl sonra kanalın yayın lisansı yenilenmedi. Bu Batı basınında ‘Chavez basına darbe yaptı’ olarak nitelendirildi. 500 yıl önceyi konu edinen dizilerin bile eleştirildiği bir ülkede böyle bir durum komik geliyor bana.”
Sevin TURAN
seturan@hurriyet.com.tr