Güncelleme Tarihi:
New York'taki Yabancı Basın Merkezi'nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gordon, “Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton arasındaki görüşmede, ABD'nin, terör örgütü PKK ile mücadelede Türkiye'ye askeri desteğini artırması, insansız hava aracı satışı konusu ele alındı mı?” şeklindeki soru üzerine, görüşmenin nispeten kısa sürmesi nedeniyle iki ülkeyi ilgilendiren bazı konuların ele alınamadığını belirtti.
Ancak, Clinton'ın Bakan Davutoğlu ile, ABD Başkanı Barack Obama'nın da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile sıkça görüşme fırsatı bulduğuna, daha 10 gün önce Obama ile Erdoğan'ın görüştüğüne dikkati çeken Gordon, konuşacak konular listesinin geri kalanını ele almada daha çok sayıda fırsatın olacağını dile getirdi.
Gordon, Davutoğlu-Clinton görüşmesinde, askeri yardımlar ya da insansız hava aracı konularının gündeme gelmediğini ifade ederek, “Bildiğiniz gibi, ABD, PKK sorununda Türkiye'nin güçlü bir şekilde yanında yer almaktadır. PKK sorunu sadece Türkiye için değil, bizim için de bir sorun. PKK'yı, mücadele edilmesi gereken bir terör örgütü olarak görüyoruz ve PKK tehdidine karşı Türkiye'ye destek vermede, Türkiye ile çok yakın çalışıyoruz” diye konuştu.
Bir gazetecinin, “ABD, İranlıları uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlamada Türkiye için bir rol öngörüyor mu?” sorusu üzerine de Gordon, İran konusunun, coğrafi konumu gereği Türkiye'yi haliyle yakından ilgilendirdiğine işaret ederek, “Odak noktamız gayet net. Diplomasimizin iki kulvarı var. P5+1, İran ile nükleer görüşmeler için doğru çatı. İran'ın birleşik bir uluslararası sesi duymasının önemli olduğunu düşünüyoruz ve BM Güvenlik Konseyi adına P5+1, İran'ın duyması gereken doğru ses” dedi.
KIBRIS SORUNU
Gordon, Kıbrıs Rum kesimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli ile yaptığı görüşmenin içeriğine dair bir soru üzerine de görüşmede, Kıbrıs müzakerelerinde şu ana kadar ilerleme sağlanamamasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdiğini bildirdi.
Son birkaç yılda, özellikle de Kıbrıslı Türk ve Rum liderler arasında doğrudan görüşme süreci başladığında, çözümün sağlanabileceğine dair bir miktar umudun olduğunu ifade eden Gordon, şöyle devam etti:
“Dürüst olmak gerekirse, belki de Rum kesiminde yapılacak seçimler nedeniyle, bu süreç durmuş durumda. Ancak (görüşmede), sürecin devam ettirilmesi için ABD'nin elinden gelen yardımı yapmaya hazır olduğunun bir kez daha altını çizdim. Umarım seçimlere kadar beklemek zorunda kalmaz. Ama öyle olursa, o noktada, iki tarafın da çok net çıkarına olacak çözümü desteklemek için tekrar hazır olacağız. Bunun iki taraf için de ne kadar 'kazan-kazan' durumu yaratacağını söylememe herhalde gerek yok”.
Gordon, bir soru üzerine, Türk tarafıyla Rumlar arasında enerji konusundaki anlaşmazlığı da görüşmede ele aldıklarını belirterek, bu alanın da iki taraf için “kazan-kazan” kategorisinde olduğunu söyledi.
ABD'nin, Rum kesiminin “münhasır ekonomik bölge” hakkını desteklediğini yineleyen Gordon, bir Amerikan şirketinin adanın açıklarında enerji kaynaklarını geliştirmek için Rumlarla çalıştığını hatırlattı.
Gordon, bu kaynakların adadaki iki topluma da yarar sağlaması gerektiğini ve bunu yapmanın en iyi yolunun kapsamlı bir çözümden geçtiğini kaydetti.
Bu çözüm sağlandığı takdirde, iki tarafın da bundan yarar göreceğini ifade eden Gordon, “Eğer gerçekten gelecek için olumlu bir vizyon istiyorsanız, bu kaynakların geliştirildiğini ve hatta bir boru hattıyla Türkiye'ye ihraç edildiğini, böylece Türkiye'nin de bundan yarar sağlayacağını hayal edebilirsiniz. Dolayısıyla ada için sahip olduğumuz vizyon bu; herkesin yarar sağlayacağı kapsamlı bir çözüm” diye konuştu.