Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN FRANSA ZİYARETİNDEN KARELER
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu'na katılmak üzere Fransa'ya giden Başbakan Erdoğan, Strasbourg'daki Türk vatandaşlarına hitap etti.
Rhenus Sport'taki "Vatandaş Buluşması"na katılan Erdoğan burada yaptığı konuşmada, “Libya'da, kuzey Afrika'da rol kapmaya çalışanlar, şahsi hırsları için, yaklaşan seçimler için bölgenin kaderi ile oynayanlar, tarih karşısında sorumlu olurlar. Libya hiçbir ülkenin çıkar arenası olamaz" dedi.
Tarihin yüklediği sorumluluktan asla kaçılamayacağını belirten Erdoğan, Türkiye'nin "tarihe yayılan ulu bir çınar gibi" olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"O çınarın gölgesi dünyanın dört bir yanına yayılmış vatandaşlarımızı, soydaşlarımızı, kardeşlerimizi serinletmeye, onları kollamaya, korumaya yeter. Türkiye çınarının gölgesi bütün mazlumlara, bütün mağdurlara bir korunak, bir sığınak olmak için yeter. Biz diyoruz ki 'Adaletin bulunmadığı bir dünyada herkes suçludur.' İşte onun için Türkiye olarak özgürlük, barış, refah, adalet ve demokrasi için var gücümüzle çalışıyor, çabalıyoruz. Biz Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da, Kafkasya ve Balkanlar'da rol kapma yarışında değiliz, çıkar peşinde hiç değiliz. Bizim tavrımız birileri gibi 'ganimet önünde harami tavrı' değildir. Tam tersine bizim tavrımız taşıdığı büyük misyonun farkında büyük ve sorumlu devlet tavrıdır."
"Biz Libya'ya baktığında yer altı zenginliklerini, petrol kuyularını, madenleri görenlerden değiliz. Biz Libya'ya baktığımızda ortak bir tarih, ortak bir medeniyet görüyoruz. Orada kardeşlerimizi görüyoruz. İnsan olmanın gerektirdiği neyse biz onu görüyor ve ona göre tavır belirliyoruz" diye Erdoğan, Türkiye'nin, Libya'nın yeni bir Irak, yeni bir Afganistan olmasını istemediğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, "Libya Libyalılarındır. Yemen Yemenlilerindir. Bahreyn Bahreylilerindir. Cezayir Cezayirlilerindir. Fas Faslılarındır. Irak Iraklılarındır. Kimse buralar üzerinde tasarrufta bulunmasın" diye konuştu.
"LAİKLİK, BASKI UNSURU OLARAK KULLANILDI"
Türkiye'nin engin hoşgörüsüyle, diyalog zeminiyle, özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle, Medeniyetler İttifakı girişimiyle dünyada söyleyecek sözü olan bir ülke konumuna yükseldiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize laiklik buradan geldi. Türkiye'ye uyarlandı. Ne yazık ki on yıllar boyunca laiklik yanlış uygulamalar, yanlış temellendirmeler nedeniyle baskının, kısıtlamanın, susturmanın ve sindirmenin aracı olarak kullanıldı. İnançları baskı altına almaya çalışanlar, değerleri, kültürleri inkar edenler, insanları tek tipleştirmek için yasakçı zihniyeti savunanlar, umuyoruz ki nasıl bir yanlış içerisinde olduklarını görür ve bundan vazgeçerler. Evrensel değerler üzerine inşa edilmiş Avrupa'nın popülizm uğruna, seçim kazanmak uğruna, ayrımcılığı ve tek tipleşmeye tercih etmesi tarihi bir yanılgı olacaktır. Gelecek adına telafisi zor yaralar açacaktır. Evrensel değerler farklılığa tahammülü gerektirir. İnsani değerler başkasının hayat tarzına, inançlarına, dış görünüşüne saygıyı gerektirir. Bugün en son ihtiyaç duyduğumuz şey ötekileştirmedir, ayrımcılıktır, kutuplaştırmadır, İslamofobi en az ırkçılık kadar tehlikelidir. İnsanlık dışıdır."
"AVRUPA'YA AÇILAN PENCEREMİZSİNİZ"
Erdoğan Türk vatandaşlarına hitaben yaptığı konuşmada, "Sizler bizim Avrupa'daki temsilcilerimiz, Avrupa'ya açılan penceremiz oldunuz. Sizler bizim Batı'ya bakan yüzümüz, modern yönümüz oldunuz. Sizler, birileri istemese de, Avrupa Birliği'nde bizim üyelerimiz oldunuz" dedi.
Gurbetteki hiçbir Türk vatandaşının boynunun bükük olmayacağını, hiçbir Türk vatandaşının kendisini, ezik, ötelenmiş, itilmiş hissetmeyeceğini söyleyen Erdoğan, "Sizlerden kimliğinizi, pasaportunuzu gururla göstermenizi istiyorum. Gururla, göğsünüzü gere gere 'Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' demenizi istiyorum. Büyük bir ülkenin, bir medeniyetin mensupları olarak başı dik, alnı ak olarak bulunduğunuz her yerde öz güvenle kendinizi ifade etmenizi istiyorum" diye konuştu.
Türkiye'nin bugün tüm dünyada güçlü, ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla standartları yükselen ve demokrasisiyle farklı bir konumda olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bugün geleceğe umutla bakan, güvenle, özgüvenle bakan bir Türkiye var. Küresel finans krizi nedeniyle tüm dünyada ekonomiler daralırken bugün istikrarla büyüyen bir Türkiye var. 2010 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 8.9 oranında büyüdü. Yani Türkiye, Avrupa'da ve OECD ülkeleri içinde bir numara. Türkiye dünyada üçüncü sırada. Bildiğiniz gibi bu küresel finans krizi başladığı zaman biz şunu söylemiştik, 'Bu Türkiye'yi teğet geçecek' demiştik. Bunu söylediğimizde bazıları gülmüştü, 'Başbakan ne diyor' demişlerdi. Ve iş bitti bu defa şunu söylediler; 'Başbakan haklı çıktı' dediler. Çünkü biz yere sağlam basıyorduk, biz
uçmuyorduk birileri gibi... Biz hayal üretmiyorduk, işimizi bilerek yapıyorduk. Ve bunun da neticelerini hamdolsun aldık, gördük görüyoruz."
Kızılay ile Haiti'ye, Gazze'ye, Bingazi'ye, Tokyo'ya, Şili'ye, Pakistan'a yardım eli uzattıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Libya'da kriz çıktığında hem kendi vatandaşlarımızı hem yabancı ülke vatandaşlarını biz tahliye ettik. Daha dün gece, Misrata'dan bini aşkın Mısırlıyı gemimizle aldık şu anda yolda, İskenderiye'ye taşıyoruz. Türkiye bu. The Guardian gazetesinin muhabiri tutuklandı, biz devreye girdik. Libya'dan biz kurtardık. New York Times gazetesinin 4 muhabiri Libya'da tutuklandı, devreye girdik, tahliyelerini sağladık. Bingazi'den 321 yaralı Libyalı kardeşimizi Türkiye'ye refakatçileriyle beraber 400 küsur kişiyi biz getirdik. Şu anda İzmir Çeşme'de onlara tahsis ettiğimiz bir hastanede tedavilerini yapıyoruz. Kabil'de, Bağdat'ta, Darfur'da, Kahire'de, Tunus'ta, Bingazi'de, Gazze ve Kudüs'te eğilmeden, bükülmeden hakkı biz müdafaa ettik, hukuku, adaleti cesaretle biz savunduk. Bugün Anadolu'da, Trakya'da 74 milyon insanımızın, Almanya'daki, Fransa'daki vatandaşlarımızın, dünyanın dört bir yanına dağılmış soydaşlarımızın, kardeşlerimizin, 'Ben, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşıyım' diyerek iftihar edeceği, pasaportunu gururla göstereceği bir Türkiye var. Bugün artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen, müdahil olan, inisiyatif alan, barış için, özgürlük, demokrasi, hukuk ve adalet için mertçe mücadele veren bir Türkiye var."
ÇAVUŞOĞLU'YLA GÖRÜŞTÜ
Bugün AKPM Genel Kurulu'na hitap edecek olan Başbakan Erdoğan, Avrupa Konseyi binasında AKPM Başkanı ve AK Parti Antalya milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland tarafından karşıladı. Başbakan Erdoğan, daha sonra AKPM Başkanı Çavuşoğlu ile makamında bir süre görüştü.