Güncelleme Tarihi:
Makalesine, “Ortadoğu’daki komşularımız totaliter rejimlerden kurtulup gerçek demokrasiler olmak isterken, Washington’daki çevreler bir süredir AK Parti’nin Arap Baharı için bir model olup olamayacağını tartışıyor. Ancak Türkiye’deki gerçekler AK Parti modelinin uygun olmadığını gösteriyor” diye giriş yapan Kılıçdaroğlu, 9 Kasım tarihinde Silivri Cezaevi’ne yaptığı ziyareti anlattı.
2007 yılından bu yana darbe planı yapmak suçlamasıyla gerçekleştirilen tutuklamaların Türkiye’de geçmişin hatalarını düzeltmek için ihtiyaç duyulan bir boşalma anı yaratabileceğini ifade eden CHP Genel Başkanı, “Ancak davalar muhalefeti susturmak ve özgürlükleri kısıtlamak için bir araca dönüştü” dedi.
Kılıçdaroğlu, tutuklananlar arasında muhalefetten sekiz milletvekili de olduğunu hatırlatarak, “Yüksek Seçim Kurulu bu kişilerin aday olmasını onayladı ve hepsi mecliste birer sandalye elde etti. Hapiste tutuluyor olmaları halkın seçilmiş temsilcileri olarak elde ettikleri hakların ihlali anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Silivri Cezaevi’ne yaptığı ziyaret sonrasında buradaki koşulları bir toplama kampına benzettiği ve yargıçların bu sıfatı hak etmediğini söylediği için hakkında “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “kamu görevlilerini aşağılamak” suçlamalarıyla dava açıldığını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin de bazı hakimlerin görevi bırakmasını talep ettikleri için CHP’ye para cezası verdiğini belirtti.
CHP lideri şöyle devam etti:
“Bütün bunlar şu anlama geliyor: Bugünün Türkiye’sinde biri adalet sistemini eleştirdiği zaman, o kişi hakkında soruşturma açılıyor. Biri mahkemeye başvurduğunda, o kişi cezalandırılıyor.
“Türkiye bugün insanların korku içinde yaşadığı, siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak bölündüğü bir ülke. Güçler ayrılığı, temel insan hak ve özgürlükleri, sosyal kalkınma ve sosyal adalet bağlamlarında ekonomimiz geriliyor. Vatandaşlar geleceklerinden endişe ediyor. Maalesef bunlar, İnsan Hakları Örgütü gibi kurumların küresel endekslerine de yansıyor; Türkiye insan hakları demokrasi, özgürlükler ve eşitlik noktasında çok alt sıralarda.”
Kılıçdaroğlu, son olarak baskı, korkutma ve özgürlükleri sınırlama politikalarının bir hükümetin iktidarda kalması için yeterli olamayacağının altını çizerek, “Tarihte hiçbir ülke otoriter politikalarla iktidarda kalıcı olamamıştır. Baskı kalıcı değildir, dürüstlük kalıcıdır. Türkiye de istisna olmayacaktır” dedi.