Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetiyle Türkiye’ye gelen ve Ankara’daki temaslarının ardından İstanbul’a geçen Başkan Yardımcısı Şi’ye, 58 Çin şirketinden 100 temsilci eşlik etti. Buna bir de Türkiyeli yetkilileri, iş adamlarını, akademisyenleri ve gazetecileri eklediğimizde Hilton Convention Center’ın büyük salonu tıklım tıklımdı.
Çinlilerin, her gittikleri yerde uyguladıkları, “Kendi insanlarımızın güvenliğini kendimiz sağlarız” prensibi foruma yoğun güvenlik önlemleri olarak yansıdı. Bu güvenlik önlemlerinin kalabalıkla bir araya gelmesi de özellikle girişte sıkıntılara neden oldu.
Herkesin salona alınması uzun sürdüğünden gecikmeler de yaşandı. Sabah 09.00’da başlayacağı duyurulan konuşmalar 09.50’ye kadar başlamadı. Ancak bir buçuk saat zaman ayrılan ilk oturum 40 dakikada tamamlanınca programa yetişmek mümkün oldu.
Şi, salona Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’la birlikte, marşlar eşliğinde girdi. Salondakiler, üçlüyü ayakta ve alkışlarla karşıladı.
Bakan Çağlayan Şi’ye teşekkür ederek başladığı konuşmasında, bu üç günlük ziyaret sırasında atılacak 1,4 milyar dolar değerindeki imzalarla Türkiye ve Çin arasındaki işbirliğinin somutlaşacağını söyledi.
Ancak Çağlayan bir konudaki rahatsızlığını da dile getirmeyi ihmal etmedi. Ekonomi Bakanı, Türkiye’nin Çin’den ithalatı ile Çin’e ihracatı arasında çok büyük bir dengesizlik olduğunu ifade ederek, “Bu biraz tek taraflı aşka benziyor, bizi mutlu etmiyor” diye konuştu.
Aslına bakılırsa sadece Çağlayan değil, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve Türk Çin İşadamları ve Sanayiciler Derneği Başkanı Murat Sungurlu da aynı meseleye vurgu yaptı:
"Türkiye, Çin’den yılda 22 milyar dolar civarında işlenmiş mal alıyor, karşılığında yapılan satış 3 milyar doları bile bulmuyor. Özetle, ticaret hacmi büyüyor ama Türkiye’nin ticaret açığı artıyor."
Şi de konuşmasında aynı noktaya değinirken, Türkiye’nin rahatsızlıklarına bir nevi yanıt vermiş oldu. Çin’in böyle dengesiz bir ilişki istemediğinin ve “karşılıklı yarara dayalı işbirliği” prensibinin altını çizen Şi, bu durumun önüne geçebilmek için Türkiye’den gelen yatırımcılara fuarlarda indirimli stand fırsatı gibi kolaylıklar sağladıklarını ifade etti.
Türkiye-Çin işbirliğinde potansiyelin tam anlamıyla kullanılamıyor olması da konuşmalarda da ortak tema olarak öne çıktı.
Çağlayan, Çin’in yabancı yatırımlarından Türkiye’nin çok az pay alabildiğini, “Çin, dünyaya yatırım yaptı ama Türkiye’de cimri kaldı” sözleriyle ifade etti. Ekonomi Bakanı özellikle dünya lideri olan Çinli müteahhitleri Kanal İstanbul ve Üçüncü Boğaz Köprüsü projelerine katılmaya davet etti.
Geçen yıl Türkiye’ye gelen 30 milyon turist içinden sadece 100 binin Çin’den geliyor olması da bu alanda yapılabilecek çok şey olduğunun işareti olarak gösterildi.
İki ülke yetkililerinin de hemfikir olduğu bir nokta daha vardı. Çinliler Türkiye’yi, Türkiyeliler ise Çin’i tanımıyor, bilmiyor. Ancak bu sorunun çözümü için elde çok büyük bir fırsat var: 2012 Türkiye’de Çin yılı. Aynı şekilde 2013’te de Çin’de Türkiye yılı kutlanacak.
Bunun dışında konuşmalarda Çin ve Türkiye’nin köklü geçmişine ve tarihten bugüne süren dostluğuna sık sık vurgu yapıldı. İpek Yolu’nun tarihi, Topkapı Sarayı’nda bulunan Çin porselenleri sık sık değinilen konular oldu.
Konuşan Türk yetkililer, Çinli mevkidaşlarını etkilemek istercesine sık sık Çinli düşünürlerden alıntılar yaptı. Hatta Sungurlu’nun, “Güzel bir Çin sözü vardır. Kedinin siyah ya da beyaz olmasının önemi yoktur. Önemli olan kedinin fare yakalamasıdır” sözleri salonda hem gülüşmelere hem de alkışlara neden oldu.
Bunun dışında hiç kimsenin siyasi konulardan bahsetmemiş olması da dikkat çekti.
Babacan, Türkiye ile Çin’in BM, DTÖ ve G-20’de işbirliği içinde çalıştığını söylemekle yetindi. Ancak özellikle Suriye’yle ilgili çok kritik bir dönemden geçilirken Ankara ile Pekin’in farklı tavırlar sergiliyor olması gündeme bile gelmedi.
Özetle, Türkiye ve Çin bugün ekonomik işbirliği potansiyellerini bir adım ileri taşıdı. Ancak herkesin ortak kanısı, yapılacak daha çok iş olduğu yönünde.
Sevin Turan