Güncelleme Tarihi:
“AB, 60 yılı aşkın bir süredir barış, uzlaşma, demokrasi ve insan haklarının ilerlemesine yaptığı katkılardan dolayı bugün bu ödülü alıyor. Birlik’in karşı karşıya bulunduğu ekonomik güçlükler göz önüne alındığında bu ödül kimilerini şaşırtabilir, ancak bu bir yanılgı olur.
TÜRKİYE’YE KAPI AÇIK
‘Farklılık içinde birlik’ sloganından da anlaşılacağı üzere, AB’nin ‘kimliği’ kökenini çeşitli miraslardan, kültürlerden, dillerden ve birçok gelenekten almaktadır. AB’nin ilk büyük başarısı, bu çeşitliliği - geçmişte olduğu gibi – zayıflık ve bölünme nedeni olarak değil, aksine gücünün ve birliğinin temel bir bileşeni olarak kullanmak olmuştur. Bu başarı, insan onuruna saygı, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını referans alan Üye Devletleri bir arada tutan uzlaşma ruhuyla mümkün olmuştur. İç zorluklara, küresel ekonomik durgunluğa ve finansal krize rağmen, AB Batı Balkanlar’dan İzlanda’ya ve Türkiye’ye kadar katılmak isteyen başka ülkelere kapısını açık tutmaktadır.
SIRA ARTIK GENÇLERDE
Bendeniz, 60 yıl kadar önce Jean Monnet ile çalışarak bugünkü AB’nin temelini atan Kömür Çelik Antlaşması müzakerelerine katılmış bir kişinin oğlu olarak kendimi şanslı addediyorum. Bu ödül hepimizindir. Bu maceranın sürdürülmesini sağlama sırası artık genç kuşakta.
Bugün Türkiye vatandaşlarını gurur, sorumluluk ve esin duygularımızı paylaşmaya davet ediyorum. Müreffeh ve kendisiyle barışık, bölgesel istikrarı güçlendiren, iklim değişikliği, yoksullukla mücadele, insan haklarının geliştirilmesi ve nükleer güvenliğin arttırılması gibi çeşitli alanlarda küresel sorumluluklarını üstlenen birleşik bir Avrupa’nın inşasını sürdürmemizin ortak çıkarımız olduğunu idrake davet ediyorum.
ORTAK KADER, ORTAK HAYAL
Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün de 1 Ekim’de ifade ettiği üzere, AB’ye üyelik perspektifi Türkiye’nin kendi reformlarına, son on yılda gerçekleşen etkileyici değişimlere ivme kazandırmıştır. Bu çerçevede, Başbakan, AB Bakanı ve diğer yetkililerin, Türkiye ve AB’nin birbirleri için vazgeçilmez oldukları ve ortak menfaatlerin ve hızla değişen küresel dinamiklerin Türkiye-AB entegrasyonunu daha da önemli hale getirdiği yönündeki açıklamalarına katılıyorum. Türkiye ile AB’nin ortak bir kader paylaştıklarına inanıyorum. Uluslararası İnsan Hakları Gününü de kutladığımız bugünün hep birlikte keyfini çıkaralım ve hayal kurmaya devam edelim. Birlikte, ortak hayalimizi gerçeğe dönüştürebiliriz.”