Güncelleme Tarihi:
Batılı devletler, son aylarda Avrupa ile bütünleşme politikasından vazgeçen ve Suriye ile İran’la kurduğu samimi ilişkiyle kendisini İslami bir güç olarak yükseltmeye çalışan Recep Tayyip Erdoğan hükümetine nasıl cevap vereceğini bir türlü çözemiyordu.
Salı günü, İngiltere Başbakanı David Cameron pervasızca bir yılışmaya kalkıştı. Ankara’da yaptığı konuşmada, ilk olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine karşı gelen Avrupalı rakiplerini kınadı ve korumacılık veya İslam’a karşı önyargılarla yöneltildiklerini belirtti.
Ancak Erdoğan AB’ye olan ilgisini kaybedeli uzun bir zaman oldu. Kısaca Cameron, Türk liderin son dönemdeki en revaçtaki tezine sarıldı: Şeytan İsrail. Cameron, “İsrail’in Gazze Özgürlük Filosu’na yaptığı baskın kesinlikle kabul edilemez” dedi ve ekledi: “Gazze’nin bir esir kampı olmasına izin verilemez ve verilmemeli.”
Bir esir kampı mı? İsrail’in düşmanları, üstü kapalı olarak Yahudi devletinin Nazi Almanyası'nın politikalarını benimsediğini ima eden bu terimi kullanmayı çok seviyor. Ancak BBC’ye göre, hiçbir İngiliz Başbakan İsrail’in Gazze’ye ablukası hakkında bu kadar sert konuşmadı.
Bu konu daha sonra sorulduğunda, Cameron sadece birkaç hafta önce Avam Kamarası’nda söylediği sözleri tekrarladığını belirtti. Ancak Guardian bu hususun üzerinden geçti: Cameron, bahsettiği konuşmada Gazze’den “dev bir açık cezaevi” demiş ama “esir kampı” yakıştırmasını kullanmamıştı.
ERDOĞAN MEST OLDU
Başbakan Erdoğan, doğal olarak Cameron’ın İsrail karşıtı kampanyasına katılmasından son derece memnun oldu. Erdoğan’ın İslamcı partisi, Mayıs ayında Gazze’ye uygulanan deniz ablukasını yarmaya çalışan ve her biri İslami “yardım derneği” üyesi veya destekçisi dokuz Türk’ün ölümüne neden olan çatışmayı başlatan Türk gemisini desteklemişti.
O zamandan bu yana, Erdoğan bu olayı, İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinejad ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile Ortadoğu’nun İsrail’den nefret eden “sokağında” rekabet etmek için kullandı.
Cameron’un yanında duran Erdoğan, İsrail’i “Somali korsanlarına” benzetti ve Gazze’deki insanların “açık cezaevinde düzenli saldırılar ve baskı altında yaşadığını” belirtti. Bu sözler,İsrail’i düzenli olarak “devlet terörizmiyle” suçlayan ve geçtiğimiz ay Yahudi devletini “yeni yetme, temelsiz” olarak tanımlayan Türkiye Başbakanı için oldukça ılımlıydı.
Eğer Cameron bu tür sözlerden veya Türkiye’nin filo olayındaki rolünden rahatsız olmuşsa bile, buna dair hiçbir belirti göstermedi. Tersine, “Türkiye’nin NATO müttefiki olarak Avrupa’yı korumak için yaptıklarını düşündüğümde, Ankara’nın AB üyeliği sürecinde karşılaştıkları beni öfkelendiriyor” dedi.
Bu yaklaşım yeni İngiliz hükümetine Ankara’da puan kazandırabilir. Ancak bunun bedeli, meşruiyetini kaybetmesi için yürütülen uluslararası kampanyanın biraz daha hız kazandığını gören İsrail tarafından ödenecek.
* Washington Post editörlerinden Jackson Diehl'in makalesinin Türkçe çevirisidir.