Güncelleme Tarihi:
Genel Kurul'a “Usul kurallarının askıya alınması (suspension of rules)” yöntemiyle getirilen tasarı, Genel Kurul'daki tüm konuların ele alınmasının ardından TSİ 05.00 civarında görüşülmeye başlandı.
Tasarı lehine, tasarıyı sunanlardan Ermeni lobisinin güçlü yanlıları, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi üyeleri Howard Berman ve Edward Royce söz aldı. Berman ve Royce'a destek olarak Türkiye karşıtı tasarılara her fırsatta verdikleri destekle bilinen Adam Schiff, Frank Pallone, Eliot Engel ve Brad Sherman da konuşma yaptı.
Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubunun Eşbaşkanı Ed Whitfield ise tasarı aleyhine söz aldı.
Tasarı görüşmeye başlanırken, salonda yedi Kongre üyesi varken, yaklaşık 40 dakika sonra oylamaya geçildiğinde salonda sadece, Berman, Royce ve Whitfield olmak üzere üç Kongre üyesi kaldı.
Genel Kurul oturum başkanının yaptığı sözlü oylamada, Berman ve Royce'un tasarı lehine olmasıyla, tasarı Genel Kurul'dan geçti.
"İHLALLER VAR"
Tasarıyla ilgili konuşmalarda, Berman ve Royce, Türkiye'de din özgürlükler alanında ihlalleri bulunduğunu iddia etti. Azınlık vakıflarının mallarının iadesine yönelik kanun hükmünde kararnamenin “çok küçük kapsamlı ve çok geç kalınmış bir adım” olduğunu ileri süren bu konuşmacılar, mallara ilişkin düzenlemede belirlenen tarihin de değiştirilerek daha gerilere alınması gerektiğini istedi.
Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubu Eşbaşkanı Whitfield ise Türkiye'nin dini özgürlükler ve azınlıkların haklarına yönelik son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini, bunu yapan bir ülkenin kınanmak yerine teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu pozitif ilerlemelerin, Türkiye'nin iyi niyet taşıdığını gösterdiğini belirten Whitfield, ABD Dışişleri Bakanlığının dini özgürlüklerle ilgili son raporunda bu ilerlemelere işaret edilmesini ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın azınlık vakıf mallarının iadesiyle ilgili olumlu sözlerini hatırlattı.
Whitfield, bu konularda spesifik adımlar atan Türkiye'nin ABD'nin de önemli bir müttefiki olduğunu belirterek, Afganistan, Irak, Ortadoğu gibi konulardaki önemli katkılarını hatırlattı.
Berman ve Royce, 1915 yılı olaylarını “soykırım” olarak nitelendirirken, Whitfield, o dönem Osmanlı'nın bir savaşta olduğunu ve iki taraftan da ölenlerin bulunduğunu anımsattı.
BAĞLAYICILIĞI BULUNMUYOR
ABD'de, özellikle Ermeni ve Rum lobisince yoğun şekilde desteklenen tasarıda, “ABD Dışişleri Bakanı'nın Türk yetkililerle tüm resmi temaslarında bu konuyu gündeme getirmesi” ifadesi yer aldı.
Tasarı, ABD Dışişleri Bakanı'ndan tüm Türk liderler ve yetkililerle resmi temaslarında şu hususlara vurgu yapmasını istiyor:
-Tüm dini ayrımcılık türlerine son verilmesi,
-Herhangi bir engelleme ve kısıtlama olmaksızın kilise ve kilise malları sahiplerinin, ibadet hizmeti, dini eğitim, rahiplerin eğitimi, dini grupların toplanması, yaşlı ve fakirlere yardım da dahil olmak üzere sosyal hizmetler verme ve diğer dini faaliyetleri yerine getirme hakkına izin verilmesi,
-Tüm Hristiyan kiliselerinin ve ibadethane, manastır, okul, hastane, anıt ve kutsal alan ile sanat eserleri, el yazmalar, dini eserler gibi taşınabilir mallar da dahil olmak üzere tüm diğer dini mülklerin gerçek sahiplerine iade edilmesi,
-Herhangi bir engelleme ve kısıtlama olmaksızın kilise ve kilise mülkleri sahiplerinin, Türkiye içindeki tüm kilise ve diğer ibadethaneler, manastırlar, okullar, hastaneler, anıtlar, kutsal alanlar ve diğer dini mülklerin koruma, onarım ve yeniden inşası hakkına izin verilmesi.
Ancak, tasarının bağlayıcılığı bulunmuyor.
Tasarıdan, geçtiğimiz temmuz ayında imzasını çeken Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ileana Ros-Lehtinen'in de tasarının altında adının yer aldığı görüldü.
Lehtinen'in yanı sıra, tasarıyı hazırlayan Royce ve Berman'ın dışında 30 kişinin daha adı tasarının altında yer aldı.