Güncelleme Tarihi:
Sürpriz Katar ziyaretinin ardından, Pazartesi sabahı 9. Türk-İtalyan Forumu'na katılmak üzere İtalya'nın başkenti Roma'ya geçen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, burada ilk olarak Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano'yu ziyaret etti. Bakan Davutoğlu daha sonra Katoliklerin merkezi Vatikan'a geçerek, buradaki meslektaşı Başpiskopos Dominique Mamberti ile görüştü. Bir saatlik görüşmede, Suriye ve Lübnan başta olmak üzere Ortadoğu'daki gelişmeler, Vatikan Devleti ve Türkiye arasındaki ilişkiler ile Vatikan Arşivleri ve Kütüphanesi'nde bulunan Türkiye'yle alakalı doküman ve eserlerin konu edildiği belirtildi.
Davutoğlu daha sonra İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi'yle, devlet konuk evi olan Villa Madama'da bir çalışma yemeği yedi. İki bakan yemeğin ardından basın mensuplarının karşısına geçerek, görüşmelerine ilişkin bilgi verdi ve soruları cevaplandırdı.
SURİYE'YE AÇIK NOTA VERDİK
Bir gazetecinin, Ceylanpınar yakınlarında yaşanan sıcak gelişmelere ve Suriye jetlerinin Türk hava sahasını ihlal ettiği iddiasına ilişkin sorusuna Davutoğlu, "Suriye yönetiminin bu sivil, meskun alanlara yaptığı bu hava saldırıları, nasıl bir rejimle karşı karşıya olduğumuzu açıkça gösteriyor. Hala Suriye yönetimini mazur göstermek isteyenlerin, belki de görmek zorunda oldukları ilk tablo bu. Suriye uçakları, Rasulayn'da sivil asker hiçbir ayrım gözetmeden bombalar yağdırmışlardır. Orada büyük bir katliam yapacak şekilde, meskun alanda hava bombardımanı yaptılar" şeklinde yanıt verdi.
Hala uluslararası toplumun bu saldırılara karşı sessiz kalmasının insanlık vicdanını zedelediğini ifade eden Davutoğlu, “Suriye rejimine artık net ve açık bir mesajın verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Türkiye hava sahası fiilen ihlal edilmemiş bile olsa -ki ihlal edilmedi- ama Türkiye hava sahasına çok yakın yerlerde bu bombardımanın sürüyor olması, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eder nitelik taşımaktadır. Bir ihlal olmuş olsa tabii mukabelesini görürlerdi. Biz bu sefer hem Suriye rejimine tekrar açık bir nota verdik hem de bu konuyu BM Güvenlik Konseyi ve NATO'ya rapor ettik" diye konuştu.
BİR ESAD REJİMİ BİR DE BM SORUMLU
Bu yaşananların birinci sorumlusunun Esad rejimi olduğunu dile getiren Davutoğlu, “İkinci sorumlusu ise BM Güvenlik Konseyi ataletidir. Bu atalet devam ettiği sürece Suriye rejimi pervasızlığına kılıf bulmakta ve bu saldırılarına devam etmektedir. Herkesin artık bu konudaki açık ve net tutumunu ortaya koymasının vakti gelmiştir" dedi.
SURİYE'DE ETNİK VE DİNİ DEĞİL, ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VARDIR
Suriyeli muhaliflerin Pazar günü Doha'da ortak bir ittifaka vardığını vurgulayan Davutoğlu, bu konuda artık uluslararası toplumun üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizerek, “Şu ana kadar sanki Suriye muhalefetinin çok bölünmüş olduğu, alanda mücadele edenlerle dışarıda siyasi muhalefet edenlerle bir irtibatsızlık olduğu gibi bir kanaat yaygınlaşmıştı. Dün ilgili bütün taraflarla oluşan muhalefet psikolojik bir güven oluşturmuştur. Hem alandaki Suriye halkına hem uluslararası topluma Suriye muhalefetinin tek bir masa etrafında bir perspektifle bir araya geldiğini göstermiştir. Şu anda her alandaki ve Suriye konusundaki hiçbir grup dışlanmamıştır" dedi.
“Suriye Ulusal Konseyi'nin başına çok değerli Hıristiyan kökenli George Sapra'nın gelmesi, dini tolerans bakımından nasıl kapsayıcı bir tutum sergilendiğini açıkça gösteriyor" diyen Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine Bütün Suriye'nin saygı duyduğu Muaz El Hatip'in Suriye Ulusal Koalisyonu'nun başına gelmesi de bu meselenin dini mezhebi ya da etnik ayrımlar üzerinde değil, bir özgürlük mücadelesi olduğunu dünyaya göstermiştir. Dün yapılan anlaşma ve ortak demeçler, açıklamalar ile aslında yeni bir Suriye, yani Esad sonrası ne olacak, kaos mu olur kuşkularına dayanarak, Esad rejiminin sürmesini neredeyse mazur gösterenlere karşı bu Suriye muhalefeti, yeni Suriye'nin ne olacağı konusunda da açık bir tutum sergilemiştir. Bu Suriye, demokratik, hukuk üstünlüğünün egemen olduğu, bütün etnik mezhebi gruplara açık özgürlükçü bir Suriye olacak."
Bakan Terzi de, Türk meslektaşına destek vererek, Doha'daki ittifakın çok önemli olduğunu, Suriye'ye herhangi bir askeri müdahalenin düşünülmediğini belirtti.
TÜRKİYE İSRAİL İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE DEĞİLDİR
İsrail'in Suriye'ye direkt müdahalesiyle ilgili “Türkiye, İsrail ile birlikte mi hareket ediyor" yönündeki bir soruyu da cevaplayan Davutoğlu, “Bu güvensizlik ortamı bütün bölgeyi, bütün sınırları etkiliyor. Türkiye bu konularda İsrail'le herhangi bir ittifak içerisinde değildir. Her ülke kendi güvenlik risklerine göre planlamaları yapar. Golan Tepeleri de işgal edilmiş topraklardır. Ümit ederiz orada tansiyon daha fazla yükselmez orada. Bütün diğer sınır boyları gibi ama sanki İsrail toprağına bir ihlal varmış gibi yansıtılması da çok doğru değil. Bu konuda herkesin dikkat içerisinde olması lazım. Öncelikle Suriye halkının iradesinin tecelli etmesi lazım. Bu şansı Suriye halkı buluncaya kadar da bölgenin istikrara kavuşması güç görünüyor. Herkesin öncelikle Suriye halkının bu iradesinin tecelli edeceği siyasal şartların sağlanması yönünde çalışması gerekir" diye konuştu.
Öte yandan, İtalyan Bakan, Türkiye'nin AB'ye girişine yönelik desteğini yinelerken, vize muafiyeti konusunda her türlü desteği verdiklerini ve vereceklerini dile getirdi.