Güncelleme Tarihi:
Yedioth Ahronot gazetesinin köşe yazarı Ronen Bergman imzalanan anlaşmanın “krize bir çözüm getirmesi ya da Ayetullah rejiminin elindeki nükleer silah tehlikesini ortadan kaldırması” gibi bir özelliği olmadığını ifade etti. Bergman, anlaşmanın İran’ın karşı karşıya olduğu uluslararası yaptırımları geciktireceğini, kamuoyu önünde Tahran’a bir avantaj kazandıracağını ve Rusya ve Çin’e İran’la mükemmel ekonomik ilişkiler kurmak için bir mazeret vereceğini savundu.
Anlaşmanın İran’ın tavrında hiçbir değişiklik yaratmayacağını savunan Bergman, Tahran’ın Birleşmiş Milletler yaptırımlarının çok yaklaştığını hissettiği anda “yeni bir girişim” gündeme getirdiğini belirtti. Bergman, “Anlaşmayı gerçekten imzalamaları gerektiği zaman da yeni şartlar öne sürüp görüşmeleri engelliyorlar” dedi.
“İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması kapsamında uranyum zenginleştirme hakkı var. Tahran elektrik üretmek ya da araştırma yapmak amacıyla uranyum zenginleştirmek istediğini söylüyor. Ancak dünyaya defalarca yalan söyledikten sonra İran’ın zenginleştirme faaliyetlerine son verip nükleer silah tehlikesini en aza indirmesi istendi” diyen Bergman, dün imzalanan anlaşmanın tam anlamıyla hayata geçirilmesi durumunda İsrail ve Batı’nın huzura kavuşabileceğini de belirtti.
“Tam da bu yüzden İranlılar benzer anlaşmaları daha önce sekiz kez kabul edip reddetti” diyen Yedioth Ahronoth yazarı İran’ın manevralarının hedefinin silah yapım sürecinde zaman kazanmaktan başka bir şey olmadığını söyledi.
Öte yandan Haaretz gazetesi yazarı Zvi Bar’el de bugünkü köşesinde İran-Türkiye-Brezilya anlaşmasına değinerek “İran neden anlaşmada Türkiye’yi güvenilir bir arabulucu olarak seçti?” sorusunu sordu.
Türkiye’nin anlaşmanın en çok kazanan tarafı olduğunu belirten Bar’el, İran’la Türkiye arasında şu an yıllık 10 milyar dolarlık ticaret olduğunu, Tahran’a yaptırımlar uygulanması durumunda Türkiye’nin ekonomisinin büyük darbe alacağını ifade etti.
“Öte yandan Türkiye yaptırımları reddetmesi durumunda da kendini ABD ve Avrupa’yla kriz içinde bulacak. Dolayısıyla Washington’ın bütün uyarılarına rağmen Türkiye’nin anlaşmayı kabul ettirme çabaları İran’ın zaman kazanmak için Ankara’yı kullandığı anlamına gelebilir” diyen Bar’el "neden Türkiye" sorusunu sordu.
Bar’el “İki ülkenin ilişkilerinde şüphe söz konusu ancak hem İran hem Türkiye son dönemde Ortadoğu’da etkinliklerini artırma yönünde politikalar uyguluyor. Türkiye ile Suriye arasındaki yakın ilişkiler, Türkiye ve İran’ın Hamas’la ilgili ortak tutumu, iki ülkenin Irak’taki ortak çıkarları ve radikal İslami teröre karşı ortak duruşuyla Türkiye’nin AB sürecinde yaşadığı hayal kırıklığı da birleşince yakınlığın sebebi netleşiyor” dedi.
İdeolojik açıdan da İran’ın Türkiye’yi ABD’ye tercih ettiğinin altını çizen Haaretz yazarı, uranyum takası anlaşmasının Tahran ve Ankara’yı stratejik ortaklık noktasına taşıdığını belirtti.
“Eğer anlaşma önündeki tüm engelleri aşarsa Türkiye yeni bir arabuluculuk konumuna yerleşecektir” diyen Bar’el, anlaşmanın başarısız olması ve İran’a yaptırım uygulanması durumunda ise Türkiye’nin anlaşma sürecinde gösterdiği başarının hatırlanacağını ancak yaptırımların sonuçlarıyla uğraşmak zorunda kalacağını ifade etti.