Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de, Cumhuriyet’in arşivini koruma görevi Dışişleri Bakanlığı’na ait. Dolayısıyla da bu soruları, bu konudaki en yetkili kişiye, Dışişleri Bakanlığı’nın idari ve mali işlerden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’ya sorduk.
Koru, Hürriyet.com.tr’ye verdiği röportajda, gizli belgelerin sınıflandırılmasından, korunmasına kadar uygulanan yöntemleri anlattı. Hatta, “ABD’nin nerede yanlış yaptığını” da söyledi.
İşte TC’nin belgelerinin korunmasındaki en yetkili kişiden, merak edilen sorulara yanıtlar;
İlk soru, Dışişleri Bakanlığı’nın gerek yurtdışı teşkilatları, gerekse yurtiçindeki diğer kurumlarla nasıl haberleştiği üzerine.
Yanıt basit; İki çeşit haberleşme yapılıyor. İlki, eski yöntem, kurye ile. Dışişleri Bakanlığı memurları düzenli olarak Türkiye’nin yurtdışındaki temsilciliklerine gönderiliyor, merkezden yurtdışındaki temsilciliklere, yurtdışından da merkeze gizli belgeleri taşıyorlar. Ancak kuryelerle haberleşme süresinin uzunluğu nedeniyle, “çok acil” belgeler kurye ile gönderilmiyor.
İkinci yöntem ise, elektronik haberleşme. Burada, gizliliğin sağlanması için kriptolama, yani belgeyi şifreleme yöntemi kullanılıyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın yurtdışı teşkilatları ile haberleşmesinde ise, gizlilik sınırlaması konuluyor. Sınıflandırma, gizli olmayan yazışmalar için “açık telgraf”, gizli haberleşme için ise “kişiye özel” olarak yapılıyor.
Ancak gizli olmayan haberleşmeyi içeren tüm açık telgraflar bile şifreleniyor.
“MİLLİ KRİPTOLAMA KULLANIYORUZ. TÜBİTAK’LA HAZIRLIYORUZ”
Belge yurtdışı temsilciliklerden merkeze, ya da merkezden yurtdışına daha hatları ile iletiliyor. Mesela, yurtdışındaki bir Büyükelçi belgeyi yazıyor, gönderilecek kişileri belirliyor. Ardından Büyükelçilik’teki haberleşme memuruna bu belge teslim ediliyor. Memur belgeyi kriptolayıp merkeze iletiyor. Merkezde kripto açılıp, Büyükelçi’nin “gönderilecekler listesinde” yer alan kişilere iletiliyor.
Büyükelçi Koru, kripto konusuna “özel önem verdiklerini” anlatıyor ve ekliyor:
“İki çeşit kriptolama yöntemi var. Biri, uluslararası alanda kullanılan yaygın şifreleme/kriptolama yöntemlerini alıp, kendinize uyarlamanız. İkincisi ise, kendi milli şifreleme/ kriptolama yönteminizi oluşturmanız. Biz, milli kripto kullanıyoruz. TÜBİTAK ile birlikte geliştiriyoruz.”
Milli kriptolama sistemi, düzenli olarak değiştiriliyor. Bu rutin değiştirmeler dışında, en ufak bir güvenlik zafiyeti şüphesi anında bile bütün sistem yenileniyor. Koru, “Çok kısa süre içinde sistemi, tüm kriptolamayı değiştirebiliyoruz. O kadar hızlı oluyor ki, kimse anlamıyor bile..” diye anlatıyor.
“BAŞBAKANLIĞA BİLE KURYE İLE GÖNDERİYORUZ”
Dışişleri Bakanlığı’nın diğer devlet kurumları ile gizli belge alışverişi ise kesinlikle elektronik ortamda yapılmıyor. Mesela Bakanlık’tan Başbakanlığa bile gönderilecek gizli belge, kağıda basılıp, kurye ile gönderiliyor. Üstelik, kripto ile Dışişleri’ne ulaşan belgelerin fotokopi ile çoğaltılması da yasak.
“GİZLİ ARŞİVE ERİŞİM ÇOK SINIRLI”
Türkiye Cumhuriyeti’nin çok gizli arşivi de Dışişleri Bakanlığı’nda saklanıyor. Ancak bu arşive giriş izni çok sınırlı. Koru’ya göre, ancak 10-15 kişi bu belgelere erişim iznine sahip. Ancak bir önlem daha var; Bu kişiler de, tek başına bu arşive giremiyorlar. Yine giriş izni olan bir başka kişiyi de yanlarına almak şartıyla arşive ulaşabiliyorlar.
VE ABD’NİN YANLIŞI…
İşte ABD’de hatayı burada yapmış durumda. Büyükelçi Koru’ya göre Wikileaks’e sızan bilgiler, arşivden topluca alınmış. Bu konu, Türkiye’nin de korkulu rüyası. “Hiçbir ülke, ‘Benim belgelerim kesinlikle sızmaz’ diyemez. Sadece önlemlerini arttırabilir” diyor Büyükelçi Koru ve devam ediyor;
“Merkezden ya da Büyükelçiliklerden tek tük belge sızması olabilir. Ancak böyle topluca, büyük oranda sızma, ancak arşivden yapılabilir. Nitekim, ABD’nin başına gelen de bu.”
“İNSAN FAKTÖRÜ ÇOK ÖNEMLİ”
Söyleşi sırasında birkaç kez bu cümleyi tekrarlıyor Büyükelçi Koru;
“İnsan faktörü çok önemli” diyor ve ekliyor;
“Ne kadar önlem alırsanız alın, iş yine insanda bitiyor. Teknik güvenliğinizi üst düzeyde tutarken, mutlaka kaliteli, iyi yetişmiş ve seçilmiş insanlarla çalışmak zorundasınız..”