Taliban’ın doğduğu yer Kandahar'da 24 saat
Türkiye'de işsizlik oranı son açıklanan verilere göre yüzde 13'ün üzerinde. NATO güçlerinin topla tüfekle girdiği Kandahar'a bir Türk kadın gazeteci olarak girdiğimde dikkatimi en çok çeken şey kentteki işsizlik oldu. Elektrik ve dolayısıyla sanayi olmayan Kandahar'ın nüfusunun yüzde 80'i işsiz. Bu durumda Afganların önünde iki seçenek kalıyor: Ya Taliban, ya afyon...
"Kandahar’ı kazanan, tüm Afganistan’ı kazanır…" Çünkü Kandahar, adeta Afganistan’ın bir prototipi… Üstelik Taliban hareketinin doğduğu yer.
Hem Taliban’ın lideri Molla Ömer’in, hem de onun en büyük düşmanı yani Afganistan’ın mevcut Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin “lider oldukları” bölge. Kısacası, tehlikeli Afganistan’ın, en tehlikeli yeri Kandahar.
Dahası, tüm Afganistan’ın küçük bir “replikası”. Burada yaşananlar, atılacak doğru adımlar, sorunlara doğru teşhisler, tüm ülkeyi ilgilendiriyor.
İşte Kandahar’dan ilk izlenim: Herkes tedirgin.
Bir yandan, kırsal alanlara çekilmiş Taliban’ın elle tutulamayan, gözle görülemeyen, ama kesinlikle orada olan baskısı. Diğer yandan koalisyon güçlerinin komutanı Amerikalı General McChrystal’ın “bir sonraki operasyon Kandahar’a” açıklaması.
Tedirginliği ortadan kaldırma görevi ise ISAF içinde görev yapan sivillerin.
ELEKTRİK SORUNUNA MÜTHİŞ ÇÖZÜM
Kentin en büyük sorunu, Afganistan’ın diğer bölgelerinde olduğu gibi, elektrik ve su.
Elektrik yokluğu, güvenlik için de büyük sorun. Bu nedenle, sıcak iklimli Kandahar’da çözümü “güneş enerjili sokak lambalarında” bulmuş PRT yetkilileri, yani Kanadalıların liderliğini yaptığı, Kanada-ABD ortak Bölgesel İnşa Timi’nin yetkilileri…
Kandahar’ın özellikle küçük dükkanların olduğu sokaklara, üzerlerinde bir güneş enerjisi paneli bulunan sokak lambaları koymuşlar. Lambaların tanesinin maliyeti yaklaşık 1,500 dolar.
Elektrik olmayınca sanayi de yok, iş de. Kentte işsizlik oranı yüzde 80.
PRT’nin sivil çalışanlarının en çok üzerinde çalıştıkları konulardan biri de su. Şehrin her yerinde sulama kanalları açılıyor, evlere içme suyu getirilmeye çalışılıyor. Ancak yapılanlar, göç alarak nüfusu son birkaç yıl içinde 500 binden 900 bin, hatta bir milyona çıkan şehre yetmiyor.
AFYON TARLALARI YAKILMIYOR
Kandahar, Afganistan’ın en verimli topraklarına sahip. Ama aynı zamanda, uyuşturucu için afyon üretiminin de en yoğun olduğu bölge.
ABD’de Bush döneminin politikası, ülkedeki tüm afyon tarlalarının yakılmasıydı. Ancak sonradan görüldü ki, tarlası yakılan köylü aç kalıyor, çareyi Taliban’da arıyor. Bunun için, Obama’nın yeni politikası ile gelen bir değişiklik ise, artık afyon tarlalarının yakılmıyor olması.
Amerikalılar ülkeye 30 bin yeni askerle birlikte, yüzlerce tarım uzmanı da göndermeye başlamışlar. Amaç, tarlalara afyonun alternatifi tarım ürünlerinin ekilmesini sağlamak.
TALİBAN ADALETİ REVAÇTA
Afganistan’da, özellikle de Kandahar’ın bulunduğu Taliban’ın güçlü olduğu bölgelerde, üzerinde çalışılan, ancak çok da fazla yol alınamayan bir diğer sıkıntı adalet sistemi.
Örneğin, bir milyon nüfuslu Kandahar’da sadece dört tane yargıç var. Hiç savunma avukatı yok. Olan yargıçlar hırsızlık, arazi davası, evlilik sorunları gibi “küçük” olaylara zamansızlıktan bakamıyorlar. Baktıkları sadece cinayetler. Ancak onlara da yetişemiyorlar. Halk da, çareyi Taliban’da arıyor.
SUÇ ŞEHİRDE, CEZA KIRSALDA…
Ortada Taliban yok. Ancak ihtiyaç olduğunda, hemen ulaşılıyor Taliban’a. Taliban’ın Şeriat’a dayalı “hızlı” adaleti, hemen her anlaşmazlıkta devrede Kandahar bölgesinde.
Davaları görülsün diye, hiç bitmeyecek bir bekleme süresine girmek yerine, halk Taliban’a başvurmayı tercih ediyor.
Dolayısıyla, suç şehirde de işlense, ceza kırsalda veriliyor. Hırsızların elleri kesiliyor, zina yapanlar taşlanıyor. Taliban ortada yok, ama “adaleti” her yerde…
Adalet sistemindeki eksiklik, sadece yargıç, avukat eksikliğiyle kalmıyor. Cezaevlerinde infaz memuru da yok.
Geniş PRT’nin bir bölümünde de, infaz memurları eğitiliyor Kanadalı askerler. Silah kullanmak, eğitimin en önemli parçası. Kaçan mahkumun nasıl yakalanacağı, mahkumlara nasıl davranılacağı gibi konular var ders programında. Ancak infaz memuru adaylarının yaklaşık yüzde 80’i okur yazar olmadığından, bir de okuma-yazma öğretiliyor.
TÜRKLER HER YERDE
PRT’te yaklaşık 450 kişi yaşıyor ve çalışıyor. Afganistan’da NATO’nun başlattığı “askeri operasyondan çok, ekonomik kalkınma” politikası çerçevesinde son dönemde PRT’daki sivillerin sayısı iyice artmış. Bu da ciddi sıkıntılara yol açıyor. PRT üssünde sürekli bir inşaat durumu var. Yeni gelenler için konteynerlar yerleştiriliyor, mutfaklar ve banyolar genişletiliyor.
Ve sürpriz: Kandahar’daki bu 450 kişilik PRT’de tek Türk olduğumu düşünüyorum. Ama yanılmışım! Çünkü Türkler her yerde.
Yemek kuyruğunda, kulağıma Türkçe konuşmalar çalınıyor. Yaklaşım bakıyorum. Evet, gerçekten Türkler.
Üsteki inşaat işlerini üslenmiş CEYTUR firması çalışanları. 5 kişi, onlar da üste kalıyorlar. Amerikalılar ya da Kanadalılar, gerekli önlemler alınmadan, sivil başına beş askerle güvenlik sağlanmadan üsten dışarı çıkamazken, bizim Türkler hemen hergün Kandahar’a gidip geliyorlar, malzeme alıyorlar.
Hatta, dünyanın öbür ucunda da olsa Türklüklerini, yardımseverliklerini gösterip, benim gidemediğim yerlerin, Kandahar’ın en sıkıntılı yerlerinin fotoğraflarını çekip, e-maille gönderiyorlar.