Güncelleme Tarihi:
YNETNEWS: ABD’den Netanyahu’ya açık destek: İsrail bir Yahudi devletidir
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley Salı günü yaptığı açıklamada İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Filistinlilerin İsrail’i bir Yahudi devleti olarak tanıması talebine destek verdiğini söyledi.
Crowley, “İsrail Yahudi halkının devletidir. Elbette İsrail diğer inançlardan gelen insanlar için de bir devlettir” dedi.
Başbakan Netanyahu’nun Pazartesi günü yaptığı açıklamaların İsrail hükümetinin taleplerinin temeli olduğunu ve kendilerinin de bu açıklamaları desteklediğini söyleyen Crowley, “İsrail’in bölgenin bir parçası olarak tanınması, İsrail devletinin Yahudi halkının vatanı olarak tanınması, İsrail hükümetinin bu müzakereler sonucu görmek istediği şeydir” dedi.
Crowley ABD’nin müzakerelerin sürmesini desteklediğini de hatırlatarak, “Bu tek yönlü değil, iki yönlü bir yol. Filistin Yönetimi’nin ve Abbas’ın bir şey isteyip karşılığında bir şey vermeyi teklif etmesinden daha doğal bir şey yok” dedi.
HAARETZ: Ahmedinejad’ın beklenen Lübnan ziyareti bugün gerçekleşiyor
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad 2005 yılında göreve geldiğinden bu yana gerçekleştireceği ilk Lübnan ziyareti için bugün başkent Beyrut’a gidiyor.
Ahmedinejad ziyareti sırasında Lübnan Devlet Başkanı Michel Süleyman ve Başbakan Saar Hariri’nin yanı sıra Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’la da görüşecek.
Ahmedinejad’ın Beyrut’un Şii bölgesini ve Lübnan’ın güneyini de ziyaret etmesi bekleniyor. İran Cumhurbaşkanı ayrıca Beyrut’ta Hizbullah’ın düzenlediği bir gösteriye katılacak ve İkinci Lübnan Savaşı sırasında Hizbullah’la İsrail askerleri arasında en sert çatışmaların yaşandığı Bint Jbail noktasında bir konuşma yapacak.
Havaalanından Beyrut’un merkezine giden yolun İran bayrakları ve Ahmedinejad’ın posterleriyle donatıldığı belirtiliyor. Ancak Beyrut’ta bulunan muhabirler, İran liderinin ziyaretinin Hizbullah’ın önde gelen isimleri tarafından memnuniyetle karşılandığını ancak Lübnan’ın Batı yanlısı meclisindeki çoğunluğun ziyareti bir provokasyon olarak gördüğünü söyledi.
Ziyarete günler kala Hizbullah’ın hükümetteki rakipleri Ahmedinejad’ın Lübnan’ı “İran’ın Akdeniz’deki üssü”ne çevirmek istediği yönünde eleştirel açıklamalar yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da ziyaretle ilgili kaygılarını Süleyman’a iletti.
NEW YORK TIMES: Mahkeme, ABD ordusunda eşcinsellere uygulanan ayrımcılığa son verilmesine hükmetti
ABD’de California Federal Mahkemesi Yargıcı Virginia Phillips, açık eşcinsellerin orduda hizmet vermesini yasaklayan “sorma, söyleme” yasasının uygulanmasına son verilmesi gerektiğine karar verdi.
Yargıç Phillips “sorma, söyleme” yasasıyla ilgili aldığı yürütmeyi durdurma kararına paralel olarak, ordunun eşcinsel olduğunu açıklayan askerlerle ilgili yürütülen soruşturma ve davaların bugünden geçerli olmak üzere “askıya alınmasını ve durdurulmasını” istedi.
Yargıç Phillips, 9 Eylül tarihinde aldığı benzer bir kararla bu yasanın ABD Anayasası’na aykırı olduğuna karar vermişti. Phillips, dünkü kararının gerekçesinde 17 yıllık politikanın “ABD muvazzaf askerlerinin ve gelecekteki askerlerin temel haklarını ihlal ettiğini” ve yargı süreci ve söz özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtti.
Hükümetin kararı temyize götürmesi yüksek bir olasılık ancak yine de bu gelimle ABD’dek eşcinsel hakları açısından çok önemli bir dönüm noktası.
CNN: Michelangelo’nun kayıp şaheseri bulundu mu?
ABD’li emekli Hava Kuvvetleri Subayı Martin Kober’in evinin salonunda yıllardır asılı duran bir tablonun Rönesans döneminin en önemli isimlerinden İtalyan ressam Michelangelo’nun kayıp şaheseri olduğu iddia edildi.
Kober’ın sözcüsü Stephen Bell, ailenin “The Mike” olarak adlandırdığı tablonun “80 yıldan fazladır” kendilerinde olduğunu ve “büyük büyük büyükbabasından miras olduğunu” söyledi.
Tabloda Bakire Meryem çarmıha gerilmiş İsa Mesih için gözyaşı dökerken görülüyor. Eğer tablonun orijinal olduğu kesinleşirse fiyatının 10 milyonlarca dolar olabileceği belirtiliyor.
CNN açıklama yapan Bell, ailenin “The Mike” ismini verdiği tablonun Michelangelo’ya ait olduğunun farkında olduğunu ve tablonun 1885’te iki müzede sergilendiğini söyledi.
Ancak Kober 2003 yılında emekli olduktan sonra tabloyla ilgili derinlemesine inceleme yaptı.
İnternette araştırma yapan, müzelerle görüşen ve Michelangelo uzmanı Antonio Forcellino’dan fikir alan Kober’in sözcüsü Bell, uzmanın tabloyu şu an İtalya’da bir sergi için hazırladığını ve Michelangelo’nun “Şefkat ve İki Melek” isimli tablosu olduğuna inandığını söyledi.
Ancak Washington Üniversitesi’nden sanat tarihi profesörü ve Michelangelo uzmanı William Wallace, tablonun orijinal olduğundan şüpheleri olduğunu söyledi. Tablonun 16’ncı yüzyıldan kaldığını doğrulayan Wallace, boyayı yapanın Michelangelo olduğunun anlaşılması için fırça izlerinin incelenmesi gerektiğini söyledi.
TIMES: Booker Ödülü bu yıl Howard Jacobson’a verildi
Dünyanın en saygın edebiyat ödüllerinden Booker, bu yıl İngiliz yazar Howard Jacobsan’a verildi.
Ödülü “The Finkler Question” isimli kitabıyla alan Jacobson bu başarısıyla bir ilke de imza attı. Zira Booker Ödülü daha önce hiçbir komedi kitabına verilmemişti.
Dahası Jacobson’ın geçtiğimiz yıllarda ödülle ilgili yaptığı sert açıklamalar düşünüldüğünde ünlü yazarın bu ödüle layık görülmesi daha büyük bir sürpriz oldu.
Jacobson, 2001’de yaptığı açıklamalarda Booker Ödülü’nün “iğrenç bir şey olduğunu ve her yıl aynı bayağı kitaplara verildiğini” söylemişti. Yazar iki yıl önce de “jüride okuma yazma bildiğinin işaretini bile göstermeyen insanlar olduğunu” söylemişti. Turner Ödülü’nün kültür hayatına daha yakın olduğunu söyleyen Jacobson, Booker’ın “şeffaflık ve profesyonellikten yoksun olduğunu söylemişti.
68 yaşındaki Jacobson ayrıca 1980’de ödül alan William Golding’den bu yana Booker’a layık görülen en yaşlı yazar oldu. Daha önce yazdığı 10 roman finale bile kalamayan Jacobson’ın bahislerde de şansı çok düşük görünüyordu.
Dün gece yapılan ödül töreni bütün tahminleri yerle bir ederken, jüri başkanı Sör Andrew Motion, “The Finkler Question”ın “en iyi kitap” olduğunu söyledi.
GUARDIAN: Çay Partisi’nin “kraliçe”sini tahtından indirdiler
Çay Partisi delegeleri 2012 başkanlık yarışı için Sarah Palin’i Christine Christie’nin arkasından ikinci sırada aday gösterdi. Bu durum bir yıldan fazla süredir kendisini Çay Partisi hareketinin kraliçesi konumuna koyan Palin için büyük şok oldu.
Hafta sonu Richmond’da yapılan delegeler toplantısında yapılan oylamada 2012 başkanlık seçimleri için ilk aday olarak Christie’nin adı çıktı. İki günlük toplantıya katılan 2 bin 300 adaydan 1,500 tanesi oy kullandı. Sandıktan çıkan oyların yüzde 13.5’i Palin’e giderlen, New Jersey valisi Christie yüzde 14 aldı.
Christie New Jersey valisi seçildiğinde büyük olay olmuş, kendisi Palin’le kıyaslanmaktan memnun olduğunu söylemişti. Gençliğinde yaptığı dinle ilgili açıklamalarla bugün hala tartışılan Christie geçen Perşembe aldığı kararla Hudson Nehri’nin altından 8.7 milyar dolarlık bir tünel açma projesini iptal etmesiyle bir kez daha olay yarattı.
DAILY MAIL: Taliban burnunu kesti, Time’a kapak oldu, şimdi yepyeni yüzüyle kamera karşısında
Afganistan’da Taliban yönetimi altında kocası tarafından cezalandırma amacıyla burnu kesilen 19 yaşındaki Aisha dün ilk kez protez burnuyla kameraların karşısına çıktı.
Geçtiğimiz ay Time dergisi Afganistan’da yaşayan kadınların çektiği çileyi göstermek i,çin Aisha’yı kapak yaptığında dünya şoke olmuştu. Ancak Aisha dün protez burnuyla cesurca kameraların karşısına geçti. Böylece estetik ameliyatının sonrasında nasıl görüneceğini de kamuoyuyla paylaşmış oldu.
Aisha, Grossman Burn Vakfı’nın düzenlediği bir hayır gecesinde “Enduring Heart” (Güçlü Yürek) ödülünü almak için kamera karşısına çıktı.
Ödülü takdim eden California Valisi Arnold Schwarzzenegger’in eşi Maria Shriver, “Bu ödül ilk kez yüreğinin gücünü gösteren ve sevginin ne demek olduğunu bizlere anlatan bir kadına veriliyor” dedi. Soyadı açıklanmayan Aisha, ödül için teşekkür etti.
Aisha, 12 yaşındayken babası bir Taliban savaşçısına borcunu ödemek için kızının bu savaşçıyla evleneceği sözünü vermişti. Kocasının ailesi tarafından kötü muameleye maruz kalan Aisha ahırda hayvanlarla birlikte uyuyordu. Kaçmak istediği sırada yakalanmış, burnu ve kulakları kocası tarafından kesilmişti.