Güncelleme Tarihi:
AntlaÅŸma'nın ünlü 5'inci maddesi, nispeten kısa olmasına karşın genel anlaşıldığı biçiminden çok daha karmaşık:Â
"Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası'nın 51'inci Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.
Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliÄŸi saÄŸlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektifr."Â
Twitter'da mesaj atan bazı yorumcular, söz konusu olayın Avrupa'da vuku bulmadığı ve bir NATO üyesinin topraklarına deÄŸil bir uçağının hedef alındığı gerekçeleriyle 5'inci Madde'nin iÅŸletilemeyeceÄŸini öne sürüyor. Ancak 6'ncı Madde, her iki gerekçeyi de geçersiz kılıyor:Â
"Madde 5 açısından, Taraflardan bir ya da daha çoÄŸuna karÅŸ silahlı saldırı, aÅŸağıdakileri de kapsar:Â
- Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki topraklarına Fransa'nın Cezayir Bölgesine (2) Türkiye topraklarına veya Taraflardan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde yer alan adalara yapılan silahlı saldırı;
- Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan ya da AntlaÅŸma'nın yürürlüğe girdiÄŸi tarihte Taraflardan herhangi birinin iÅŸgal kuvvetlerinin üslenrniÅŸ bulunduÄŸu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz'de, ya da Yengeç Dönencesi'nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı."Â
Burada uçak, 5'inci maddenin iÅŸletilmesini önünü açacak bir neden olarak uçak unsurundan açık bir ÅŸekilde bahsediliyor. Ve Türkiye etrafındaki bölge de Yunanistan ve Türkiye'nin katılımına iliÅŸkin 1951 tarihli Protokolle yapılan deÄŸiÅŸiklik sonucu orijinal anlaÅŸmaya dahil edildi. Aslında, Ä°ttifak'ın en temel taahhüdü olan 5'inci Madde ÅŸemsiyesinin altına girmemiÅŸ olsaydı, NATO üyeliÄŸi Türkiye'ye çok da bir fayda saÄŸlamamış olacaktı.Â
Bununla birlikte, bu olaya verilecek yanıtın, 5'inci Madde kapsamından çıkarak kilit sözcük ise "saldırı". Türkiye, özellikle ortamın gergin olduÄŸu bir dönemde Suriye ile ortak sınırında hasmane bir tutum sergilemiÅŸ ve Suriye hava sahasını ihlal etmiÅŸtir. Her ne kadar uçağın vurularak düşürülmesi aşırı bir tepki olsa da, Esad rejimi bunun "bir saldırı" olmadığını söylemiÅŸtir.Â
Sonuçta bunun tanımlanması da ABD Anayasası'nda üst düzey bir devlet görevlisinin azledilmsi için konulan "ağır suç ve kabahat" işleme eşiğinin belirlenmesinde olduğu gibi, kanaate dayalı bir karar. İlkinde bu kararı Temsilciler Meclisi, ikincisinde de ise Kuzey Atlantik Konseyi (KAK) alıyor.
Ancak, KAK'ın bu olayı "bir saldırı" olarak nitelendireceÄŸine ikna olmak güç. Öncelikle, 5'inci maddede verilecek yanıtın "BM Yasası'nın 51'inci Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkı" çerçevesinde olması gerektiÄŸi beyan ediliyor. Suriye'nin savunma amaçlı bu aşırı hasmane yaklaşımı, özellikle de bir defaya mahsus olduÄŸu göz önüne alındığında, saldırı olarak nitelendirilebilecek gibi görünmüyor. Türk pilotlarının, kendilerini korumak için öldürücü güç kullanma hakları baki kalmakla birlikte bu durumda Türkiye'nin ve hatta NATO müttefiklerinin bir misilleme de bulunmaları da BM Åžartı'nın ihlali anlamına gelir.Â
Ä°kinci olarak, BM Åžartı'nın 51'inci Maddesi'ne atıfta bulunan 5'inci Madde'de güç kullanımının amacı, "Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliÄŸi saÄŸlamak ve korumak" olarak tanımlanıyor. Olayın halihazırda sona ermiÅŸ olması ve Suriye'nin de benzer bir adım atma olasılığının çok düşük olması nedeniyle zaten güvenlik saÄŸlanmış bulunuyor. Â
Bir baÅŸka yanlış anlama da 5'inci Madde kapsamında yapılacak bir saldırının, otomatik olarak tüm NATO üyelerinin birlikte askeri eyleme geçmesi anlamına geldiÄŸi yönünde. Esasında KAK'ın 5'inci Madde'nin iÅŸletilmesine karar vermesi ilk adım. Nasıl bir yanıtın verileceÄŸi ise bundan sonra belli olur. Tüm saldırılar eÅŸit deÄŸildir. Â
5'inci Madde, Kuzey Atlantik AntlaÅŸması'nın imzalandığı 1949'dan bu yana yürürlükte bulunuyor. Bugüne kadar da Afganistan'dan gelen el Kaide'nin ABD'ye terör saldırısı düzenlemesinin ardından yalnızca bir kez iÅŸletildi. O zaman da bile Müttefiklerin yanıtı temkinliydi:Â
"Bu kapsamda, 5'inci Madde iÅŸletilmiÅŸtir ancak ABD'ye yönelik bu saldırının dışarıdan yönetilip yönetilmediÄŸine iliÅŸkin kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu tarz bir hükme varılması durumunda her bir Ä°ttifak üyesi ne tarz bir yardım verebileceÄŸini deÄŸerlendirmelidir. Pratikte ise Müttefikler arasında istiÅŸareler olacaktır. NATO tarafından toplu bir eyleme geçilmesine iliÅŸkin karar Kuzey Atlantik Konseyi tarafından alınacaktır. ABD, BM Åžartı altındaki hak ve yükümlülüklerine uygun olarak, kendi başına adımlar atabilir.Â
Müttefikler, bu duruma karşı yanıt vermede gerekli gördükleri her türlü yardımı saÄŸlayabilirler. Bu yardım illa askeri olmak zorunda deÄŸildir ve her bir ülkenin elindeki kaynaklara baÄŸlıdır. Her üye, esas amacın 'Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliÄŸi saÄŸlamak ve korumak' olduÄŸu noktasından hareketle nasıl katkıda bulunabileceÄŸini deÄŸerlendirir ve diÄŸer üyelerle istiÅŸare eder."Â
Suriye konusunda ise elbette bu olay yoktan yere çıkmadı. Bir yılı aşkın bir süredir tansiyon yüksek seyrediyor. Bugüne kadar uluslararası alandan bir dizi kınama ve BM'den de çok sayıda karar çıktı. Bu seslere NATO ülkelerinin büyük bir bölümü de katıldı.
Bununla birlikte, Rusya ve Çin'in vetolarından dolayı Güvenlik Konseyi de harekete geçemedi. Ve NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen de defalarca NATO'nun Libya'dakine benzer bir şekilde Suriye'ye müdahale etmek gibi bir niyeti olmadığını beyan etti.
Aynen Libya olayında olduÄŸu gibi Batı'nın Suriye'ye müdahale etmesini de doÄŸru bulmuyorum. Ayrıca yaÅŸanan bu son olayın herhangi bir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtireceÄŸini de düşünmüyorum. Elbette, müdahale için çoÄŸu sivil 20 bin civarında Suriyeli'nin hayatını kaybetmesi, olmaması gerektiÄŸi bir yerde uçan tek bir savaÅŸ jetinin düşürülmesinden daha güçlü bir zemin oluÅŸturuyor.Â
Yine de elimizdeki olgular ışığında bir ÅŸeyin deÄŸiÅŸmediÄŸini net ÅŸekilde görebiliyoruz: BeÅŸar Esad'ın elinde hala güçlü ve kendisine sadık bir ordu var ve muhalefet de paramparça durumda. Dolayısıyla NATO'nun yapabileceÄŸi askeri bir eylem, Cuma sabahına göre daha cazip durumda deÄŸil.Â
Dahası, olayın ardından Esad yönetimi durumu ustaca idare etti. Her ne kadar görevde kalmak için ne yapması gerekiyorsa yapacak durumda olsa da NATO ve Türkiye ile herhangi bir savaÅŸa girmek istemediÄŸi de açık.Â
NATO'nun bu ÅŸartlar altında yeni bir savaÅŸa baÅŸlamaya karar vereceÄŸini düşünmek çok da inandırıcı deÄŸil.Â
* Joyner, ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantic Council’in yayın koordinatörü.