Güncelleme Tarihi:
Gözlerimizin önünde iki büyük süreç yaşanıyor. Bir tanesi, Arap dünyasındaki özgürlük devrimi. Tiranların Arap dünyasını kontrol ettikleri yarım asrın ardından, iktidarları giderek zayıflıyor. 40 yıldan beri istikrarı giderek bozulan Ortadoğu’da ortaya çıkan çürük, bugün istikrara dönüşüyor. Arap halkları, eskiden kabul ettikleri şeyleri artık kabul etmeyecek. Arap elitler, daha fazla sessiz kalmayacak.
On yıldan beri yer altında gelişmekte olan süreçler bir özgürlük intifadası olarak aniden ortaya çıkıyor. Modernleşme, küreselleşme, telekomünikasyon ve İslamlaşma, durdurulamayan bir kitle hareketi yarattı. Demokratik Irak modeli diğer Ortadoğu ülkelerini uyandırıyor, El Cezire’nin sarsıcı yayınları ateşi körüklüyor. Tunus’un “Bastille hapishanesi”nin düşmesinden sonra, Kahire’nin Bastille’i de çöküyor. Zamanla diğer Arap Bastille'leri de çökecek.
Mısır’da yaşanan olaylar, Filistin’de 1987’de yaşanan intifadaya benziyor. Ancak hükümetin çatırdaması, 1989 yılında Sovyetlerin Doğu Avrupa’daki çöküşünü hatırlatıyor. İntifadanın nereye gideceğini; demokrasi mi, teokrasi mi yoksa yeni bir tür demokrasi mi getireceğini kimse bilmiyor. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ortadoğu’daki eski düzen çatırdıyor. 1950’lerde generallerin, sömürge güçlerine dayanan Arap monarşisini yıktıkları devrim gibi, 2011’de de meydanlarda yaşanan devrim, ABD’ye sırtını dayamış olan Arap tiranlarının sırtını yere getiriyor.
BATI DÜNYASI GERİLİYOR
Tanık olduğumuz ikinci süreç, Batı dünyasının yaşadığı gerilemenin hızlanması. Yaklaşık 60 yıl boyunca, Batı, dünya genelinde, mükemmel olmaktan uzak bir istikrar kurdu. Bu istikrar, refah ve maksimum barış içeren bir tür imparatorluğa dönüştü. ABD’deki ekonomik kriz yaşandığı dönemde, Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya’nın yükselmesi, bu imparatorluğun zayıfladığının kanıtı oldu.
Yine de, Batı uluslararası alandaki egemenliğini bir şekilde sürdürmeyi başardı. ABD dolarının yerine geçecek bir para birimi bulunamazken, Kuzey Atlantik'in yeni liderinin kim olacağı hala belli değil. Batı ülkelerinin Ortadoğu’yla baş edememesi, onların artık lider olmadığını gösteriyor. Dünyanın süper güçleri, gözlerimizin önünde “palavra güçler”e dönüşüyor.
Yaşanan çelişkilerin bir bahanesi yok. Eski Başkan George Bush’un ABD’si Arap dünyasındaki baskıyı anlarken, Obama yönetimi geçtiğimiz hafta boyunca bunu nasıl görmezden gelebildi?
Nasıl oluyor da Mayıs 2009’da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, ABD Başkanı Barack Obama’nın saygı gösterdiği bir liderken, Ocak 2011’de Obama’nın araya mesafe koymasıyla diktatör oluyor?
Nasıl oluyor da Haziran 2009’da Obama, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a karşı ayaklanan İranlıları desteklemiyor da ama şimdi Mübarek’e karşı duran kalabalığa destek çıkıyor?
BATI’NIN İHANETİ GÜCÜNÜN SONU OLACAK
Bunun cevabı şu: Batı’nın sergilediği duruş, insan haklarına gerçekten bağlılık gösteren bir ahlaki bir duruş değil. Batı’nın konumu, eski başkanlardan Jimmy Carter’ın dünya görüşünü hatırlatıyor: Güçlü tiranlar, ılımlı, zayıf olanları görmezden gelirken, cahillere yaltaklanıyor.
Carter’ın Şah’a ihaneti, başımıza Ayetullahları getirdi. Kısa zamanda, bu Ayetullahlar nükleer silah sahibi olacak. Batı’nın Mübarek’e ihaneti daha olumlu bir sonuç getirmeyecek. Bu sadece, istikrar sağlayan, modernleşmeyi destekleyen, Batı’ya sadık olan bir lidere ihanet etmek değil. Bu, Batı’nın Ortadoğu’daki tüm müttefiklerine ve gelişmekte olan dünyaya ihaneti.
Mesaj açık ve net: “Batı” kelimesi artık bir kelime bile değil; Batı’yla yapılan ittifak artık ittifak değil. Batı, artık kaybetti. Batı, artık dünyada öncü olan ve istikrar sağlayan bir güç değil.
Arap özgürlük devrimi, Ortadoğu’yu tamamen değiştirecek. Batı dünyasının içinde olduğu gerilemenin hızlanması dünyayı değiştirecek. Elde edilecek sonuç, Çin, Rusya ve Brezilya, Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlere doğru bir yönelim başlayacak.
Diğer sonuçlar ise Batı’nın caydırıcılığını yitirmesiyle ortaya çıkan uluslararası gerginlikler olacak. Ancak genel çıktı, Kuzey Atlantik’in politik egemenliğinin on yıllarda değil, birkaç yıl içinde yıkılması olacak. ABD ve Avrupa Mübarek’i şimdi gömerse, aynı zamanda bir zamanlar sahip oldukları gücü de gömecekler.
Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda, Batı’nın egemenlik çağı sönüyor.
*Bu yazı, "The Arab revolution and Western decline" başlıklı makaleden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet